31
saygıdeğer hocam,
bu sana üçüncü mektubum. bundan önce iki tane mektup yazmıştım. (bkz: #217501) (bkz: #233567)birinci mektubumun eline geçtiğini ve etkisini yavaşta olsa gösterdiğini hissettim. gerçi mevzuyu yanlış anlamıştın ama olsun.
yalnız bu böyle devam etmez. ben şımarmasın diye askerden sevgilime bile bu kadar samimi ve sıcak davranıp sık sık mektup yazmıyordum. ömrümü sana mektup yazmakla geçiremem. zaten bu kafayla devam edersen yakında mektuplaşmamıza gerek kalmayacakmış gibi bir his var içimde. allah hayırlara vesile etsin.
saygıdeğer hocam,
galatasaray-manisa maçına, 2-4-3-1 le başladın. karadenizli olduğum için maç başlarken defansta servet ile gökhan zan ı görünce bir an "kavrama" zorluğu çektim. (evet. benim kafa dizel motor düzeneği ile çalışır. kavrama da sorun vardır. ama kavradı mı üzerime adam tanımam)
ulan yoksa bu sefer mi acaba! dedim. hocamız bize total futbol nasıl oynanır gösterecek. maçın içinde üç-beş kişinin yerlerini dönüşümlü olarak kullanmasını sağlayacak. rakip takım manyak olacak ve biz bu sayede bol gollü bir maç kazanıp lider olarak cemal nalga skandalı ile hırpalanmış camiamızı yepyeni bir güne başlatacağız.
ama nerdeeee.. sonra bir an ileriye bakma ihtiyacı hissettim. aaaaa.. bi de ne göreyim. nonda yalnız. tek başına kırmızı ışık tinercisi gibi duruyo orda garibim.
ya hocam;
delirtme adamı. kırk defa yazdık, kırk defa söyledik. türkiye de takımlar üç büyüklere karşı oynarken 8 li defansla oynarlar. ileriye bir kişi koydun mu adam 8 kişinin arasında kalıyor ve etkili olamıyor. niye bunu anlamamakta ısrar ediyorsun anlamıyorum. daha dün gelmedinki buraya. bu lig de onüçüncü maçın. yeter artık ama. bir tek geçen haftaki diyarbakır maçında allahını seven onsekize girip topa vursun isimli ünlü türk taktiği ile oynadın. bari o maçtan biraz ders alıp gereğini yapmaya çalışsaydın.
ilk devre o hiç kimsenin beğenmediği elano bir topu takipçiliği ile onsekiz e yuvarladı da nonda filan derken kewel in bitiriciliği ile karambolden golü bulduk. maçı biraz dikkatli takip edenler golün mimarının elano olduğunu görürler.
neyse;
buna da şükür deyip ikinci yarıyı beklemeye başladık. ikinci yarı tam bir rezalet. ne total ne shell. futbol mutbol hak getire. 4-4-2 ye dönüp "ben 1-0 a razıyım, iki olursa öpüp başıma koyarım" taktiği ile çıktın bu sefer. her zamanki gibi kumarın hazırdı. oyuncuların bir kaçı yıldızlaşıp bir iki daha atarsa düşeşi atmış olacaktın. ne oldu? seni çözdüler artık hocam. rakip takım biraz ileride bastımı 4-4 ten sekiz kişi arkada kalıyor. kewel ne yapsın, (gbkz. nonda) ne yapsın. feriştahı gelse iş yapamaz orada o yalnızlıkla. az kalsın kewel sayesinde kumarın tutacaktı ama olmadı işte. ne yaparsın kumar bu.
saygıdeğer hocam;
aslında çok şanslı bi adamsın. türkiyede ki futbol taraftarlarının yüzde yüze yakını hiç profesyonel veya amatör futbol oynamadığı için futbolun "f" sini bilmez. sadece sokakta caka satmak için taraftardır. işte bu yüzden sahadaki oyuncuların senin verdiğin görevleri yapmakla mükellef olduğunu, harfiyen senin istediklerinin yapıldığını bilmiyorlar. bir takımın başarı veya başarısızlığında esas sorumlunun teknik direktör olduğunu da bilmiyorlar. senin ismindeki yaldıza kanıp, sen gelince "loy loy" çaldılar. şimdi tükürdüklerini yalamamak için sana toz kondurmayıp sahadaki futbolcularına sarıyorlar kafayı. yok yan pas yapıyor, yok ileri gitmiyor, filan diye. dertleri sadece egoları. senden çok şey bekliyorlardı. sen tırt çıkınca sudan çıkmış balığa döndü hepsi. tribünde bi sürü adama futbol öğretmekten maçı seyredemiyoruz doğru dürüst yav. yapma etme.
