33
bu yayından bazı söylediği şeyleri kendi açımdan değerlendirmek isterim.
1. konu forvet.
açık açık, albayrak'ın açıklaması dahil tüm süreç benim hatamdır, beceremedim dedi forvet transferi için. 2 saat konuştu hiçbir şey söylemedi forvet transferiyle ilgili şeklinde yorumlar var ama bundan daha açık bir yorum hayal edemiyorum ben. bu açıklama şuna da eşittir aynı zamanda, süreç benim hatamdır diyorsa sorumluluk da kendisine aittir ve eleştirmek için çok erkendir. siz şu anda mustafa cengiz'i eleştirip 2-3 ay sonra gelip, biz zamanında demiştik demek istiyor olabilirsiniz ama şu anda galatasaray başkanını ve mevcut forvetini eleştirmenizin galatasaray'a 1 gram faydası olmayacak. ayrıca bu takım ocak'a kadar gayet iyi de ilerleme ihtimaline sahip, o zaman şu an yazdığınız tüm ağır eleştiriler çöp olacak, bunu da göz önünde bulundurun. ha şuna bir nebze katılırım, ocak ayına lig 4.sü girer galatasaray, şampiyonlar liginden elenir, o zaman dersiniz ki "bir tane forvet almadınız bu saatten sonra alsanız ne fayda." ama yine söylüyorum bunu söylerken "1 milyon euro verilerek alınacak forvetin galatasaray'ı 4. değil de 1.yapabilecek bir kapasitesi olur muydu" değerlendirmesini de yapmak gerek.
2. konu finansal fair play & forvet bağlantısı.
başkanın forvet transferiyle ilgili elinde gayet iyi bir mazereti var finansal fair play denen. taraftara bunu açıklamaya çalıştı ama bu bahanenin arkasına da sığınıp forvet transferini ffp'den dolayı yapmadık demedi ki işin aslı da budur aslında, forvet transferi ffp'den dolayı yapılmadı, elde kalan 1 milyon euro ile uygun bir forvet bulunamadı. sıradan bir oyuncuya 1 milyon euro bonservis + yüklü maaş vermek galatasaray yararına bir hareket değildi, alt metni şudur ben bir risk aldım ocak'ta belki daha iyi bir forvet bulacağım, takımlarında oynayamayan forvet oyuncuları olacak, belki yeni bir fırsat olacak, belki mevcut takımdan bonservisle satabileceğim bir oyuncu olacak, ben ocak'ta bu fırsatı değerlendirmek istiyorum, ayrıca modeste için ocakta tekrar bir girişim olacak belli ki çin kulübüyle sorunlarını hallederse.
finansal fair play konusunu ise elinden geldiğince anlattı ama ne kadar geçti taraftara bilmiyorum, sözlükteki arkadaşlara değil bu lafım ama sokaktaki taraftar ffp konusunu anlayabilmiş değil. bugün sokağa çıkıp röportaj yapsanız, 100 galatasaraylıdan 70-80 tanesi size "şampiyonlar liginden o kadar para gelecek, niye forvet alınmadı, forvet almayacaksanız gomis'i neden sattınız?" gibi yorumlar yapacaktır. bu soruların hepsinin cevabı ffp. gomis'in satılmasının da ffp, şampiyonlar liginden gelen paranın transferde harcanamayacak olması da ffp, hepsi ffp. anlatabilirsen anlat.
ayrıca yanlış duymadıysam ffp ile ilgili bruma'dan 250 bin euro geldiğini ve bu dönemin bütçesine eklendiğini söyledi. yani ocak'ta yine elimizde harcayabileceğimiz 1 milyon euroya yakın bir para olacak. (950 bin euro)
3. son olarak şampiyonlar ligi katılım hakkı ve mustafa cengiz'in uefaya yaptığı sunum mevzusu.
uefa'ya yaptığı sunumu sürekli övüyor, uefa'daki dostluklarını anlatıyor şeklinde birkaç eleştiri okudum. katılmıyorum, en şiddetle katılmadığım yorum bu.
arkadaşlar bizim uefayla anlaşmamız olmasına rağmen geçen sezon dursun özbek yönetiminde bonservislere çok çılgın paralar ödeyerek açıkça avrupa'dan men cezası hak ettik. ben geçen sezon fernando regesler, belhandalar gelirken bile içten içe bizim anlaşmamız yok mu yahu nasıl bu kadar rahat alıyorlar adamları diye düşündüğümü hatırlıyorum nitekim sezon sonu acısı çıktı uefa toplantılarında.
şimdi bu adamın hakkını bu konuda herkes vermek zorunda, evet kendini övecek ve evet bu başarısını anlatacak. fatih terim 2017/2018 sezonunda galatasaray'ı şampiyon yaparak, mustafa cengiz yönetimi galatasaray'ın men cezası almasını engelleyecek bir sunum yaparak galatasaray'ı ipten almıştır. lütfen hakkını verin, bari bu konuda vurmayın. cengiz'den bir önceki başkanı cenevre'ye gidip "bileklik satıyoruz, toparlayacağız finansal durumu." diye sunum yapmış bir takımın taraftarı olarak uefa'dan böyle bir başarıyla dönmüş başkanı eleştirmek nankörlüktür. kusura bakmayın bu konuda kibar olamayacağım, nankörlüğe nankörlük demek zorundayım.
