944
2002'de başlayıp 2011'e, hadi bilemedin 2013 gezi'ye kadar esen liberalizm rüzgarına katkıda bulunmuş görünse de aslında tek adam anlayışına giden sürece de istemeden de olsa yol açmıştır.
hani eski tadı yok diyoruz ya. işte o dönemlerinde ülkedeki en aydın, en entelektüel akademisyenler, yazarlar isimlerini vermeyerek burada yazıyordu. bu arkadaşların içi boş liberalizm dalgası yüzünden politik doğruculuk yayıldıkça yayıldı. iddia ediyorum türkiye'de politik doğruculuğu doğuran yer ekşi'dir. buradan medyaya sirayet eden political correctness saçmalığı yüzünden iktidara karşı adam akıllı muhalefet yapılamadı. hükümetin faşizm belirtisi gösteren her hareketi liberalizme özgü anahtar kelimelerle temize çıkarıldı. niyet okuyorsunuz, vicdan, devlet başka hükümet başka, derin devlet, nefret suçu, üstünlerin hukuku, islamofobi, darbe anayasası gibi başlıklarla malum zihniyete getirilen eleştiriler absorve edildi.
ilk başta yok artık bir sözlük ülke gündemini bu kadar belirler mi diyebilirsiniz ama buradan çıkan, medya ve siyasette önemli yerlere gelen yazarlar oldu. yine yetmez ama evet denen garabetin propaganda aygıtlarından biri de ekşi sözlük oldu. unutmayın ki trump'ın seçildiği abd başkanlık seçimlerinin putin trollerince manipüle edildiği iddiaları var. kaldı ki o dönem facebook ve twitter da böylesine kitlesel değildi. yani ekşi deyip geçmemek lazım.
peki tüm bu süreçte aptal sözlük yönetimi ne yaptı? üniversiteden, camiadan, partiden arkadaşı, tanıdığı olan bu güruha müsamaha gösterirken bu arkadaşlara karşı çıkanlar nefret suçu gibi nereye çeksen oraya gelecek kaypak bir kavramla sözlükten atıldı veya küstürüldü. yine tam 2007 gibi ilk siyasi troller de ortaya çıkmaya başladı. 2010'a gelindiğinde ise bu güruh iyiden iyiye kalabalıklaşıp nefret suçunun allah'ını yaparken sözlük yönetimi nedense bu arkadaşlara karşı yasaları çalıştırmadı ve böylece sözlükte ilk çürüme emareleri görülmeye başladı.
işin komiğiyse gezi ve sonrası iyice güçlenen ve sözlüğün işleyişini bozan siyasi troller demokrasi, fikir özgürlüğü, çoğulculuk adı altında kendilerini koruyan sözlük yönetimini alenen tehdit etmeye başladı ve sözlüğün babası sedat kapanoğlu dayanamayarak sözlüğü satıp yurtdışına kaçtı.
hani eski tadı yok diyoruz ya. işte o dönemlerinde ülkedeki en aydın, en entelektüel akademisyenler, yazarlar isimlerini vermeyerek burada yazıyordu. bu arkadaşların içi boş liberalizm dalgası yüzünden politik doğruculuk yayıldıkça yayıldı. iddia ediyorum türkiye'de politik doğruculuğu doğuran yer ekşi'dir. buradan medyaya sirayet eden political correctness saçmalığı yüzünden iktidara karşı adam akıllı muhalefet yapılamadı. hükümetin faşizm belirtisi gösteren her hareketi liberalizme özgü anahtar kelimelerle temize çıkarıldı. niyet okuyorsunuz, vicdan, devlet başka hükümet başka, derin devlet, nefret suçu, üstünlerin hukuku, islamofobi, darbe anayasası gibi başlıklarla malum zihniyete getirilen eleştiriler absorve edildi.
ilk başta yok artık bir sözlük ülke gündemini bu kadar belirler mi diyebilirsiniz ama buradan çıkan, medya ve siyasette önemli yerlere gelen yazarlar oldu. yine yetmez ama evet denen garabetin propaganda aygıtlarından biri de ekşi sözlük oldu. unutmayın ki trump'ın seçildiği abd başkanlık seçimlerinin putin trollerince manipüle edildiği iddiaları var. kaldı ki o dönem facebook ve twitter da böylesine kitlesel değildi. yani ekşi deyip geçmemek lazım.
peki tüm bu süreçte aptal sözlük yönetimi ne yaptı? üniversiteden, camiadan, partiden arkadaşı, tanıdığı olan bu güruha müsamaha gösterirken bu arkadaşlara karşı çıkanlar nefret suçu gibi nereye çeksen oraya gelecek kaypak bir kavramla sözlükten atıldı veya küstürüldü. yine tam 2007 gibi ilk siyasi troller de ortaya çıkmaya başladı. 2010'a gelindiğinde ise bu güruh iyiden iyiye kalabalıklaşıp nefret suçunun allah'ını yaparken sözlük yönetimi nedense bu arkadaşlara karşı yasaları çalıştırmadı ve böylece sözlükte ilk çürüme emareleri görülmeye başladı.
işin komiğiyse gezi ve sonrası iyice güçlenen ve sözlüğün işleyişini bozan siyasi troller demokrasi, fikir özgürlüğü, çoğulculuk adı altında kendilerini koruyan sözlük yönetimini alenen tehdit etmeye başladı ve sözlüğün babası sedat kapanoğlu dayanamayarak sözlüğü satıp yurtdışına kaçtı.