• 9
    18 eylül 2018 galatasaray lokomotiv moskova maçı sonrası, ben çeşitli duygular içerisindeyim, hayatım neredeyse samiyende ve üstüne arena olan samiyende geçmiş, neredeyse her maça gelmişim her türlü takımın yanında olmuşum. yenilsek de tribünde 20 bin kişi kalsak da yağmur yağsa da antalya maçında tipiye yakalansak da gelmişim ama bir tek şampiyonlar ligi maçına gitmemişim. bu maç benim ilk şampiyonlar ligi maçımdı. maç başından sonuna kadar gırtlağımı patlattım. uan yarın iş var, bak ben masa başında bütün gün oturup işimi bilgisayarla halletmiyorum . benim konuşmam lazım iletişim kurmam lazım , nafile . kendime bir türlü laf anlatamadım. seviyorum yahu, canımızdan çok seviyoruz.

    maç bitmeye yakın, tribün o kadar yorgun ki. büyük maçları bu yüzden severim , herkes her şeyin bilincinde oluyor. evimize ruslar gelmiş adamlar geçen senenin rusya şampiyonu, bir tane atsalar tüm güzel atmosfer dağılacak ama ne bizim ne de futbolcularımızın buna izni var. maç bitmeye yakın takım yorulmuş , taraftar zaten bitkin. hani bilen bilir stadyumdan vadi istanbula giden ve arabaların park edildiği bir yol var, o yol her maç sonunda yürünür ama marşlarla bağıra çağıra zafer kutlanır. inanın son zamanlardaki en güzel galibiyetlerimizdendi dün ama bir kişi ağzını açıp konuşamadı . yorgunluktan.

    işte tribün dün öyle bitkindi, maç sonrası kutlayamadık bile. 3 sene sonunda savaştığımız, kazandığımız maç ve o duygu yoğunluğu. tam o sırada, doğu üstte tam da yanımızda öyle güzel başladı ki bu marş, öyle güzel geldi ki o yorgunluk, sevinç , mutluluk arasında, tüm tribün eşlik etti:

    (bkz: yerine sevemem, razıyım yapayalnız tükensin yıllarım ama)
App Store'dan indirin Google Play'den alın