2525
forvet adam gol kaçırabilir, penaltı da kaçırabilir, bir maç içerisinde izleyicinin saçını başını yolduracak pozisyonları da harcayabilir. bunlar olağan şeyler ama fazla tekrarlanmamalıdır tabi ki.
ancak bir forvetin gol atmasının yanında önemli olan özelliklerin bazıları top tutabilip takımı rahatlatması, hava toplarını takım arkadaşlarına indirebilmesi, duvar olup pas yollarını açması, gerektiğinde şut yerine takım arkadaşlarını düşünmesidir. bunlar var mı gomis’de? yok. ne top tutar, ne hava topu indirebilir, ne duvar olabilir. tek yaptığı gereksiz baskılar ve kendi kendine gücünü harcaması. ya arkadaş bir pas vermeyi düşün bir kere! hep kaleyi düşünme. bak sağında solunda daha rahat adam var senin ver ona işte. top kendisine geliyor mal mal topla oynuyor ne pas veriyor ne topu tutabiliyor sadece topu kaybediyor. arenadaki maçlarda garry’nin alda at dercesine asistlerine vurmak kolay, sen zor olanı yap eğer bunu yapamıyorsan o zaman başka bir şey deneyip takıma zarar verme.
deplasmanlarda yoksun, beşiktaş derbisinde yoksun, fenerbahçe derbisinde de yoksun, trabzonda yoksun, başakşehirde de yoksun. ya hadi 27 gol atmış ama bu maçlarda yok diyenler var evet onları duyuyorum çünkü çevremde de var onlardan. peki.
(bkz: bir santrafor hep kaleye şut çekmeyi mi düşünmelidir?) cevapları alalım.
şimdi size 18 kasım 2017 medipol başakşehir galatasaray maçında nasıl beşlik olduğumuzu yazacağım. kemerlerinizi bağlayın.
maçın ilk dakikaları badou gomis'e uzun top yolluyor gomis topu önüne indiriyor ve önünde iki seçenek ya kaleye vuracak ya da bomboş pozisyonda duran eren'in önüne topu yuvarlayacak ve eren kaleciyle baş başa kalacak. evet gomis beyefendimiz topa çok kötü bir şekilde vuruyor ve top auta gidiyor. 25' latovlevici gereksizi saçma bir faul yapıyor, yapılan ortada ilk golümüzü her zamaki gibi bir kafa topundan yiyoruz. 42' yine bir kafa golü yiyoruz. 55' gomis burak yılmaz'ın cluj'a attığı kafa golünün bir benzerini atıyor ve farkı bire indiriyoruz. iki takımda birbirine pek üstünlük kuramıyor. ancak maçın kopma anı geliyor. 55. dakikada attığımız golden sonra galatasaray umutlanıyor ve beraberlik için saldırıyor ve o anda orta sahada topla buluşan gomis orta sahadan önünde üç kişi varken kaleye vurmayı deniyor ve topu önünden alan başakşehirli topçu sol kanada elia'ya yolluyor ve adebayor takımının 3. kendisinin 2. golünü atıyor ve galatasaray attığı golden 3 dk sonra kalesinde gol görerek moral olarak çöküyor ve maç sonunda beşlik oluyoruz. sen kimsin ya? sen kimsin orta sahadan kaleye vurmayı düşünüyorsun? önde misin? anadolu takımı mı var karşında ya da ne bilim psikolojin mi bozuk? senin yüzünden o maçın skoru öyle bitti. verme şu takıma zarar artık. seni savunanların da sabrı taştı zaten merak etme.
başakşehir'den 5 gol yemek hepimize koymuştur zaten. bu yazdıklarıma inanmayan varsa maçın tamamını bulsun ve 50-60dk arasını izlesin. sadece 10dk.
sonuç olarak. iç saha maçlarında son vuruş özelliği iyi olan bir oyuncu. deplasman ve derbilerde yok. drogba ile mi kıyaslayanlar olmuş? gülerim sadece.
ancak bir forvetin gol atmasının yanında önemli olan özelliklerin bazıları top tutabilip takımı rahatlatması, hava toplarını takım arkadaşlarına indirebilmesi, duvar olup pas yollarını açması, gerektiğinde şut yerine takım arkadaşlarını düşünmesidir. bunlar var mı gomis’de? yok. ne top tutar, ne hava topu indirebilir, ne duvar olabilir. tek yaptığı gereksiz baskılar ve kendi kendine gücünü harcaması. ya arkadaş bir pas vermeyi düşün bir kere! hep kaleyi düşünme. bak sağında solunda daha rahat adam var senin ver ona işte. top kendisine geliyor mal mal topla oynuyor ne pas veriyor ne topu tutabiliyor sadece topu kaybediyor. arenadaki maçlarda garry’nin alda at dercesine asistlerine vurmak kolay, sen zor olanı yap eğer bunu yapamıyorsan o zaman başka bir şey deneyip takıma zarar verme.
deplasmanlarda yoksun, beşiktaş derbisinde yoksun, fenerbahçe derbisinde de yoksun, trabzonda yoksun, başakşehirde de yoksun. ya hadi 27 gol atmış ama bu maçlarda yok diyenler var evet onları duyuyorum çünkü çevremde de var onlardan. peki.
(bkz: bir santrafor hep kaleye şut çekmeyi mi düşünmelidir?) cevapları alalım.
şimdi size 18 kasım 2017 medipol başakşehir galatasaray maçında nasıl beşlik olduğumuzu yazacağım. kemerlerinizi bağlayın.
maçın ilk dakikaları badou gomis'e uzun top yolluyor gomis topu önüne indiriyor ve önünde iki seçenek ya kaleye vuracak ya da bomboş pozisyonda duran eren'in önüne topu yuvarlayacak ve eren kaleciyle baş başa kalacak. evet gomis beyefendimiz topa çok kötü bir şekilde vuruyor ve top auta gidiyor. 25' latovlevici gereksizi saçma bir faul yapıyor, yapılan ortada ilk golümüzü her zamaki gibi bir kafa topundan yiyoruz. 42' yine bir kafa golü yiyoruz. 55' gomis burak yılmaz'ın cluj'a attığı kafa golünün bir benzerini atıyor ve farkı bire indiriyoruz. iki takımda birbirine pek üstünlük kuramıyor. ancak maçın kopma anı geliyor. 55. dakikada attığımız golden sonra galatasaray umutlanıyor ve beraberlik için saldırıyor ve o anda orta sahada topla buluşan gomis orta sahadan önünde üç kişi varken kaleye vurmayı deniyor ve topu önünden alan başakşehirli topçu sol kanada elia'ya yolluyor ve adebayor takımının 3. kendisinin 2. golünü atıyor ve galatasaray attığı golden 3 dk sonra kalesinde gol görerek moral olarak çöküyor ve maç sonunda beşlik oluyoruz. sen kimsin ya? sen kimsin orta sahadan kaleye vurmayı düşünüyorsun? önde misin? anadolu takımı mı var karşında ya da ne bilim psikolojin mi bozuk? senin yüzünden o maçın skoru öyle bitti. verme şu takıma zarar artık. seni savunanların da sabrı taştı zaten merak etme.
başakşehir'den 5 gol yemek hepimize koymuştur zaten. bu yazdıklarıma inanmayan varsa maçın tamamını bulsun ve 50-60dk arasını izlesin. sadece 10dk.
sonuç olarak. iç saha maçlarında son vuruş özelliği iyi olan bir oyuncu. deplasman ve derbilerde yok. drogba ile mi kıyaslayanlar olmuş? gülerim sadece.