16
associated press arşivinin halka açılmasıyla iyi kalite görüntüleri ortamlara düşmüş olan hadise.
https://www.youtube.com/watch?v=SVJucYdvKF8
bizim taraftan yazılan destanlar bir kenara, kazananı pek belli olmasa da kaybedenin net şekilde danimarka polisi olduğu açıktır. ancak hem türkler için yurtdışına çıkışın çok daha sıradışı olduğu bir dönemde oynanması, hem de türk futbol tarihinde ilk olması sebebiyle özellikle istanbuldan gelen çoğu taraftarın tur şirketleriyle gelen insanlar olması facianın boyutlarını ciddi oranda azaltmıştır.
şimdiki gibi en sıradan şampiyonlar ligi deplasmanı için bile istanbul'dan 2-3 uçak adamın gidebildiği, "tribüncü" tayfanın uçaklarla haşır neşir olabildiği bir dönemde yine aynı gerginlikte ve atmosferde oynansaydı; leeds united tayfası ile birleşip meydana baskın veren arsenalliler karşısında 15-20 heycanlı gurbetçi, tek tük münferit taraftar ve gazeteciler değil de istanbul'dan gelmiş 200-250 kişilik bir tribüncü grup bulsaydı bu kadarla yetinir miydi, tabi karşılarındakilerin de elleri armut toplar mıydı bilinmez.
özellikle bir gece önce reha muhtar gibi büyük türk gazetecilerin de gurbetçilere reyting uğruna gaz vermeleriyle yaşanan hadiseler, bir sokakta dayak yiyip kaçıp arka sokakta karşı taraftan azınlık bulunca intikam almaya çalışmalar falan bir kenara ,işin aslı arsenallilerin meydana "nasıl olsa buralarda bir yerdedirler" diyerek yaptıkları baskın bizim türklerin o dönem olaya yabancı olması sebebiyle boşa çıkmış, meydana azınlık durumda kalan türkler nefsi müdafa yaparken yakın civarda dağınık olan gurbetçiler ve tek tük istanbul'dan gelmiş tribüncülerin toparlanıp meydana girmesiyle ingilizler gafil avlanıp geri çekilmek zorunda kalmıştır.
şimdiki gibi bizim tribünün de işin ritüeline hakim olduğu ve tüm avrupa tribünlerinin yaptığı gibi maç günü şehrin en kalabalık meydanında toplanma alışkanlığına sahip olduğu dönemde yine aynı atmosferde oynanmış olsaydı, özellikle video kaydı olmayan olayların ilk başlangıcındaki ingiliz taaruzunda karşılarına istanbul'dan bilenmiş ve hazırlıklı şekilde bir grupla karşılaşsalardı ortaya çıkacak infialin de etkisiyle olaylar bu kadar hafif atlatılır mıydı, böyle yarı makara yarı efsaneleştirme şeklinde hafif tebessümle anlatılır mıydı bilinmez...
işbu entry tivoli'de eline sandalye kapıp iki tane yarma ingilizi kovalayan, olaylara karışanlar alıkoyulduğu için açılmış alnına tedavi yaptırmayıp kafası patlamış şekilde stada girip maçı o haliyle tamamlayan ebru kılıçoğlu'na ithaf edilmiştir...
https://www.youtube.com/watch?v=SVJucYdvKF8
bizim taraftan yazılan destanlar bir kenara, kazananı pek belli olmasa da kaybedenin net şekilde danimarka polisi olduğu açıktır. ancak hem türkler için yurtdışına çıkışın çok daha sıradışı olduğu bir dönemde oynanması, hem de türk futbol tarihinde ilk olması sebebiyle özellikle istanbuldan gelen çoğu taraftarın tur şirketleriyle gelen insanlar olması facianın boyutlarını ciddi oranda azaltmıştır.
şimdiki gibi en sıradan şampiyonlar ligi deplasmanı için bile istanbul'dan 2-3 uçak adamın gidebildiği, "tribüncü" tayfanın uçaklarla haşır neşir olabildiği bir dönemde yine aynı gerginlikte ve atmosferde oynansaydı; leeds united tayfası ile birleşip meydana baskın veren arsenalliler karşısında 15-20 heycanlı gurbetçi, tek tük münferit taraftar ve gazeteciler değil de istanbul'dan gelmiş 200-250 kişilik bir tribüncü grup bulsaydı bu kadarla yetinir miydi, tabi karşılarındakilerin de elleri armut toplar mıydı bilinmez.
özellikle bir gece önce reha muhtar gibi büyük türk gazetecilerin de gurbetçilere reyting uğruna gaz vermeleriyle yaşanan hadiseler, bir sokakta dayak yiyip kaçıp arka sokakta karşı taraftan azınlık bulunca intikam almaya çalışmalar falan bir kenara ,işin aslı arsenallilerin meydana "nasıl olsa buralarda bir yerdedirler" diyerek yaptıkları baskın bizim türklerin o dönem olaya yabancı olması sebebiyle boşa çıkmış, meydana azınlık durumda kalan türkler nefsi müdafa yaparken yakın civarda dağınık olan gurbetçiler ve tek tük istanbul'dan gelmiş tribüncülerin toparlanıp meydana girmesiyle ingilizler gafil avlanıp geri çekilmek zorunda kalmıştır.
şimdiki gibi bizim tribünün de işin ritüeline hakim olduğu ve tüm avrupa tribünlerinin yaptığı gibi maç günü şehrin en kalabalık meydanında toplanma alışkanlığına sahip olduğu dönemde yine aynı atmosferde oynanmış olsaydı, özellikle video kaydı olmayan olayların ilk başlangıcındaki ingiliz taaruzunda karşılarına istanbul'dan bilenmiş ve hazırlıklı şekilde bir grupla karşılaşsalardı ortaya çıkacak infialin de etkisiyle olaylar bu kadar hafif atlatılır mıydı, böyle yarı makara yarı efsaneleştirme şeklinde hafif tebessümle anlatılır mıydı bilinmez...
işbu entry tivoli'de eline sandalye kapıp iki tane yarma ingilizi kovalayan, olaylara karışanlar alıkoyulduğu için açılmış alnına tedavi yaptırmayıp kafası patlamış şekilde stada girip maçı o haliyle tamamlayan ebru kılıçoğlu'na ithaf edilmiştir...