9
üzücüdür ki ne şu anki süperlig yayıncı kuruluşunun içerisinde bulundurdukları dişe dokunur kişilerdir, ne türkiye kupası yayıncısının, ne trt'nin...
daha önce bir kaç entry'mde bahsetmiştim ama bu kişiler üzerinden tekrarlamakta da fayda görüyorum; bu ülkenin maalesef amiyane tabirle "yaparız aaabi!", "hallederiz!", "nokta noktacı deyince orada bi' duracaksın birader, bak şurda burda sor herkes bizi gösterir!", "nokta nokta bizden sorulur!" mantığında hayatlarını idame ettiren, herkesin kendi bildiği işi yapmamasından ileri gelen çok büyük bir sorunu mevcut. öyle böyle değil çok büyük bir sorun bu. geniş kapsamlı düşünün... herkesin kendi bildiği işi yapmaması noktasını lütfen geniş kapsamlı düşünün.
başlıkla alakalı sonucunda da iki cümleyi bir araya getiremeyen, sportif bilgisi yerlerde, araştırmaktan - öğrenmekten uzak, yenilikleri takip etmeyen eski kafalı bireyleri (mesleğine tutunamamış eski teknik direktörler, eski futbolcular, gazeteciler vs.), milyonların izlediği kanallara sırf eş - dost, tanınırlık kisvesi ile yorumcu olarak koyarsanız ne izlediğimizden ne de dinlediğimizden aldığımız keyfe pozitif bir etki etmiş olursunuz.
şimdi reha kapsal'ın maç esnasında söylediklerini bir düşünelim... kendisinin bir yazar olduğunu ve o sözcükleri art arda dizip buraya yazdığını düşünelim... sonuç: ilk ihbarla birlikte bir mesajınız var yeşili, bir çöp kutusu sarısı. o derece bir türkçeye uymazlık... anlatmak istedikleri ekstra bir bilgi birikim gerektirmediği gibi o istediklerini de yeterli bir türkçe ile iletemiyor adam. maç boyunca dur durak bilmeden konuşması ise apayrı... ses rengi dinleyiciyi irite etmeyecek, düzgün bir ifade yeteneği olan ve kendine güvenen herkes bu adamın yaptığının misli daha iyisini rahatlıkla yapabilir. hiçbir araştırma yapmadan basmakalıp tabirlerle laf salatası yapan ve biz izleyicilerin keyfinin içine eden bir kişi kendisi maalesef.
18 eylül 2018 galatasaray lokomotiv moskova maçı ve gökhan zan. yahu yapmayın etmeyin. gökhan'ın orada ne işi var? gökhan zan'ın kişiliği, futbolculuğu, galatasaraylılığı vs. sevilir sevilmez bu ayrı bir konu. "yorumcu" olarak gökhan zan'ın orada ne işi var? necati ateş'i bir aralar oturttular yorumcu koltuğuna... olacak iş mi? levent tüzemen? gürcan bilgiç?
kendini yorumculuk adına hiç ama hiç geliştirmeyen, üzerine herhangi bir eğitim almayan, araştırmayan bu kişiler neden milyonların izlediği müsabakaların yorumcu koltuklarına oturtulur?
şeyi merak ediyorum bu kişiler acaba kaan kural gerçeğinden haberdarlar mı? hiç izleyip dinlediler mi adam neler anlatıyor? ne bileyim hiç caner eler dinlediler mi? emre özcan? inan özdemir? yücel tuğan? (emre yazıcıol, erman yaşar, orkun çolakoğlu gibi muazzam anlatıcılar da var tabii fakat başlık yorumcu olduğundan mütevellit...)
yayıncı kuruluşun ismail şenol gibi bir anlatıcısı var mesela illa yorumcu arıyorsan maça koy ismail'i, işi o olmamasına rağmen oradaki herkesten çok çok daha iyi yorumlar o maçı. ali kırçıl var. erdem bitik'i transfer ettiler... bu adamlar süper lig maçlarını zaten anlatmalılar kendi fikrimce orası ayrı konu fakat illa yorumcu arıyorsanız kanal bünyesinde bu insanlar. öyle uzaklarda çözüm aramaya gerek yok. reha kapsal, gürcan bilgiç, levent tüzemen vs. bunlar o uzaklar işte. yapmayın! yandı! kulaklarımız cayır cayır yandı, yapmayın!
sıkıntılı bir diğer mevzu da futbolculuğunun son dönemlerini yaşamakta olan bir acayip tayfa daha eklenecek televizyon ekranlarına... huf ): yorumculuk yapmazlar umarım. kanallar kendi bünyelerinde maç önü/sonu programlarına alsınlar bunları en büyük ümidim bu. tercih etmem, izlemem olur biter.
