mesut özil

almanya'da türk gibi davranırsan ırkçılığa maruz kalabilirsin. kaldı ki ülkemizdeki suriyeli insanlar; bu ülkenin hukuki, ahlaki, sosyal noktalarına uymadığı, kanunlara ve buradaki toplumun değerlerine, alışkanlıklarına ters düşen davranışlarda bulundukları, düzeni bozabildikleri için (tüm suriyeli insanlardan bahsetmiyorum) tepki görmüyorlar mı ? neden sadece başka ülkelerde yaşayan türk vatandaşlar problem oluyor? neden sadece türkler ırkçılığa, baskıya maruz kalıyor bunları düşünmek de gerekiyor. suç neden hep karşı tarafta; yani sosyal, kültürel, ahlaki, medeniyet kavramı ve yasaları ne yazık ki bizden uzun yıllar hatta asırlar önce oluşmuş ülkelerde hep türk vatandaşlar sorun oluyor?

bunların hep bir etki tepkisi, nedeni sonucu var. ve oraya giden, yerleşen tüm vatandaşlarımız da ne yazık ki masum değil. birbirimizi kandırmaya hiç gerek yok. ayrıca doğal olarak o ülkelerin de milliyetçileri var. milliyetçilerin kitleler oluşturduğu ülkemizde, kafatasçılık kendi başlarına geldiğinde neden bir mağduriyet ortamı oluşuyor?

senin, dünya çapında bir üne sahip olmanı sağlamak için şekillendiren devlete, şuanda bulunduğun noktayı sana hazırlayan toplumun görüşleriyle çelişen bir başka zihniyetteki siyasi kimliklerle yakınlaşmak büyük bir problemdir. bu zamana kadar böyle bir durum, böyle bir yakınlaşma söz konusu değilken, türkiye'ye ve devletine hiç ihtiyaç duymamışken böyle şeylere yönelmek normal değil. fikret orman, ali koç iktidar partisinin etkinliklerine giderken omurgasızlık, yandaşlık olarak adlandırılan durum neden başka devletlerin dahil olduğu konularda milliyetçi damarları kabartıyor ve ırkçılık adı veriliyor?

uzatmak istemiyorum fakat mesut özil'in yaptığı siyasi bir yanlış olarak değerlendirilebilir mi bilmiyorum ama büyük bir ahlaki ve vicdani hatadır. hatta işin ucu karakterine kadar gidebilir. çünkü zamanında seçimini yapmışsın, kaleye geçip rüştü - metin - tanju diye bağırıp top oynamamışsın, kahn - beckenbauer demişsin. bu ülkenin herhangi resmi kurumuna, siyasi adamına ihtiyaç duymamışsın, şimdi mi ihtiyacın doğuyor? ya da şimdi mi hatırlayıp, sahiplenmeye, ait olmaya çalışıyorsun ? ne gereği var ? ya da neden ? geç vicdanı bir kenara bırak akıllı adam işi değil. iki ülke arasında gerginlik azımsanacak bir durumda değil, sözlerin söylendiği, yaptırımların uygulandığı zamanda, üstelik türkiye'de seçime az bir süre kalkıp cumhurbaşkanı ile poz veriyorsun. bu eğer vicdani bir görüşmeyse, kök, özlem, hasret barındırıyorsa bunu medya ile afişe etmeye, reklam yapmana gerek yok. sen tam o sırada siyasi bir kalıba girmiş oluyorsun. ve sonrasında da çıkıp ağlamana gerek yok.

ayrıca çok fazla ülkede farklı kültür ve mesleklerde tanıdıklarım, dostlarım, akrabalarım var. akrabalarımın çoğu sorun yaşıyor, çünkü buradan göçtüğü kafada kalmış, hala buradaymış gibi davranıyor. eğer sen başka bir ülkede o kadar uzun süre kalıyorsan, dejenere olmazsın tamam fakat tekrardan gözden geçirmen gereken şeyler olur. burada bile bir ilden başka ile taşındığında bir sürü davranış ve ahlaki tutumlar değişiyor, ona göre eşine, kızına, kendine önlem almayı düşünüyorsun ya, işte tam olarak bunu diğer ülkelere göçen vatandaşlarımız tam yapmadığı için doğal olarak tepkiyle karşılaşıyorlar. arkadaşlarım ise asla sorun yaşamadı bugüne kadar. çünkü başka bir ülkede başkan bir vatandaşlık etiketiyle nasıl yaşanması gerektiğinin bilincindeler.

aslında kısacası sorun ırkçılık değil, bir ülke ve vatandaşı arasında gerçekleşen (mesut özil- almanya) hainlik.