72
bizim zırdeli futbol kamuoyunun yarısının ev sahibi lehine tarihi fark, diğer yarısının da deplasman takımı lehine galibiyet beklediği maç. şu maçla ilgili objektifi geçtim akla mantığa uygun tek bir yorum bile okuyamamak, türk futbol medyasının battığı yeri göstermesi açısından önemlidir.
ev sahibi bayern münih şu an avrupa'nın en iyi 4. ya da 5. takımı. ve üstelik bu konumunu yaklaşık 10 yıldır istikrarla korumakta olan bir ekip. taktiği belli, tekniği belli, kilit pozisyonlarda dünyanın neredeyse en iyisi olan adamlarıı belli ve onlar da bu 10 yılın önemli kısmında yer almış, almadıysa bile almış gibi kanıksanmış. henüz şubat ayında olmamıza rağmen rakiplerin puan kaybına gerek kalmadan 3-4 hafta sonra şampiyonluğu ilan etme şansı var. grup maçlarının son haftasından beri, yaklaşık olarak 3 aydır rölantide ve sadece bu maça hazırlanıyor.
deplasman takımı beşiktaş ise bu sezon avrupa'nın en ses getiren takımlarından biri. dengeli sayılabilecek bir gruptan resmi geçit yaparak çıktı. kilit noktalarında artık gözden düşme diyebilecek olsak da bu seviyeleri yalayıp yutmuş oyuncuları ve kariyerinin en iyi günlerini yaşayan bu seviyelere göre "yeni" isimlerin kaynaşmasıyla, üzerine az miktar da kura şansı ekleyerek istatistiksel anlamda tarihi bir başarı elde ettiler. sezonun parlayan yıldızı cenk tosun'u devre arasında kaybettiler. her haftasonu türkiye ligi denen bataklığın içinde saçma sapan şeylerle debelenip duruyorlar, ligden matematik dışında tüm bilim dallarına göre küme düşmüş takımlara 5 atınca göklere çıkarılıp ertesi hafta görece gerçek bir maç yapıp puan bırakınca yerden yere vuruluyorlar falan. 2 takımın başı çektiği şampiyonluk yarışında hala daha kopmamaya çalışıyor vs...
işte bu iki takımı karşı karşıya getirecek olan bir karşılaşma. bu şartlarda bayern münih favori değil demek için beşiktaş taraftarı olmak bile yetmez. tıpkı 93'te old trafford'a çıkan galatasaray gibi, ya da real madrid'e 3-0'ın rövanşında 3-1 yapıp son 20 dakikaya hücum ederek giden galatasaray gibi...
70+ milyon teknik direktörün olduğu türkiye'de işbu entrydeki kadar osuruktan nitelikte bile olsa bir analiz yok yazılı/görsel basında. beşiktaş kazanabilir mi, tabi ki kazanabilir. oktay mahmuti'nin cska maçı öncesindeki konuşmasından emanet "bayern münih'in ortalama bir performansı beşiktaş'ın tüm takımının en iyi performanslarının toplamından iyi değil". yeneriz, yenebiliriz ama nasıl yenebiliriz ondan bahset güzel kardeşim. alaba yardırıp gelirken adriano ne yapacak, ribery-lewa-rodrigues üçlüsüne karşı tosiç porto maçındaki gibi rahat olacak mı, talisca küme düşmüş takımlara yaptığı şovu hummels'in önünde yapabilecek mi falan bunlardan bahsedelim...
pırıl pırıl giyinip ekranda yayıla yayıla oturuyorsun, keyfin gıcır, çıkıyorsun şansımız %51 falan... ben sabah 7'de işe gidip gece yarısı çıkıyorum, toz toprak soğukta koşturup duruyorum. zevkine burda klavye takırdatıp senin 1 ayda söylediğinden çok şey söylüyorum. ondan sonra twitter'da orda burda ağlayıp duruyorsun sosyal medya çıktı şöyle oldu, eski bir tezahüratta dediği gibi taraftar ne yapsın?
