1875
https://twitter.com/.../1037604817189986304
anladığım kadarıyla milli takım için bir lokomotif(doğru tabir midir emin değilim) arayan teknik direktör. tıpkı barcelona - ispanya, tottenham - ingiltere ve galatasaray - türkiye milli takımları (90'ların sonu ile 2000'ler başında) arasında olduğu gibi. lokomotif durumunda olan ülke takımında birlikte oynayan oyuncu grubundan oluşturulacak iskelete diğer takımlardan yapılacak eklemelerle birlikte oluşacak bir milli takım fikri gibi. ya da bu fikri bahane olarak kullanıyordur. orasını bilemem
bu fikir aslında uygulaması olmayan bir fikir değil. böylece kulüp takımındaki sistemi oyuncu grubu ile mili takıma aktarabilirsin. hem oyuncu grubu sayesinde takımdaşlık ve sisteme adaptasyon da daha kısa sürede sağlanır. hele ki bizimki gibi rezalet bir altyapıya sahip olan ve milli takım havuzu dört beş farklı ülkede altyapı eğitimi almış oyunculardan oluşan çorba kıvamındaki bir milli takımda. nitekim lucescu'nun bahsettiği düzenle türk milli takımı 90'lar sonuyla 2000'ler başında tarihin en başarılı dönemini yaşadı. fatih terim'in yetiştirip galatasaray'da topladığı oyuncu grubu üzerine kurulan bir milli takım tarihin en başarılı türk milli takımı oldu.
fakat burada ciddi bir sıkıntı var. o da şu ki: milli takım başarısı için kulüp takımlarına getirilen yabancı oyuncu sınırlaması mantıklı ve doğru değil. çünkü böyle bir zorlamanın hiçbir işe yaramadığını gördük. türk futbolu mevcut düzenden önce de ziyadesiyle başarısızdı. çünkü böyle bir sınırlama ancak altyapıları iyi işleyen ülkelerde işlevsel olabilir. bizimki gibi altyapısı olmayan ülkelerde ne kadar ciddi sıkıntıları olduğunu gördük. bu düzen sadece yurtdışında aldığı iyi altyapı sayesinde ülkede yıldız muamelesi gören vasat ve vasataltı gurbetçi topçulara yaradı. ne futbolcu yetiştirebildik elle tutulabilecek ne de başarı yakalayabildik. ülkenin büyük kulüplerinin ve milli takımın ilk on birleri vasat topçularla doldu.
anladığım kadarıyla milli takım için bir lokomotif(doğru tabir midir emin değilim) arayan teknik direktör. tıpkı barcelona - ispanya, tottenham - ingiltere ve galatasaray - türkiye milli takımları (90'ların sonu ile 2000'ler başında) arasında olduğu gibi. lokomotif durumunda olan ülke takımında birlikte oynayan oyuncu grubundan oluşturulacak iskelete diğer takımlardan yapılacak eklemelerle birlikte oluşacak bir milli takım fikri gibi. ya da bu fikri bahane olarak kullanıyordur. orasını bilemem
bu fikir aslında uygulaması olmayan bir fikir değil. böylece kulüp takımındaki sistemi oyuncu grubu ile mili takıma aktarabilirsin. hem oyuncu grubu sayesinde takımdaşlık ve sisteme adaptasyon da daha kısa sürede sağlanır. hele ki bizimki gibi rezalet bir altyapıya sahip olan ve milli takım havuzu dört beş farklı ülkede altyapı eğitimi almış oyunculardan oluşan çorba kıvamındaki bir milli takımda. nitekim lucescu'nun bahsettiği düzenle türk milli takımı 90'lar sonuyla 2000'ler başında tarihin en başarılı dönemini yaşadı. fatih terim'in yetiştirip galatasaray'da topladığı oyuncu grubu üzerine kurulan bir milli takım tarihin en başarılı türk milli takımı oldu.
fakat burada ciddi bir sıkıntı var. o da şu ki: milli takım başarısı için kulüp takımlarına getirilen yabancı oyuncu sınırlaması mantıklı ve doğru değil. çünkü böyle bir zorlamanın hiçbir işe yaramadığını gördük. türk futbolu mevcut düzenden önce de ziyadesiyle başarısızdı. çünkü böyle bir sınırlama ancak altyapıları iyi işleyen ülkelerde işlevsel olabilir. bizimki gibi altyapısı olmayan ülkelerde ne kadar ciddi sıkıntıları olduğunu gördük. bu düzen sadece yurtdışında aldığı iyi altyapı sayesinde ülkede yıldız muamelesi gören vasat ve vasataltı gurbetçi topçulara yaradı. ne futbolcu yetiştirebildik elle tutulabilecek ne de başarı yakalayabildik. ülkenin büyük kulüplerinin ve milli takımın ilk on birleri vasat topçularla doldu.