1417
galatasaray sözlük'e kayıt olmayı kendisine borçlu olduğum eski yazar. transfer döneminde vereceği bilgileri beklerken, takımımızın kabız transfer stratejisine bir nebze katlanabiliyordum. günler böylece bir şekilde geçiyordu. en azından quakerboy, sözlükteki yerini, yazdıkları ve üslubuyla iyi tanımlamış bir yazardı.
sözlükten neden çekip gittiğine dair bir sebep belirtmedi. bu konuda içimde dolaşan öfke, bu yüzden dışarı taşamıyor. başlığı altında onun hakkında yazılan her şeyi okudum. kulübün içinden biri ya da birileri olması, bu profili gözümde bir "sakıncalı piyadeye" dönüştürmemişti. fakat hiçbir gerekçe göstermeden çekilmesi karşılığında başka bir şey düşünemiyorum. bazı köşe taşı yazarları tenzih ederek söylüyorum ki, zaten onların yaklaşımında bana etik dışı gelen herhangi bir şeye rastlamadım, quakerboy hakkındaki görüşlerini belirtmek için onun gitmesini bekleyen ve adına sık rastlamadığım birtakım yazarlardan, bir duruşa sahip değil de bir tarafa/kampa ait olan metinler okuyup ziyadesiyle sinirlendiğimi ve üzüldüğümü hatırlıyorum.
taraftar psikolojisi böyle bir şey olmalı. sahipleniyormuşsun. sezon içinin heyecanını sezon dışında da diri tutan bu karakter, artık her yerde cirit attığını bildiğimiz "her devrin adamı" kalıbında olsa da olmasa da, bunu umursamayıp onu kabul edebiliyormuşsun. günün sonunda onun da, galatasaray'ı, benim gibi veya şu sözlükten herhangi bir galatasaraylı gibi sevdiğini hissediyordum. umarım burasız yapamayıp bir şekilde geri döner. aksi hâlde, hayatta ona iç huzuru dilemekten başka bir şey gelmiyor içimden.
sözlükten neden çekip gittiğine dair bir sebep belirtmedi. bu konuda içimde dolaşan öfke, bu yüzden dışarı taşamıyor. başlığı altında onun hakkında yazılan her şeyi okudum. kulübün içinden biri ya da birileri olması, bu profili gözümde bir "sakıncalı piyadeye" dönüştürmemişti. fakat hiçbir gerekçe göstermeden çekilmesi karşılığında başka bir şey düşünemiyorum. bazı köşe taşı yazarları tenzih ederek söylüyorum ki, zaten onların yaklaşımında bana etik dışı gelen herhangi bir şeye rastlamadım, quakerboy hakkındaki görüşlerini belirtmek için onun gitmesini bekleyen ve adına sık rastlamadığım birtakım yazarlardan, bir duruşa sahip değil de bir tarafa/kampa ait olan metinler okuyup ziyadesiyle sinirlendiğimi ve üzüldüğümü hatırlıyorum.
taraftar psikolojisi böyle bir şey olmalı. sahipleniyormuşsun. sezon içinin heyecanını sezon dışında da diri tutan bu karakter, artık her yerde cirit attığını bildiğimiz "her devrin adamı" kalıbında olsa da olmasa da, bunu umursamayıp onu kabul edebiliyormuşsun. günün sonunda onun da, galatasaray'ı, benim gibi veya şu sözlükten herhangi bir galatasaraylı gibi sevdiğini hissediyordum. umarım burasız yapamayıp bir şekilde geri döner. aksi hâlde, hayatta ona iç huzuru dilemekten başka bir şey gelmiyor içimden.
