131
diğer takımlar maddi vs gibi sebeplerle çöküşe geçtikten sonra bayern domine etse de bence "tek takımlık lig gelişemez vs" gibi durumlar biraz fazla gözümüze batıyor günümüzde, çoğunlukla trend gibi.
hele hele play-off falan gibi bir şey yaparlarsa; çoğu olayda düşündüğüm gibi serbest bir dinamiğe zorla rekabet olsun falan diye elleşince sonuç genelde daha korkunç oluyor. bir koşu gibi düşünün, diğer koşucular iyi antrenman yapamıyor, hatalar yapıyorlar diye en önde gideni yavaşlatacak formül bulup rekabetçi ortam oluşturmaya çalışırsan bu sefer komple yarışın etkinliği düşer. bırak diğerleri en önde gideni geçmek için çabalasınlar; dengesini bulur her şey zamanla, kaldı ki bayern çılgın para harcayan bir kulüp falan değil; almanyada birinci kulüp diğerlerinden aşırı yüksek gelir elde etmiyor. alman yeteneklerin beleşe kaptırılması çok kötü bir durum tabi. schalke'nin bedavaya giden oyuncularına falan bakıyorsun komple takım kuruluyor.
örneğin serie a bu sene fena değil son sezonlarda juve damga vursa da; burada çoğunlukla diğer kulüplerin finansal vs gibi durumlardan çökmesi ve hatalı kararları eklenebilir özellikle başlarda. sonradan juve hegomonyası olsa da son yıllarda iyiler takımları çünkü herkes juve'nin aşırı yükseğe koyduğu çıtayı geçmeye çalışıyor. napoli son 2 senedir falan herkesin dilinde. sarri tabiri caizse atlık yapıp diğer kupaları sallamayınca çok eleştiri çektiler ama onun dışında milan toparlanmaya çalışıyor; roma destan yazdı. juve neredeyse real'i geçiyor, son 4 de 2 italyan takımı oluyordu. avrupa liginde keza lazio beklenmedik çıkış yapan salzburg'a elendi.
onun dışında almanyada 2000li yıllarda farklı şampiyon çıkıyordu. 98de kaiserslautern'den sonra 01'de leverkusan kıl payı kaçırmıştı, dortmund, bremen, stuttgart, wolfsburg şampiyon olabildi fakat devam ettiremediler. 2010'lara doğru van gaal'in efsane sistemiyle ve üzerine ayarlamalar yapıp mükemmelize eden heyncesle domine ettiler, ama domine ettiği zamanda bile klopp ligi alabildi. sonra dortmund'da tuchelle kavga edip elinden kaçırdı tabi o da kendi suçları. olabildiğince bundesligaya bakmaya çalışıyordum tuchel'in oynattığı domine futbol hala tadı damağımda. kendisinden sonra gelenler pek aynı sonuçları alamadı.
ingilterede premier lig'de o sıralar belki biraz bundesliga'ya benzetebiliriz; alex ferguson hegomonyası vardı. 14 sezonda 9 kez falan şampiyon olmuşlardı. arada 2 sezon chelsea'ye dışardan gelen absürt sermayeden dolayı kaybettiler, şöyle bir chelsea'ye: http://gss.gs/bhB.jpg , 1 kez city'ye aynı şekilde ve son dakikalarda kaybettiler.
fransa'da lyon 6 veya 8 kez üst üste şampiyon falan olmuştu.
yani bu işler biraz trend, biraz diğer takımların hataları vs, biraz da şampiyon takımın iyi bir yenileme/kadro yapılandırması yapması diye düşünüyorum. tsl'de biz de 2010'ların başındaki iyi yapılanmayla çok güzel şeyler yaptık fakat sonradan dursun denen şahsiyet geldi, kadro döngüsünü iyi beceremedik vs. bak lahm schweinsteiger 32-33 olunca güle güle, yerine gelecek oyuncu da 2 sene önceden hazır. biz hala 35liklerle oynamaya çalışıyoruz.
hele hele play-off falan gibi bir şey yaparlarsa; çoğu olayda düşündüğüm gibi serbest bir dinamiğe zorla rekabet olsun falan diye elleşince sonuç genelde daha korkunç oluyor. bir koşu gibi düşünün, diğer koşucular iyi antrenman yapamıyor, hatalar yapıyorlar diye en önde gideni yavaşlatacak formül bulup rekabetçi ortam oluşturmaya çalışırsan bu sefer komple yarışın etkinliği düşer. bırak diğerleri en önde gideni geçmek için çabalasınlar; dengesini bulur her şey zamanla, kaldı ki bayern çılgın para harcayan bir kulüp falan değil; almanyada birinci kulüp diğerlerinden aşırı yüksek gelir elde etmiyor. alman yeteneklerin beleşe kaptırılması çok kötü bir durum tabi. schalke'nin bedavaya giden oyuncularına falan bakıyorsun komple takım kuruluyor.
örneğin serie a bu sene fena değil son sezonlarda juve damga vursa da; burada çoğunlukla diğer kulüplerin finansal vs gibi durumlardan çökmesi ve hatalı kararları eklenebilir özellikle başlarda. sonradan juve hegomonyası olsa da son yıllarda iyiler takımları çünkü herkes juve'nin aşırı yükseğe koyduğu çıtayı geçmeye çalışıyor. napoli son 2 senedir falan herkesin dilinde. sarri tabiri caizse atlık yapıp diğer kupaları sallamayınca çok eleştiri çektiler ama onun dışında milan toparlanmaya çalışıyor; roma destan yazdı. juve neredeyse real'i geçiyor, son 4 de 2 italyan takımı oluyordu. avrupa liginde keza lazio beklenmedik çıkış yapan salzburg'a elendi.
onun dışında almanyada 2000li yıllarda farklı şampiyon çıkıyordu. 98de kaiserslautern'den sonra 01'de leverkusan kıl payı kaçırmıştı, dortmund, bremen, stuttgart, wolfsburg şampiyon olabildi fakat devam ettiremediler. 2010'lara doğru van gaal'in efsane sistemiyle ve üzerine ayarlamalar yapıp mükemmelize eden heyncesle domine ettiler, ama domine ettiği zamanda bile klopp ligi alabildi. sonra dortmund'da tuchelle kavga edip elinden kaçırdı tabi o da kendi suçları. olabildiğince bundesligaya bakmaya çalışıyordum tuchel'in oynattığı domine futbol hala tadı damağımda. kendisinden sonra gelenler pek aynı sonuçları alamadı.
ingilterede premier lig'de o sıralar belki biraz bundesliga'ya benzetebiliriz; alex ferguson hegomonyası vardı. 14 sezonda 9 kez falan şampiyon olmuşlardı. arada 2 sezon chelsea'ye dışardan gelen absürt sermayeden dolayı kaybettiler, şöyle bir chelsea'ye: http://gss.gs/bhB.jpg , 1 kez city'ye aynı şekilde ve son dakikalarda kaybettiler.
fransa'da lyon 6 veya 8 kez üst üste şampiyon falan olmuştu.
yani bu işler biraz trend, biraz diğer takımların hataları vs, biraz da şampiyon takımın iyi bir yenileme/kadro yapılandırması yapması diye düşünüyorum. tsl'de biz de 2010'ların başındaki iyi yapılanmayla çok güzel şeyler yaptık fakat sonradan dursun denen şahsiyet geldi, kadro döngüsünü iyi beceremedik vs. bak lahm schweinsteiger 32-33 olunca güle güle, yerine gelecek oyuncu da 2 sene önceden hazır. biz hala 35liklerle oynamaya çalışıyoruz.