349
“galatasaraylı başka sever” diye bir başlık olmadığı için galatasaraylı olmak başlığına bugün tanıklık ettiğim bir anı anlatmak isterim.
istanbuldaki yoğun yağışlar sonrası hava baya sıcak. bahçeşehirden sarıyere bir yakınımızın düğününe gitmek için eşim ve 17 aylık kızımla yola çıktık. sarıyerdeki kır düğünü mekanlarını bilen bilir. bir tanesinde 3 adet kır düğünü mekanı yanyanadır ve özellikle bu dönemlerde 3 düğün aynı anda yan yana mekanlarda yapılır. saat 22:30 sularında yemekler yenilmiş, pastalar kesilmiş, millet kopma moduna geçmiş ama benim kızım o gürültüde esnemeye başlamıştı. kucağıma aldığım gibi hemen yan taraftaki piknik alanına gidip kızımı kucağımda sallamaya başladım. yaklaşık 10 dakika sonra uyuyakaldı. uykusunun derinleşmesi için olduğum yere oturdum. tam arka tarafımda kaldırımın üzerinde 40 lı yaşlarda üzerinde galatasaray tshirt ü olan, sacların %80ine kır inmiş, sigarayı karadenizin sularının kayalara çarpışı gibi içen bir abiye rastladım. bir sigara bitti bir sigara daha yandı derken 30 lu yaşlarda gayet şık, komşu düğünden bir ablamız sert adımlarla abimizin yanına gitti. bir kıyamet patladı ve ablamızın ağzından şu sözler dökülüyordu “git buradan”, “defol”, “abv”, “iğrenç adam” gibi yaklaşık 10 dakika süren hakaret boyutuna ulaşan sözlerin hepsinde abimiz sessiz kaldı. yaklaşık 5 dakikalık bir sessizlik sonrası abimiz bir sigara daha yaktı ve yıllarını tribüne vermiş, ses tellerini kapalıda bırakmış bir tonla “seviyorum kızım seni” dedi. ablamız abimizin boynuma sarılarak “gidelim mi?” dedi ve arabaya atlayıp gittiler. bu film gibi sahneyi yaşadıktan yaklaşık yarım saat sonra çıktık ve eve dönerken maslak yolu üzerinde tekrar karşılaştım bu iki güzel insanla. arabayı sağa çekmişler ve yolun kenarında hala birbirlerine sarılarak ağlıyorlardı. beni derinden etkileyen belki 2 insanın birbirine duyduğu aşktan daha çok abimizin üzerindeki sarı antreman tshirt ü idi.
galatasaraylı hakikaten başka sever.
istanbuldaki yoğun yağışlar sonrası hava baya sıcak. bahçeşehirden sarıyere bir yakınımızın düğününe gitmek için eşim ve 17 aylık kızımla yola çıktık. sarıyerdeki kır düğünü mekanlarını bilen bilir. bir tanesinde 3 adet kır düğünü mekanı yanyanadır ve özellikle bu dönemlerde 3 düğün aynı anda yan yana mekanlarda yapılır. saat 22:30 sularında yemekler yenilmiş, pastalar kesilmiş, millet kopma moduna geçmiş ama benim kızım o gürültüde esnemeye başlamıştı. kucağıma aldığım gibi hemen yan taraftaki piknik alanına gidip kızımı kucağımda sallamaya başladım. yaklaşık 10 dakika sonra uyuyakaldı. uykusunun derinleşmesi için olduğum yere oturdum. tam arka tarafımda kaldırımın üzerinde 40 lı yaşlarda üzerinde galatasaray tshirt ü olan, sacların %80ine kır inmiş, sigarayı karadenizin sularının kayalara çarpışı gibi içen bir abiye rastladım. bir sigara bitti bir sigara daha yandı derken 30 lu yaşlarda gayet şık, komşu düğünden bir ablamız sert adımlarla abimizin yanına gitti. bir kıyamet patladı ve ablamızın ağzından şu sözler dökülüyordu “git buradan”, “defol”, “abv”, “iğrenç adam” gibi yaklaşık 10 dakika süren hakaret boyutuna ulaşan sözlerin hepsinde abimiz sessiz kaldı. yaklaşık 5 dakikalık bir sessizlik sonrası abimiz bir sigara daha yaktı ve yıllarını tribüne vermiş, ses tellerini kapalıda bırakmış bir tonla “seviyorum kızım seni” dedi. ablamız abimizin boynuma sarılarak “gidelim mi?” dedi ve arabaya atlayıp gittiler. bu film gibi sahneyi yaşadıktan yaklaşık yarım saat sonra çıktık ve eve dönerken maslak yolu üzerinde tekrar karşılaştım bu iki güzel insanla. arabayı sağa çekmişler ve yolun kenarında hala birbirlerine sarılarak ağlıyorlardı. beni derinden etkileyen belki 2 insanın birbirine duyduğu aşktan daha çok abimizin üzerindeki sarı antreman tshirt ü idi.
galatasaraylı hakikaten başka sever.