1170
uzun süredir kendisiyle ilgili yazmak istiyordum aslında. normalde, çok rahat bir şekilde meramımı anlatan ve hissettiklerimi yazıya döken bir insanım. ancak konu atatürk olunca konuşurken de, yazarken de çok zorlanıyorum hep. ilk olarak hangi cümleyi yazacağımı, nasıl devam ettireceğimi hiç bilmiyorum. ama bir gerçek var ki, ben atatürk'ümü çok seviyorum. nasıl sevmem ki?
ben hayatımda hiçbir zaman görmememi problem yapmadım. hatta "şu anda görmek ister misin?" deseler kesinlikle "hayır." diye cevap veririm bu soruya. zira ben hayatımdan memnunum. ama tek bir şey için sadece bir saniyeliğine görmek isterim. fotoğraflardan veya eski görüntülerden de olsa atatürk'ü görmeyi çok isterdim. onun görünüşünü, yüz hatlarını çok merak ediyorum. kocatepedeki resmini, 10. yıl nutkunu okuduğu esnadaki resmini, evladı ülkü ile oynarkenki resmini, kurduğu orman çiftliğinde, çiftliği fransız büyükelçiye tanıtırken hayvanları sevdiği görüntüleri, cumhuriyet ilan edildiği andaki yüz ifadesini, 29 ekim 1938'de ağır hastayken, onu ziyarete gelen öğrenciler üzülmesin diye son bir güçle doğrulduğundaki yüz ifadesini, gülen yüzünü, çocukları sevdiği, başlarını okşadığı resimlerini, elinde tebeşir ile halka yeni harfleri öğrettiği resimleri, maden işçileriyle görüşmek için onlarla beraber yerin metrelerce altına indiğindeki resmini, zeybek oynayışını, bana hep anlatılan ve hep hayal ettiğim mavi gözlerini, yine bana hep anlatılan ve benim hep hayal ettiğim sarı saçlarını, masasında duran küçük bozkurt heykelini, büyük taarruzu planladığı küçük lambayı ve şu anda unuttuğum pek çok kendisiyle ilgili resmi görmeyi çok isterdim. ama sesini duyuyorum. bazı zamanlar, herhangi bir konuşmasını youtube'da açıp dinliyorum ve hayata daha sıkı sarılmak istiyorum o anda. kendimi, onun sesini duyunca daha güçlü hissediyorum. sanki bir anda çıkıp gelecekmiş gibi hissediyorum. ilkelerine, devrimlerine, düşünce sistemine sıkı sıkıya bağlıyım. bununla da gurur duyuyorum. göğsümde rozetini taşıyorum. eve gelince saygıyla çıkarıp masama koyuyorum. ama kalbimin derinliklerinde manevi rozeti duruyor, ölene kadar da durmaya devam edecek. amasız ve fakatsız hiçbir zaman yanılmadığını, tarih karşısında hep bir numaralı devlet adamı olduğunu, dünyada gelmiş geçmiş en büyük devlet başkanı olduğunu düşünüyorum. onu anlamanın, anmak kadar önemli olduğunu düşünüyorum. aslında ben onu görüyorum. bu sabah yine gördüm. yarın sabah yine göreceğim. ben atatürk'ü mehmetçiğin gözlerinde, öğretmenlerin gözlerinde, çocukların gülüşlerinde görüyorum. hep galatasaraylı rüyalar başlığına yazıyorum. atatürk ile ilgili de pek çok rüya görüyorum. uzun lafın kısası ben atatürk'ü çok seviyorum. iyi ki doğmuş. iyi ki bizim önderimiz olmuş. asker olmasına rağmen hep barışı ön planda tutan, herkesin saygı duyduğu, zarif, milletine en kalbi hislerle bağlı, dahi ve gerçek bir kahramansın sen atatürk'üm. sen şu anda tüm canlılığınla yaşıyorsun. biz, seni kalbimizde, zihnimizde yaşatıyoruz. çünkü biliyoruz ki nerede bir türk varsa, orada bir atatürk vardır. nur içinde yat.
ben hayatımda hiçbir zaman görmememi problem yapmadım. hatta "şu anda görmek ister misin?" deseler kesinlikle "hayır." diye cevap veririm bu soruya. zira ben hayatımdan memnunum. ama tek bir şey için sadece bir saniyeliğine görmek isterim. fotoğraflardan veya eski görüntülerden de olsa atatürk'ü görmeyi çok isterdim. onun görünüşünü, yüz hatlarını çok merak ediyorum. kocatepedeki resmini, 10. yıl nutkunu okuduğu esnadaki resmini, evladı ülkü ile oynarkenki resmini, kurduğu orman çiftliğinde, çiftliği fransız büyükelçiye tanıtırken hayvanları sevdiği görüntüleri, cumhuriyet ilan edildiği andaki yüz ifadesini, 29 ekim 1938'de ağır hastayken, onu ziyarete gelen öğrenciler üzülmesin diye son bir güçle doğrulduğundaki yüz ifadesini, gülen yüzünü, çocukları sevdiği, başlarını okşadığı resimlerini, elinde tebeşir ile halka yeni harfleri öğrettiği resimleri, maden işçileriyle görüşmek için onlarla beraber yerin metrelerce altına indiğindeki resmini, zeybek oynayışını, bana hep anlatılan ve hep hayal ettiğim mavi gözlerini, yine bana hep anlatılan ve benim hep hayal ettiğim sarı saçlarını, masasında duran küçük bozkurt heykelini, büyük taarruzu planladığı küçük lambayı ve şu anda unuttuğum pek çok kendisiyle ilgili resmi görmeyi çok isterdim. ama sesini duyuyorum. bazı zamanlar, herhangi bir konuşmasını youtube'da açıp dinliyorum ve hayata daha sıkı sarılmak istiyorum o anda. kendimi, onun sesini duyunca daha güçlü hissediyorum. sanki bir anda çıkıp gelecekmiş gibi hissediyorum. ilkelerine, devrimlerine, düşünce sistemine sıkı sıkıya bağlıyım. bununla da gurur duyuyorum. göğsümde rozetini taşıyorum. eve gelince saygıyla çıkarıp masama koyuyorum. ama kalbimin derinliklerinde manevi rozeti duruyor, ölene kadar da durmaya devam edecek. amasız ve fakatsız hiçbir zaman yanılmadığını, tarih karşısında hep bir numaralı devlet adamı olduğunu, dünyada gelmiş geçmiş en büyük devlet başkanı olduğunu düşünüyorum. onu anlamanın, anmak kadar önemli olduğunu düşünüyorum. aslında ben onu görüyorum. bu sabah yine gördüm. yarın sabah yine göreceğim. ben atatürk'ü mehmetçiğin gözlerinde, öğretmenlerin gözlerinde, çocukların gülüşlerinde görüyorum. hep galatasaraylı rüyalar başlığına yazıyorum. atatürk ile ilgili de pek çok rüya görüyorum. uzun lafın kısası ben atatürk'ü çok seviyorum. iyi ki doğmuş. iyi ki bizim önderimiz olmuş. asker olmasına rağmen hep barışı ön planda tutan, herkesin saygı duyduğu, zarif, milletine en kalbi hislerle bağlı, dahi ve gerçek bir kahramansın sen atatürk'üm. sen şu anda tüm canlılığınla yaşıyorsun. biz, seni kalbimizde, zihnimizde yaşatıyoruz. çünkü biliyoruz ki nerede bir türk varsa, orada bir atatürk vardır. nur içinde yat.