neyse tanım girelim bari *; turu bayern münih'in geçeceği 180 dakikanın ilk yarısı.
ev sahibi bayern münih şu an avrupa'nın en iyi 4. ya da 5. takımı. ve üstelik bu konumunu yaklaşık 10 yıldır istikrarla korumakta olan bir ekip. taktiği belli, tekniği belli, kilit pozisyonlarda dünyanın neredeyse en iyisi olan adamlarıı belli ve onlar da bu 10 yılın önemli kısmında yer almış, almadıysa bile almış gibi kanıksanmış. henüz şubat ayında olmamıza rağmen rakiplerin puan kaybına gerek kalmadan 3-4 hafta sonra şampiyonluğu ilan etme şansı var. grup maçlarının son haftasından beri, yaklaşık olarak 3 aydır rölantide ve sadece bu maça hazırlanıyor.
deplasman takımı beşiktaş ise bu sezon avrupa'nın en ses getiren takımlarından biri. dengeli sayılabilecek bir gruptan resmi geçit yaparak çıktı. kilit noktalarında artık gözden düşme diyebilecek olsak da bu seviyeleri yalayıp yutmuş oyuncuları ve kariyerinin en iyi günlerini yaşayan bu seviyelere göre "yeni" isimlerin kaynaşmasıyla, üzerine az miktar da kura şansı ekleyerek istatistiksel anlamda tarihi bir başarı elde ettiler. sezonun parlayan yıldızı cenk tosun'u devre arasında kaybettiler. her haftasonu türkiye ligi denen bataklığın içinde saçma sapan şeylerle debelenip duruyorlar, ligden matematik dışında tüm bilim dallarına göre küme düşmüş takımlara 5 atınca göklere çıkarılıp ertesi hafta görece gerçek bir maç yapıp puan bırakınca yerden yere vuruluyorlar falan. 2 takımın başı çektiği şampiyonluk yarışında hala daha kopmamaya çalışıyor vs...
işte bu iki takımı karşı karşıya getirecek olan bir karşılaşma. bu şartlarda bayern münih favori değil demek için beşiktaş taraftarı olmak bile yetmez. tıpkı 93'te old trafford'a çıkan galatasaray gibi, ya da real madrid'e 3-0'ın rövanşında 3-1 yapıp son 20 dakikaya hücum ederek giden galatasaray gibi...
70+ milyon teknik direktörün olduğu türkiye'de işbu entrydeki kadar osuruktan nitelikte bile olsa bir analiz yok yazılı/görsel basında. beşiktaş kazanabilir mi, tabi ki kazanabilir. oktay mahmuti'nin cska maçı öncesindeki konuşmasından emanet "bayern münih'in ortalama bir performansı beşiktaş'ın tüm takımının en iyi performanslarının toplamından iyi değil". yeneriz, yenebiliriz ama nasıl yenebiliriz ondan bahset güzel kardeşim. alaba yardırıp gelirken adriano ne yapacak, ribery-lewa-rodrigues üçlüsüne karşı tosiç porto maçındaki gibi rahat olacak mı, talisca küme düşmüş takımlara yaptığı şovu hummels'in önünde yapabilecek mi falan bunlardan bahsedelim...
pırıl pırıl giyinip ekranda yayıla yayıla oturuyorsun, keyfin gıcır, çıkıyorsun şansımız %51 falan... ben sabah 7'de işe gidip gece yarısı çıkıyorum, toz toprak soğukta koşturup duruyorum. zevkine burda klavye takırdatıp senin 1 ayda söylediğinden çok şey söylüyorum. ondan sonra twitter'da orda burda ağlayıp duruyorsun sosyal medya çıktı şöyle oldu, eski bir tezahüratta dediği gibi taraftar ne yapsın?
neyse tanım girelim bari *; turu bayern münih'in geçeceği 180 dakikanın ilk yarısı.