5409
uluslararası çabasını, marka değerini iyi ya da kötü kullanmasını, başarılarından sonra yapılan çalışmaları falan bilmem ben direkt gördüklerim üzerinden yorum yapmak isterim.
bildiğiniz üzere türk değilim. bu topraklarda doğmadım, ailem bu topraklardan da değil. her ne kadar türkiye'de yaşıyor da olsam, burda okuyor da olsam arada sırada whatsapp yoluyla ya da yazın rusya'ya gittiğimde oradaki arkadaşlarımla görüşüyor konuşuyor iletişim halinde oluyorum. çoğu buluşmamızda tabii ki futboldan bahsetmeden duramıyoruz.
benim galatasaray ile ilgili emin olduğum tek şey türkiye denildiğinde akla gelen ilk şeylerden biri olduğudur. ben güney amerika'yı, doğu avrupasını bilmem ama rusya'da sen türkiye dediğinde sana verecekleri cevaplar belli. "atatürk, kebap, şiş kebap, galatasaray ve tarkan"
yeni tanıştığım biri oluyor, arkadaşlarımla ortak buluşmaya geliyor mesela adama kendimden bahsederken türkiye'de okuduğumu söylüyorum bana direkt yemeklerinden, galatasaray'ından, tarkan'ından falan bahsediyor. tarkan kısmı zaten belli. adam limuzinde geçen klibini rusya'da çekmişti. halka açık konserlerde, bazı mekanlarda canlı müziklerde adamlar hala oynama şıkıdım şıkıdım ah yanar döner acayipsin yakalarsam muck muck diye şarkılar söylüyor.
zenit'i tutan koyu bir arkadaşım var mesela. mancini zenit'e geldiğinde "oo bu adam eski galatasaray teknik direktörü, manchester city'de şampiyonluğu var bizi uçurur" diyordu. cümlenin içinde galatasaray geçmesi ne kadar güzel ya, değil mi?
peki bu algı nasıl oluştu? tabii ki başarılarımızdan. uefa ve uefa süper kupasını kazanmamız, şampiyonlar liginde sansasyonel galibiyetler almamız, şampiyonlar liginde üst turlarda adımızdan söz ettirmemiz hepsi birbirine bağlı şeyler. şimdi sen rusya'da 10 kişiye fenerbahçe, beşiktaş dersen 10 kişiden 1 ya da 2'si bilecek ama sen galatasaray desen 10 kişiden 4'ü veya 5'i bilecek. aradaki fark gayet net değil mi?
counter strike global offensive oyununa giriyorum. maç atarken mesela arada goygoyuna profil fotoğrafıma galatasaray'ı koyuyorum ya da galatasaray ile ilgili bir şey koyuyorum karşıdan bir rus "galætasaræææyy" diyor veya kendi takım arkadaşım. adama alex desen ne diyorsun alexis texas mı der ama hakan şükür desen "yes yes hakan sukeerr" falan der.
tamam biz zamanında kazandığımız başarıları iyi pazarlayamamış olabiliriz ama pazarlayamamış olmamız bu marka değerini yükselttiğimiz gerçeğini değiştirmez. türkiye denince akla gelen kelimeler arasına sokmadığımız anlamına gelmez. sırf galatasaray'lı olduğum için bu cümleleri yazmıyorum. tam tersine, dışarıdan gelen biri olarak söylüyorum. türkiye'de beşiktaşlısı trabzonlusu veya fenerlisi de aslında gerçeklerin bunlar olduğunu biliyor ama hiçbir taraftar kendi takımına toz kondurtmaz, bu normal zaten taraftarların argümanlarını ben ciddiye dahi almıyorum.
galatasaraylı olmaktan gurur duyun. ben gurur duyuyorum.
bildiğiniz üzere türk değilim. bu topraklarda doğmadım, ailem bu topraklardan da değil. her ne kadar türkiye'de yaşıyor da olsam, burda okuyor da olsam arada sırada whatsapp yoluyla ya da yazın rusya'ya gittiğimde oradaki arkadaşlarımla görüşüyor konuşuyor iletişim halinde oluyorum. çoğu buluşmamızda tabii ki futboldan bahsetmeden duramıyoruz.
benim galatasaray ile ilgili emin olduğum tek şey türkiye denildiğinde akla gelen ilk şeylerden biri olduğudur. ben güney amerika'yı, doğu avrupasını bilmem ama rusya'da sen türkiye dediğinde sana verecekleri cevaplar belli. "atatürk, kebap, şiş kebap, galatasaray ve tarkan"
yeni tanıştığım biri oluyor, arkadaşlarımla ortak buluşmaya geliyor mesela adama kendimden bahsederken türkiye'de okuduğumu söylüyorum bana direkt yemeklerinden, galatasaray'ından, tarkan'ından falan bahsediyor. tarkan kısmı zaten belli. adam limuzinde geçen klibini rusya'da çekmişti. halka açık konserlerde, bazı mekanlarda canlı müziklerde adamlar hala oynama şıkıdım şıkıdım ah yanar döner acayipsin yakalarsam muck muck diye şarkılar söylüyor.
zenit'i tutan koyu bir arkadaşım var mesela. mancini zenit'e geldiğinde "oo bu adam eski galatasaray teknik direktörü, manchester city'de şampiyonluğu var bizi uçurur" diyordu. cümlenin içinde galatasaray geçmesi ne kadar güzel ya, değil mi?
peki bu algı nasıl oluştu? tabii ki başarılarımızdan. uefa ve uefa süper kupasını kazanmamız, şampiyonlar liginde sansasyonel galibiyetler almamız, şampiyonlar liginde üst turlarda adımızdan söz ettirmemiz hepsi birbirine bağlı şeyler. şimdi sen rusya'da 10 kişiye fenerbahçe, beşiktaş dersen 10 kişiden 1 ya da 2'si bilecek ama sen galatasaray desen 10 kişiden 4'ü veya 5'i bilecek. aradaki fark gayet net değil mi?
counter strike global offensive oyununa giriyorum. maç atarken mesela arada goygoyuna profil fotoğrafıma galatasaray'ı koyuyorum ya da galatasaray ile ilgili bir şey koyuyorum karşıdan bir rus "galætasaræææyy" diyor veya kendi takım arkadaşım. adama alex desen ne diyorsun alexis texas mı der ama hakan şükür desen "yes yes hakan sukeerr" falan der.
tamam biz zamanında kazandığımız başarıları iyi pazarlayamamış olabiliriz ama pazarlayamamış olmamız bu marka değerini yükselttiğimiz gerçeğini değiştirmez. türkiye denince akla gelen kelimeler arasına sokmadığımız anlamına gelmez. sırf galatasaray'lı olduğum için bu cümleleri yazmıyorum. tam tersine, dışarıdan gelen biri olarak söylüyorum. türkiye'de beşiktaşlısı trabzonlusu veya fenerlisi de aslında gerçeklerin bunlar olduğunu biliyor ama hiçbir taraftar kendi takımına toz kondurtmaz, bu normal zaten taraftarların argümanlarını ben ciddiye dahi almıyorum.
galatasaraylı olmaktan gurur duyun. ben gurur duyuyorum.
