1120
kulüp ekonomisine bakışını çok olumlu bulduğum başkanımız. kendimi bildim bileli, tüm türk ve yabancı takımlar bizim savurganlığımızı, hesap bilmememizi hoyratça sömürdüler. kendisi dün basın toplantısında yöneltilen soruya çok basit, ve hasretini çektiğim türde bir cevap verdi: "o parayı vermemiz mümkün değil" (bkz: 6 temmuz 2018 mustafa cengiz basın toplantısı). bu basit cevap, aslında olması gereken mantalitenin net göstergesi. dünya üzerinde onbinlerce futbolcu var. hiçbir futbolcu alternatifsiz değil.
galatasaray taraftarı bir nimet, başka hiçbir kulübün taraftarının kulüp yönetimini bu kadar etkileyebildiğini düşünmüyorum. bu etkilerin çoğunluğu pozitif olmakla beraber, transfer dönemlerinde oluşan baskı ortamı, yönetimleri popülist hamlelere itiyor. ayrıca biz taraftarların yaptığı mühim bir hata var, şartlanıyoruz. bir futbolcunun transferine kilitlendiğimizde, o futbolcu alınmaz ise dünyanın sonunun geleceğini düşünüyoruz (hatta çoğu zaman bu futbolcuyu doğru düzgün izlememiş oluyoruz, sosyal medyanın dolduruşuna geliyoruz). başkanın mantalitesi, eğer sürdürebilirse, transfere popülist yaklaşımın önüne geçmek demek. bu sebeple dünkü basın toplantısında sarfettiği söz çok ama çok hoşuma gitti.
başkanın basketbol şubesine bakışını ise mantalite olarak desteklemekle beraber, icraatte sorun olduğunu düşünüyorum. basketbol şubelerimizin, kısa vadeli başarı bakış açısı ile ilerleyemeyeceği çok belli, uzun vadeli, alt yapı odaklı adımlar atılması ve bu şubelerin gücünün iç kaynaklara dayanması şart. fakat bu realite, bu şubelerin saçma sapan adamların elinde oyuncak edilmesini gerektirmez. yapının doğru kurulabilmesi için, o yapıyı kurabilecek ehil insanlara ihtiyaç var. temmuz ayı itibariyle bu şubelerin nasıl yönetileceğine ilişkin hiçbir işaret göremedik. bu da ne yazık ki başkanın hanesine bir negatif not olarak yazıldı.
galatasaray taraftarı bir nimet, başka hiçbir kulübün taraftarının kulüp yönetimini bu kadar etkileyebildiğini düşünmüyorum. bu etkilerin çoğunluğu pozitif olmakla beraber, transfer dönemlerinde oluşan baskı ortamı, yönetimleri popülist hamlelere itiyor. ayrıca biz taraftarların yaptığı mühim bir hata var, şartlanıyoruz. bir futbolcunun transferine kilitlendiğimizde, o futbolcu alınmaz ise dünyanın sonunun geleceğini düşünüyoruz (hatta çoğu zaman bu futbolcuyu doğru düzgün izlememiş oluyoruz, sosyal medyanın dolduruşuna geliyoruz). başkanın mantalitesi, eğer sürdürebilirse, transfere popülist yaklaşımın önüne geçmek demek. bu sebeple dünkü basın toplantısında sarfettiği söz çok ama çok hoşuma gitti.
başkanın basketbol şubesine bakışını ise mantalite olarak desteklemekle beraber, icraatte sorun olduğunu düşünüyorum. basketbol şubelerimizin, kısa vadeli başarı bakış açısı ile ilerleyemeyeceği çok belli, uzun vadeli, alt yapı odaklı adımlar atılması ve bu şubelerin gücünün iç kaynaklara dayanması şart. fakat bu realite, bu şubelerin saçma sapan adamların elinde oyuncak edilmesini gerektirmez. yapının doğru kurulabilmesi için, o yapıyı kurabilecek ehil insanlara ihtiyaç var. temmuz ayı itibariyle bu şubelerin nasıl yönetileceğine ilişkin hiçbir işaret göremedik. bu da ne yazık ki başkanın hanesine bir negatif not olarak yazıldı.