230
17-18 ilhan cavcav sezonunda bir mucize olmazsa küme düşmüştür.
öncelikle ilhan cavcav'dan başlayalım; ilhan cavcav'ın yönetim şekli, finansal açıdan başarılı olsa da futbol takımı özelinde çok sağlıklı bir idarecilik örneği değildi ama takımı ayakta tutan basit 2 tane olayı vardı;
1- bağlantıları sayesinde kaliteli futbolcuları bulur, bir süre sonra satardı. bu bağlantıları sayesinde getirdiği futbolculardan sebeb, takımın kalitesi hiçbir zaman küme düşecek seviyeye inmiyordu. pamuk ipliğine bağlı olsa da kadroyu hep belli bir standartta tutardı.
2. ise ilhan cavcav şahıs olarak takımın üstünde ciddi bir baskı unsuruydu. 3 maç kaybeden teknik direktör, kötü oynayan futbolcu kovulacağını bilirdi. başta belirttiğim gibi eli sopalı figür varlığı sağlıklı ve istikrarlı bir yapıya engel olsa da; büyük bir dağılma yaşanmasına engel olurdu ve bu baskı belli periyotlarda/ihtiyaç duyulduğunda performans getirdiği için küme düşmüyorlardı.
ilhan cavcav'dan sonra yerine geçen oğlu murat cavcav, görebildiğim kadarıyla babasının kötü bir kopyası. babasının iyi yaptıklarını yapamayıp, kötü yaptığı şeyleri aynen devam ettirdi.
gençlerbirliği'nin düşmesinin ilk sebebi kadro kalitesi. salt kadro kalitesi sıralaması yapsak, çoğu kişi 17 veya 16.sıraya yazar. lig ortalamasının üzerinde iki oyuncuları vardı; kaleci hopf ve ligin ikin yarısı alınan sessegnon. bunun dışında kısa periyotlarda parlamış veya lig vasatına yakın sayılabilecek oyuncular mevcuttu ama genel kalite averaj altıydı ve bunun sorumlusu yönetimdi.
peki buna rağmen kalabilir miydi? evet. iç sahada başakşehir, beşiktaş ve galatasaray'ı yendiğinde oynadığı oyununu ve konsantrasyonu diğer maçlara yayabilseydi kalabilirdi. bunu yapmadı ve bunun sorumlusu ümit özat. bu, ümit özat'ın saha içinde deneysel takılması ve kişisel hadsizliğinin oyununa da yansımasının sonucu diyebiliriz. mesela osmanlıspor ile olan 2 tane maçını da kafa kafaya oynamaya çalıştı ve kalite farkından ötürü osmanlı kazandı. yahu bir önceki sene yani 16-17 sezonundaki en skorer oyuncun serdar gürler'i osmanlı almış. nasıl bu takımla düelloya girişiyorsun, önde oynamaya çalışıyorsun akıl alır gibi değil. kaliteyle üstünlük kurabileceğin bir tek karabük varken bunu yapmak intihar etmekti ve nitekim öldün.
final olarak bence düşmesi iyi oldu. kısmen yetiştirici olması dışında hiçbir özelliği olmayan bir kulüptü. ilhan cavcav'ın sürekli teknik direktör kovması, üstelik kovduğu teknik direktörlere saygısızlık yapması bir de bunu normalleştirip, başarı gibi göstermesi ülke futbolunu zehirleyen ve kötü emsal oluşturan şeylerden biriydi. öldükten sonra yerini oğlunun alması da baştan aşağı zararlı ve demode anlayış olduğunun kanıtı. bundan sonra ne yaparlar bir fikrim de yok. ilhan cavcav taklitçiliğine devam edilecekse umarım daha da alt liglere inerler.
öncelikle ilhan cavcav'dan başlayalım; ilhan cavcav'ın yönetim şekli, finansal açıdan başarılı olsa da futbol takımı özelinde çok sağlıklı bir idarecilik örneği değildi ama takımı ayakta tutan basit 2 tane olayı vardı;
1- bağlantıları sayesinde kaliteli futbolcuları bulur, bir süre sonra satardı. bu bağlantıları sayesinde getirdiği futbolculardan sebeb, takımın kalitesi hiçbir zaman küme düşecek seviyeye inmiyordu. pamuk ipliğine bağlı olsa da kadroyu hep belli bir standartta tutardı.
2. ise ilhan cavcav şahıs olarak takımın üstünde ciddi bir baskı unsuruydu. 3 maç kaybeden teknik direktör, kötü oynayan futbolcu kovulacağını bilirdi. başta belirttiğim gibi eli sopalı figür varlığı sağlıklı ve istikrarlı bir yapıya engel olsa da; büyük bir dağılma yaşanmasına engel olurdu ve bu baskı belli periyotlarda/ihtiyaç duyulduğunda performans getirdiği için küme düşmüyorlardı.
ilhan cavcav'dan sonra yerine geçen oğlu murat cavcav, görebildiğim kadarıyla babasının kötü bir kopyası. babasının iyi yaptıklarını yapamayıp, kötü yaptığı şeyleri aynen devam ettirdi.
gençlerbirliği'nin düşmesinin ilk sebebi kadro kalitesi. salt kadro kalitesi sıralaması yapsak, çoğu kişi 17 veya 16.sıraya yazar. lig ortalamasının üzerinde iki oyuncuları vardı; kaleci hopf ve ligin ikin yarısı alınan sessegnon. bunun dışında kısa periyotlarda parlamış veya lig vasatına yakın sayılabilecek oyuncular mevcuttu ama genel kalite averaj altıydı ve bunun sorumlusu yönetimdi.
peki buna rağmen kalabilir miydi? evet. iç sahada başakşehir, beşiktaş ve galatasaray'ı yendiğinde oynadığı oyununu ve konsantrasyonu diğer maçlara yayabilseydi kalabilirdi. bunu yapmadı ve bunun sorumlusu ümit özat. bu, ümit özat'ın saha içinde deneysel takılması ve kişisel hadsizliğinin oyununa da yansımasının sonucu diyebiliriz. mesela osmanlıspor ile olan 2 tane maçını da kafa kafaya oynamaya çalıştı ve kalite farkından ötürü osmanlı kazandı. yahu bir önceki sene yani 16-17 sezonundaki en skorer oyuncun serdar gürler'i osmanlı almış. nasıl bu takımla düelloya girişiyorsun, önde oynamaya çalışıyorsun akıl alır gibi değil. kaliteyle üstünlük kurabileceğin bir tek karabük varken bunu yapmak intihar etmekti ve nitekim öldün.
final olarak bence düşmesi iyi oldu. kısmen yetiştirici olması dışında hiçbir özelliği olmayan bir kulüptü. ilhan cavcav'ın sürekli teknik direktör kovması, üstelik kovduğu teknik direktörlere saygısızlık yapması bir de bunu normalleştirip, başarı gibi göstermesi ülke futbolunu zehirleyen ve kötü emsal oluşturan şeylerden biriydi. öldükten sonra yerini oğlunun alması da baştan aşağı zararlı ve demode anlayış olduğunun kanıtı. bundan sonra ne yaparlar bir fikrim de yok. ilhan cavcav taklitçiliğine devam edilecekse umarım daha da alt liglere inerler.