3012
takımın en zayıf ve çaresiz bölgesi merkez orta saha.
bu nedenle belhanda'yla alâkalı değerlendirme yaparken ne söylesek eksik kalıyor. ligin ilk yarısında igor tudor'un enteresan formasyon arayışları ve oyuncu tercihleri, ikinci yarısında ise en değerli merkez orta saha oyuncumuz*u apar topar göndermemiz nedeniyle işleyen ve sürekliliği olan bir orta saha tandeminin önünde oynama fırsatına erişemedi henüz.
bu nedenle ofansif orta saha/10 numara mevkisinde oynayan birine göre oldukça talihsiz bir sezon yaşadı denebilir. 10 numara mevkisinde oynasa da 8,5 gibi bir oyun tarzına evrildi, ki zaten kendisi de hiçbir zaman -türk taraftarların ayılıp bayıldığı- tekniği çok yüksek ve saha görüşü kusursuza yakın, şutu kuvvetli, ayağına top isteyip oyun kuran ancak defansa katkısı da oldukça sınırlı bir 10 numara değildi(montpellier'nin şok 11-12 ligue 1 şampiyonluğunda bile 12 gol 6 asistle oynamış ve yılın 11'ine seçilmişti).
bir anlamda bir 10 numarada türkiye ligi için atipik, dünya futbolu için artık aranan özellikler olarak kabul edilecek nitelikleri(pres, defansa katkı, fizik güç ve direncin yüksek olması, zaman zaman merkez orta saha oynayabilme) sayesinde takımın ihtiyaçlarına cevap verebildi. (sneijder kalmış, belhanda hiç gelmemiş olsaydı büyük olasılık şu an 3. veya 4.'ydük)
kötü, berbat yahut hücumda yokları oynadığı maçları da oldu, ancak kendisi varken orta sahanın işleri kolaylaşıyor ve en zayıf karnımız olan orta sahanın direnci yükseliyor, mesele bu. taraftar ''ne biçim 10 numarasın sen, sıkıştığımızda gol at takımı kurtar, ekstra bir şeyler yap'' fikrinde(ki maçına göre haksız da sayılmazlar) iken kendisi ekstrayı -türkiye ligi'nde alışık olmadığımız şekilde- savunma ve takım oyununa katkı şeklinde veriyor, bu yüzden de daha fazla eleştiri topluyor doğal olarak.
işleyen ve oturmuş bir takım içerisinde çok daha fazla katkı verebilir. ancak şimdilik takım için tam da gereken bir oyun oynuyor, bu yüzden sahada olduğu her dakikaya ihtiyacımız var.
bu nedenle belhanda'yla alâkalı değerlendirme yaparken ne söylesek eksik kalıyor. ligin ilk yarısında igor tudor'un enteresan formasyon arayışları ve oyuncu tercihleri, ikinci yarısında ise en değerli merkez orta saha oyuncumuz*u apar topar göndermemiz nedeniyle işleyen ve sürekliliği olan bir orta saha tandeminin önünde oynama fırsatına erişemedi henüz.
bu nedenle ofansif orta saha/10 numara mevkisinde oynayan birine göre oldukça talihsiz bir sezon yaşadı denebilir. 10 numara mevkisinde oynasa da 8,5 gibi bir oyun tarzına evrildi, ki zaten kendisi de hiçbir zaman -türk taraftarların ayılıp bayıldığı- tekniği çok yüksek ve saha görüşü kusursuza yakın, şutu kuvvetli, ayağına top isteyip oyun kuran ancak defansa katkısı da oldukça sınırlı bir 10 numara değildi(montpellier'nin şok 11-12 ligue 1 şampiyonluğunda bile 12 gol 6 asistle oynamış ve yılın 11'ine seçilmişti).
bir anlamda bir 10 numarada türkiye ligi için atipik, dünya futbolu için artık aranan özellikler olarak kabul edilecek nitelikleri(pres, defansa katkı, fizik güç ve direncin yüksek olması, zaman zaman merkez orta saha oynayabilme) sayesinde takımın ihtiyaçlarına cevap verebildi. (sneijder kalmış, belhanda hiç gelmemiş olsaydı büyük olasılık şu an 3. veya 4.'ydük)
kötü, berbat yahut hücumda yokları oynadığı maçları da oldu, ancak kendisi varken orta sahanın işleri kolaylaşıyor ve en zayıf karnımız olan orta sahanın direnci yükseliyor, mesele bu. taraftar ''ne biçim 10 numarasın sen, sıkıştığımızda gol at takımı kurtar, ekstra bir şeyler yap'' fikrinde(ki maçına göre haksız da sayılmazlar) iken kendisi ekstrayı -türkiye ligi'nde alışık olmadığımız şekilde- savunma ve takım oyununa katkı şeklinde veriyor, bu yüzden de daha fazla eleştiri topluyor doğal olarak.
işleyen ve oturmuş bir takım içerisinde çok daha fazla katkı verebilir. ancak şimdilik takım için tam da gereken bir oyun oynuyor, bu yüzden sahada olduğu her dakikaya ihtiyacımız var.