hocam;
seni buraya galatasaray ın geleceğini düşünerek, total futbol oynatasın veya total futbol öğretesin diye getirmediler. eğer total futbol oynatasın diye getirselerdi, ona göre bir transfer ve yatırım bütçesi de oluşturulurdu. aslında senin bu ülkede total futbol oynatabilmen için gerekecek bütçeyi galatasaray oluşturamaz zaten.
galatasaray ın geleceğini düşünerek total futbolu öğretesin diye getirmiş olsalardı da yanına türk bir yardımcı verirlerdi. senden işi kapsın diye.
bunların hepsi dümen. 2006 seçimlerinden önce 4 yıl olan başkanlık süresini 2 yıla indirdiler. adnan polat bu 2 yıllık periyodun ikinci galatasaray başkanıdır. esas amaç yakında bitecek bu 2 yıla bir 2 yıl daha katmak için kongrede senin gibi yaldızlı bir isme ihtiyaç duyulmasıdır.
özellikle son haftada galatasaray kamuoyu nun durumunu görüyorsun. cemal nalga skandalı falan filan. görünen o ki adnan polat ın işi zor. bu kafa ile gidersen seninde işin zor. total futbol filan şöhreti ile geldin, takıma bir kez bile total futbol örnekleri ile oynattığın bir maç yok. sadece bir maçın ikinci yarısında adam değiştirdikten sonra üç-beş kişinin yerini değiştirdiğini gördük. başka da bi numaranı göremedik. göreceğimiz de yok galiba.
neyse;
bu sefer biraz uzun oldu galiba hocam. son olarak gözlerinden öpüyor, kendini türk berberlerine emanet etme diyorum.
saygılarımla.
bu sana üçüncü mektubum. bundan önce iki tane mektup yazmıştım. (bkz: #217501) (bkz: #233567)birinci mektubumun eline geçtiğini ve etkisini yavaşta olsa gösterdiğini hissettim. gerçi mevzuyu yanlış anlamıştın ama olsun.
yalnız bu böyle devam etmez. ben şımarmasın diye askerden sevgilime bile bu kadar samimi ve sıcak davranıp sık sık mektup yazmıyordum. ömrümü sana mektup yazmakla geçiremem. zaten bu kafayla devam edersen yakında mektuplaşmamıza gerek kalmayacakmış gibi bir his var içimde. allah hayırlara vesile etsin.
saygıdeğer hocam,
galatasaray-manisa maçına, 2-4-3-1 le başladın. karadenizli olduğum için maç başlarken defansta servet ile gökhan zan ı görünce bir an "kavrama" zorluğu çektim. (evet. benim kafa dizel motor düzeneği ile çalışır. kavrama da sorun vardır. ama kavradı mı üzerime adam tanımam)
ulan yoksa bu sefer mi acaba! dedim. hocamız bize total futbol nasıl oynanır gösterecek. maçın içinde üç-beş kişinin yerlerini dönüşümlü olarak kullanmasını sağlayacak. rakip takım manyak olacak ve biz bu sayede bol gollü bir maç kazanıp lider olarak cemal nalga skandalı ile hırpalanmış camiamızı yepyeni bir güne başlatacağız.
ama nerdeeee.. sonra bir an ileriye bakma ihtiyacı hissettim. aaaaa.. bi de ne göreyim. nonda yalnız. tek başına kırmızı ışık tinercisi gibi duruyo orda garibim.
ya hocam;
delirtme adamı. kırk defa yazdık, kırk defa söyledik. türkiye de takımlar üç büyüklere karşı oynarken 8 li defansla oynarlar. ileriye bir kişi koydun mu adam 8 kişinin arasında kalıyor ve etkili olamıyor. niye bunu anlamamakta ısrar ediyorsun anlamıyorum. daha dün gelmedinki buraya. bu lig de onüçüncü maçın. yeter artık ama. bir tek geçen haftaki diyarbakır maçında allahını seven onsekize girip topa vursun isimli ünlü türk taktiği ile oynadın. bari o maçtan biraz ders alıp gereğini yapmaya çalışsaydın.