1. konu forvet.
açık açık, albayrak'ın açıklaması dahil tüm süreç benim hatamdır, beceremedim dedi forvet transferi için. 2 saat konuştu hiçbir şey söylemedi forvet transferiyle ilgili şeklinde yorumlar var ama bundan daha açık bir yorum hayal edemiyorum ben. bu açıklama şuna da eşittir aynı zamanda, süreç benim hatamdır diyorsa sorumluluk da kendisine aittir ve eleştirmek için çok erkendir. siz şu anda mustafa cengiz'i eleştirip 2-3 ay sonra gelip, biz zamanında demiştik demek istiyor olabilirsiniz ama şu anda galatasaray başkanını ve mevcut forvetini eleştirmenizin galatasaray'a 1 gram faydası olmayacak. ayrıca bu takım ocak'a kadar gayet iyi de ilerleme ihtimaline sahip, o zaman şu an yazdığınız tüm ağır eleştiriler çöp olacak, bunu da göz önünde bulundurun. ha şuna bir nebze katılırım, ocak ayına lig 4.sü girer galatasaray, şampiyonlar liginden elenir, o zaman dersiniz ki "bir tane forvet almadınız bu saatten sonra alsanız ne fayda." ama yine söylüyorum bunu söylerken "1 milyon euro verilerek alınacak forvetin galatasaray'ı 4. değil de 1.yapabilecek bir kapasitesi olur muydu" değerlendirmesini de yapmak gerek.
2. konu finansal fair play & forvet bağlantısı.
başkanın forvet transferiyle ilgili elinde gayet iyi bir mazereti var finansal fair play denen. taraftara bunu açıklamaya çalıştı ama bu bahanenin arkasına da sığınıp forvet transferini ffp'den dolayı yapmadık demedi ki işin aslı da budur aslında, forvet transferi ffp'den dolayı yapılmadı, elde kalan 1 milyon euro ile uygun bir forvet bulunamadı. sıradan bir oyuncuya 1 milyon euro bonservis + yüklü maaş vermek galatasaray yararına bir hareket değildi, alt metni şudur ben bir risk aldım ocak'ta belki daha iyi bir forvet bulacağım, takımlarında oynayamayan forvet oyuncuları olacak, belki yeni bir fırsat olacak, belki mevcut takımdan bonservisle satabileceğim bir oyuncu olacak, ben ocak'ta bu fırsatı değerlendirmek istiyorum, ayrıca modeste için ocakta tekrar bir girişim olacak belli ki çin kulübüyle sorunlarını hallederse.
finansal fair play konusunu ise elinden geldiğince anlattı ama ne kadar geçti taraftara bilmiyorum, sözlükteki arkadaşlara değil bu lafım ama sokaktaki taraftar ffp konusunu anlayabilmiş değil. bugün sokağa çıkıp röportaj yapsanız, 100 galatasaraylıdan 70-80 tanesi size "şampiyonlar liginden o kadar para gelecek, niye forvet alınmadı, forvet almayacaksanız gomis'i neden sattınız?" gibi yorumlar yapacaktır. bu soruların hepsinin cevabı ffp. gomis'in satılmasının da ffp, şampiyonlar liginden gelen paranın transferde harcanamayacak olması da ffp, hepsi ffp. anlatabilirsen anlat.
ayrıca yanlış duymadıysam ffp ile ilgili bruma'dan 250 bin euro geldiğini ve bu dönemin bütçesine eklendiğini söyledi. yani ocak'ta yine elimizde harcayabileceğimiz 1 milyon euroya yakın bir para olacak. (950 bin euro)
3. son olarak şampiyonlar ligi katılım hakkı ve mustafa cengiz'in uefaya yaptığı sunum mevzusu.
uefa'ya yaptığı sunumu sürekli övüyor, uefa'daki dostluklarını anlatıyor şeklinde birkaç eleştiri okudum. katılmıyorum, en şiddetle katılmadığım yorum bu.
arkadaşlar bizim uefayla anlaşmamız olmasına rağmen geçen sezon dursun özbek yönetiminde bonservislere çok çılgın paralar ödeyerek açıkça avrupa'dan men cezası hak ettik. ben geçen sezon fernando regesler, belhandalar gelirken bile içten içe bizim anlaşmamız yok mu yahu nasıl bu kadar rahat alıyorlar adamları diye düşündüğümü hatırlıyorum nitekim sezon sonu acısı çıktı uefa toplantılarında.
şimdi bu adamın hakkını bu konuda herkes vermek zorunda, evet kendini övecek ve evet bu başarısını anlatacak. fatih terim 2017/2018 sezonunda galatasaray'ı şampiyon yaparak, mustafa cengiz yönetimi galatasaray'ın men cezası almasını engelleyecek bir sunum yaparak galatasaray'ı ipten almıştır. lütfen hakkını verin, bari bu konuda vurmayın. cengiz'den bir önceki başkanı cenevre'ye gidip "bileklik satıyoruz, toparlayacağız finansal durumu." diye sunum yapmış bir takımın taraftarı olarak uefa'dan böyle bir başarıyla dönmüş başkanı eleştirmek nankörlüktür. kusura bakmayın bu konuda kibar olamayacağım, nankörlüğe nankörlük demek zorundayım.