34
90'lı yılların sonları ve milenyum...
galatasaray avrupa'da başarıdan başarıya koşarken küçük mandingo'nun da okulda öğretmenlerini kendisine hayran bıraktığı yıllar.
akşamları babanın eve çekirdek ve kola ile gelmesi...
athletic bilbao, bologna, real mallorca, borussia dortmund, leeds united maçları...
sabri ugan, ercan taner...
eserde bir soprano var. bir yağmur ormanının en güzel köşesini kendine yer edinmiş bir cennet kuşu gibi ötüyor ara sıra. eserde o ötmeye başlayınca, benim aklıma gheorghe hagi'nin gol sonrası gülen yüzü geliyor. sonra koskoca mazi siliniyor zihnimde ve çocukluğumla birlikte her şeyin geride kaldığını fısıldıyor bana. "her şey neden bu kadar acımasızca yitip gitti?" diye soruyorum kendime. her şey neden bu kadar "bir daha yaşlanmayacakmışçasına" yaşandı?
galatasaray avrupa'da başarıdan başarıya koşarken küçük mandingo'nun da okulda öğretmenlerini kendisine hayran bıraktığı yıllar.
akşamları babanın eve çekirdek ve kola ile gelmesi...
athletic bilbao, bologna, real mallorca, borussia dortmund, leeds united maçları...
sabri ugan, ercan taner...
eserde bir soprano var. bir yağmur ormanının en güzel köşesini kendine yer edinmiş bir cennet kuşu gibi ötüyor ara sıra. eserde o ötmeye başlayınca, benim aklıma gheorghe hagi'nin gol sonrası gülen yüzü geliyor. sonra koskoca mazi siliniyor zihnimde ve çocukluğumla birlikte her şeyin geride kaldığını fısıldıyor bana. "her şey neden bu kadar acımasızca yitip gitti?" diye soruyorum kendime. her şey neden bu kadar "bir daha yaşlanmayacakmışçasına" yaşandı?