ilk devre o hiç kimsenin beğenmediği elano bir topu takipçiliği ile onsekiz e yuvarladı da nonda filan derken kewel in bitiriciliği ile karambolden golü bulduk. maçı biraz dikkatli takip edenler golün mimarının elano olduğunu görürler.
neyse;
buna da şükür deyip ikinci yarıyı beklemeye başladık. ikinci yarı tam bir rezalet. ne total ne shell. futbol mutbol hak getire. 4-4-2 ye dönüp "ben 1-0 a razıyım, iki olursa öpüp başıma koyarım" taktiği ile çıktın bu sefer. her zamanki gibi kumarın hazırdı. oyuncuların bir kaçı yıldızlaşıp bir iki daha atarsa düşeşi atmış olacaktın. ne oldu? seni çözdüler artık hocam. rakip takım biraz ileride bastımı 4-4 ten sekiz kişi arkada kalıyor. kewel ne yapsın, (gbkz. nonda) ne yapsın. feriştahı gelse iş yapamaz orada o yalnızlıkla. az kalsın kewel sayesinde kumarın tutacaktı ama olmadı işte. ne yaparsın kumar bu.
saygıdeğer hocam;
aslında çok şanslı bi adamsın. türkiyede ki futbol taraftarlarının yüzde yüze yakını hiç profesyonel veya amatör futbol oynamadığı için futbolun "f" sini bilmez. sadece sokakta caka satmak için taraftardır. işte bu yüzden sahadaki oyuncuların senin verdiğin görevleri yapmakla mükellef olduğunu, harfiyen senin istediklerinin yapıldığını bilmiyorlar. bir takımın başarı veya başarısızlığında esas sorumlunun teknik direktör olduğunu da bilmiyorlar. senin ismindeki yaldıza kanıp, sen gelince "loy loy" çaldılar. şimdi tükürdüklerini yalamamak için sana toz kondurmayıp sahadaki futbolcularına sarıyorlar kafayı. yok yan pas yapıyor, yok ileri gitmiyor, filan diye. dertleri sadece egoları. senden çok şey bekliyorlardı. sen tırt çıkınca sudan çıkmış balığa döndü hepsi. tribünde bi sürü adama futbol öğretmekten maçı seyredemiyoruz doğru dürüst yav. yapma etme.
hocam;
seni buraya galatasaray ın geleceğini düşünerek, total futbol oynatasın veya total futbol öğretesin diye getirmediler. eğer total futbol oynatasın diye getirselerdi, ona göre bir transfer ve yatırım bütçesi de oluşturulurdu. aslında senin bu ülkede total futbol oynatabilmen için gerekecek bütçeyi galatasaray oluşturamaz zaten.
galatasaray ın geleceğini düşünerek total futbolu öğretesin diye getirmiş olsalardı da yanına türk bir yardımcı verirlerdi. senden işi kapsın diye.
bunların hepsi dümen. 2006 seçimlerinden önce 4 yıl olan başkanlık süresini 2 yıla indirdiler. adnan polat bu 2 yıllık periyodun ikinci galatasaray başkanıdır. esas amaç yakında bitecek bu 2 yıla bir 2 yıl daha katmak için kongrede senin gibi yaldızlı bir isme ihtiyaç duyulmasıdır.
özellikle son haftada galatasaray kamuoyu nun durumunu görüyorsun. cemal nalga skandalı falan filan. görünen o ki adnan polat ın işi zor. bu kafa ile gidersen seninde işin zor. total futbol filan şöhreti ile geldin, takıma bir kez bile total futbol örnekleri ile oynattığın bir maç yok. sadece bir maçın ikinci yarısında adam değiştirdikten sonra üç-beş kişinin yerini değiştirdiğini gördük. başka da bi numaranı göremedik. göreceğimiz de yok galiba.
neyse;
bu sefer biraz uzun oldu galiba hocam. son olarak gözlerinden öpüyor, kendini türk berberlerine emanet etme diyorum.
saygılarımla.