• 1712
    (bkz: durak (2014))

    yine bir rus filmi önereceğim. dürüstlüğünün bedelini üç kuruşa tamah etmek zorunda kalarak ödeyen genç bir adam. bir yandan tesisat işlerinde çalışırken, diğer yandan inşaat mühendisliği okumaya devam ediyor. bu sarmal içinde, bir gün sosyal konut gibi bir alanda büyük bir sorunla karşılaşıyor. binanın temeline sirayet edecek derecede büyük bir sorun. gecenin bir yarısı, belediye başkanına ulaşarak duruma müdahale etmek istiyor. tam da burada filmin fay hattını tüm dehşetiyle görmeye başlıyoruz. rüşvet, adam kayırma, torpiller.,, öyle bir hal almış ki; yaşamalarıyla ölmeleri arasında fark görülmeyen insanların kaldıkları derme çatma bina, bütün bastırılmış pisliklerin ayyuka çıkmasına sebep oluyor. çölün ortasında kalmış yalnız ağaç gibi tüm çürümüşlüğe rağmen dik durmaya çalışıyor. bedelini ilk cümledeki bedelin misliyle ödüyor.

    film bana bir yeri ve birilerini hatırlattı. hepimize aşina gelecek kadar tanıdık, lakin sanki fizandaymışcasına uzak bir yeri. balıklar derya içredir, deryayı bilmezler demişler. o hesap işte. rüya gibi ama kabusun ta kendisi. kendi yaşantıma, çevremdeki insanların yaşantılarına benziyor. bedel değişiyor; bazen haksız çalınan bir düdükle maçı kaybediyoruz, bazen ''hamili yakınımdır.'' kartıyla işimizi. bazen olmayan oğlan almanya'dan geliyor, bazen hiç olmayan meşkaleler yüzünden güzel bir günü evde tek başımıza geçiriyoruz. ne kadar profesyonelce yalan söylersek o kadar muteber kabul ediliyoruz. öyle ya, yalancı dediklerimizin yalanlarını bildiğimiz için yalancı diyoruz. ya bilmediklerimiz?
App Store'dan indirin Google Play'den alın