açarım socrates dergi youtube kanalının lokal 90 programını, emre özcan ve orkun çolakoğlu'nun galatasaray analizlerini dinlerim. oh mis.
daha önce bir kaç entry'mde bahsetmiştim ama bu kişiler üzerinden tekrarlamakta da fayda görüyorum; bu ülkenin maalesef amiyane tabirle "yaparız aaabi!", "hallederiz!", "nokta noktacı deyince orada bi' duracaksın birader, bak şurda burda sor herkes bizi gösterir!", "nokta nokta bizden sorulur!" mantığında hayatlarını idame ettiren, herkesin kendi bildiği işi yapmamasından ileri gelen çok büyük bir sorunu mevcut. öyle böyle değil çok büyük bir sorun bu. geniş kapsamlı düşünün... herkesin kendi bildiği işi yapmaması noktasını lütfen geniş kapsamlı düşünün.
başlıkla alakalı sonucunda da iki cümleyi bir araya getiremeyen, sportif bilgisi yerlerde, araştırmaktan - öğrenmekten uzak, yenilikleri takip etmeyen eski kafalı bireyleri (mesleğine tutunamamış eski teknik direktörler, eski futbolcular, gazeteciler vs.), milyonların izlediği kanallara sırf eş - dost, tanınırlık kisvesi ile yorumcu olarak koyarsanız ne izlediğimizden ne de dinlediğimizden aldığımız keyfe pozitif bir etki etmiş olursunuz.
şimdi reha kapsal'ın maç esnasında söylediklerini bir düşünelim... kendisinin bir yazar olduğunu ve o sözcükleri art arda dizip buraya yazdığını düşünelim... sonuç: ilk ihbarla birlikte bir mesajınız var yeşili, bir çöp kutusu sarısı. o derece bir türkçeye uymazlık... anlatmak istedikleri ekstra bir bilgi birikim gerektirmediği gibi o istediklerini de yeterli bir türkçe ile iletemiyor adam. maç boyunca dur durak bilmeden konuşması ise apayrı... ses rengi dinleyiciyi irite etmeyecek, düzgün bir ifade yeteneği olan ve kendine güvenen herkes bu adamın yaptığının misli daha iyisini rahatlıkla yapabilir. hiçbir araştırma yapmadan basmakalıp tabirlerle laf salatası yapan ve biz izleyicilerin keyfinin içine eden bir kişi kendisi maalesef.
18 eylül 2018 galatasaray lokomotiv moskova maçı ve gökhan zan. yahu yapmayın etmeyin. gökhan'ın orada ne işi var? gökhan zan'ın kişiliği, futbolculuğu, galatasaraylılığı vs. sevilir sevilmez bu ayrı bir konu. "yorumcu" olarak gökhan zan'ın orada ne işi var? necati ateş'i bir aralar oturttular yorumcu koltuğuna... olacak iş mi? levent tüzemen? gürcan bilgiç?
kendini yorumculuk adına hiç ama hiç geliştirmeyen, üzerine herhangi bir eğitim almayan, araştırmayan bu kişiler neden milyonların izlediği müsabakaların yorumcu koltuklarına oturtulur?
şeyi merak ediyorum bu kişiler acaba kaan kural gerçeğinden haberdarlar mı? hiç izleyip dinlediler mi adam neler anlatıyor? ne bileyim hiç caner eler dinlediler mi? emre özcan? inan özdemir? yücel tuğan? (emre yazıcıol, erman yaşar, orkun çolakoğlu gibi muazzam anlatıcılar da var tabii fakat başlık yorumcu olduğundan mütevellit...)
yayıncı kuruluşun ismail şenol gibi bir anlatıcısı var mesela illa yorumcu arıyorsan maça koy ismail'i, işi o olmamasına rağmen oradaki herkesten çok çok daha iyi yorumlar o maçı. ali kırçıl var. erdem bitik'i transfer ettiler... bu adamlar süper lig maçlarını zaten anlatmalılar kendi fikrimce orası ayrı konu fakat illa yorumcu arıyorsanız kanal bünyesinde bu insanlar. öyle uzaklarda çözüm aramaya gerek yok. reha kapsal, gürcan bilgiç, levent tüzemen vs. bunlar o uzaklar işte. yapmayın! yandı! kulaklarımız cayır cayır yandı, yapmayın!
sıkıntılı bir diğer mevzu da futbolculuğunun son dönemlerini yaşamakta olan bir acayip tayfa daha eklenecek televizyon ekranlarına... huf ): yorumculuk yapmazlar umarım. kanallar kendi bünyelerinde maç önü/sonu programlarına alsınlar bunları en büyük ümidim bu. tercih etmem, izlemem olur biter.
açarım socrates dergi youtube kanalının lokal 90 programını, emre özcan ve orkun çolakoğlu'nun galatasaray analizlerini dinlerim. oh mis.