6
icarus, sadece rus olimpiyat sporcularının yaptığı dopinge ilişkin bir belgesle ise de, az ya da çok bütün ülkelerde dopingin yapıldığına inanıyorum. hele futbolda büyük paralar döndüğünden, çok müthiş doping borsası olduğunu düşünüyorum. tabi bununla ilgili elimde belge delil yok ve olamaz da. çünkü kapalı kapılar arkasında yapılıyor her şey. ancak zaman zaman, vicdanlı bazı sporcuların itirafları ve icarus gibi belgesellerden bunu rahatça anlayabiliyorum.
futbol, basketbol, bisiklet, tenis ve diğer tüm olimpiyat branşlarında dopingin yapıldığının en büyük işareti ve delili benim nazarımda şunlar:
1-bir takım ya da bir sporcu, bazı maçlarda olağanüstü performans göstermiş, bazı maçlarda ise tabiri caiz ise sıfır çekmiş ise o sporcu ya da o takım %99 ihtimalle olağanüstü performans gösterdiği müsabakalarda doping yapmıştır. çünkü doping yapan sporcu ya da takımlar, yenilenmek, tazelenmek ve dopingin zararlı kalıntılarını vücutlarından atmak için bir süreye ihtiyaç duyarlar. aksi halde o doping uzun vadede kanser, kalp krizi gibi tehlikeli sonuçlara yol açabilmektedir. işte bu süre içinde yaptıkları, yapmak zorunda oldukları müsabakalarda sıfır çekerler.
2-doping öyle rastgele bireysel yapılabilecek bir şey değildir. çünkü yapılacak doping kontrollerinde bu kolayca tesbit edilebilir. bu nedenle dopingler kulüp doktorlarının ya da ülke halinde yapılıyorsa o ülkenin en bilgili ve tecrübeli doktor ve kimyagerleri vasıtasıyla yapılabilir. icarus isimli bu belgeselde anlatıldığı gibi, yapılan dopingin testlerde bulgu vermemesi için özel planlama ve metodların uygulanması gerekir. bu bilgi ve tecrübe bireysel olarak elde edilmesi mümkün olmadığından, olayın içine kulüp yönetiminin, kulüp doktorlarının ve de dopingi sağlayan, üreten kimyagerlerin dahil olması gerekir. işte burada büyük bir borsa oluşuyor ve tamamı da kapalı kapılar arkasında gerçekleşiyor.
sonuç olarak diktatörler tarafından yönetilen rusya ve çin gibi büyük birikimi olan ülkelerde bunlar devlet eliyle yapılırken, batı ülkelerinde medyanın caydırıcılığı nedeniyle devreye özel şirketler ve kişiler giriyor. tabi ki devlet eliyle yapılanlar çok daha büyük ölçekli ve devasa oluyor ama diğerlerinin de hatırı sayılır bir etkisi var kanaatimce.
doping sporcu sağlığına zarar vermediği sürece çok tehlike arzetmez ama yarattığı haksız rekabet tam anlamıyla bir rezalettir. bu nedenle ya herkese serbest bırakılmalı ve zararlarını ortadan kaldıracak önlemler alınmalı ya da gerçekçi ve etkili kontrollerle kesin caydırıcı olunmalıdır. bunun ortası yoktur ve olamaz.
futbol, basketbol, bisiklet, tenis ve diğer tüm olimpiyat branşlarında dopingin yapıldığının en büyük işareti ve delili benim nazarımda şunlar:
1-bir takım ya da bir sporcu, bazı maçlarda olağanüstü performans göstermiş, bazı maçlarda ise tabiri caiz ise sıfır çekmiş ise o sporcu ya da o takım %99 ihtimalle olağanüstü performans gösterdiği müsabakalarda doping yapmıştır. çünkü doping yapan sporcu ya da takımlar, yenilenmek, tazelenmek ve dopingin zararlı kalıntılarını vücutlarından atmak için bir süreye ihtiyaç duyarlar. aksi halde o doping uzun vadede kanser, kalp krizi gibi tehlikeli sonuçlara yol açabilmektedir. işte bu süre içinde yaptıkları, yapmak zorunda oldukları müsabakalarda sıfır çekerler.
2-doping öyle rastgele bireysel yapılabilecek bir şey değildir. çünkü yapılacak doping kontrollerinde bu kolayca tesbit edilebilir. bu nedenle dopingler kulüp doktorlarının ya da ülke halinde yapılıyorsa o ülkenin en bilgili ve tecrübeli doktor ve kimyagerleri vasıtasıyla yapılabilir. icarus isimli bu belgeselde anlatıldığı gibi, yapılan dopingin testlerde bulgu vermemesi için özel planlama ve metodların uygulanması gerekir. bu bilgi ve tecrübe bireysel olarak elde edilmesi mümkün olmadığından, olayın içine kulüp yönetiminin, kulüp doktorlarının ve de dopingi sağlayan, üreten kimyagerlerin dahil olması gerekir. işte burada büyük bir borsa oluşuyor ve tamamı da kapalı kapılar arkasında gerçekleşiyor.
sonuç olarak diktatörler tarafından yönetilen rusya ve çin gibi büyük birikimi olan ülkelerde bunlar devlet eliyle yapılırken, batı ülkelerinde medyanın caydırıcılığı nedeniyle devreye özel şirketler ve kişiler giriyor. tabi ki devlet eliyle yapılanlar çok daha büyük ölçekli ve devasa oluyor ama diğerlerinin de hatırı sayılır bir etkisi var kanaatimce.
doping sporcu sağlığına zarar vermediği sürece çok tehlike arzetmez ama yarattığı haksız rekabet tam anlamıyla bir rezalettir. bu nedenle ya herkese serbest bırakılmalı ve zararlarını ortadan kaldıracak önlemler alınmalı ya da gerçekçi ve etkili kontrollerle kesin caydırıcı olunmalıdır. bunun ortası yoktur ve olamaz.