249
kupadaki sivas belediye maçını saymaz isek antalya maçı carrasso'nun takımımızdaki ilk ciddi sınavı oldu. her nekadar antalya takım olarak bizi fazla zorlayamadıysa da, bu durum açıkçası carrasso için bazı tespitler yapmamıza çok da engel olmadı.
maçı statta izleyen biri olarak, carrasso'nun en çok ön plana çıkan özelliği kalede sergilediği rahat tavırlardı. yaşının ve fransa liginden gelmenin verdiği tecrübeyi dışarıya hissettiren bir görüntüsü vardı. bu görüntüyü verebilmek hem tribünlerin hem de sahadaki diğer takım arkadaşlarının oyuna karşı daha özgüvenli olmasına olanak sağladı. zira eray'ın kaledeki tedirgin, golü ha yedim ha yiyeceğim şeklindeki duruşunu ve bunun bizde ve muhtemelen takım arkadaşlarında sebep olduğu huzursuzluğu anlatmaya gerek yok sanırım. bu açıdan ilk özelliği bu anlamda oldukça önemliydi. tabi baştan da dediğim gibi bunları yazarken rakibin antalya olduğu gerçeğini unutmadan dile getiriyorum.
bunun dışında carrasso'ya atılan geri pasları ve onun cevaben topu göndermelerini dikkatle izledim. abartmıyorum şu an takımda 25 oyuncu varsa bu adam, ayağı en düzgün ilk 5'e rahatlıkla girer. attığı topların bir çoğu bilinçli ve oyuncuyu zora sokmadan topu kontrol etmesini sağlayacağı türdendi. bu noktada bu işi her iki ayağıyla da hemen hemen aynı seviyede yapabiliyor olması bir diğer önemli detaydı. çünkü genelde kaleciler kendilerine verilen geri paslarda topu vuruş için kullandıkları ayaklarına alana kadar yedikleri baskıyla saçma sapan gol yemelere şahit etmişlerdir bizi birçok zaman. ama carrasso'nun topun hangi yönden, hangi ayağına geldiğinden bağımszı her iki ayağını da aynı düzeyde kullanabilmesi gerçekten önemli bir detay.
bu maçta carrasso'nun reflekslerini, yan toplardaki ve gol pozisyonlarındaki başarılarını görebileceğimiz pozisyon pek olmadı. bu nedenle bu özelliklerini belki başka, zorluk kalitesi daha yüksek bir maçta yorumlamak daha doğru olur.
maçı statta izleyen biri olarak, carrasso'nun en çok ön plana çıkan özelliği kalede sergilediği rahat tavırlardı. yaşının ve fransa liginden gelmenin verdiği tecrübeyi dışarıya hissettiren bir görüntüsü vardı. bu görüntüyü verebilmek hem tribünlerin hem de sahadaki diğer takım arkadaşlarının oyuna karşı daha özgüvenli olmasına olanak sağladı. zira eray'ın kaledeki tedirgin, golü ha yedim ha yiyeceğim şeklindeki duruşunu ve bunun bizde ve muhtemelen takım arkadaşlarında sebep olduğu huzursuzluğu anlatmaya gerek yok sanırım. bu açıdan ilk özelliği bu anlamda oldukça önemliydi. tabi baştan da dediğim gibi bunları yazarken rakibin antalya olduğu gerçeğini unutmadan dile getiriyorum.
bunun dışında carrasso'ya atılan geri pasları ve onun cevaben topu göndermelerini dikkatle izledim. abartmıyorum şu an takımda 25 oyuncu varsa bu adam, ayağı en düzgün ilk 5'e rahatlıkla girer. attığı topların bir çoğu bilinçli ve oyuncuyu zora sokmadan topu kontrol etmesini sağlayacağı türdendi. bu noktada bu işi her iki ayağıyla da hemen hemen aynı seviyede yapabiliyor olması bir diğer önemli detaydı. çünkü genelde kaleciler kendilerine verilen geri paslarda topu vuruş için kullandıkları ayaklarına alana kadar yedikleri baskıyla saçma sapan gol yemelere şahit etmişlerdir bizi birçok zaman. ama carrasso'nun topun hangi yönden, hangi ayağına geldiğinden bağımszı her iki ayağını da aynı düzeyde kullanabilmesi gerçekten önemli bir detay.
bu maçta carrasso'nun reflekslerini, yan toplardaki ve gol pozisyonlarındaki başarılarını görebileceğimiz pozisyon pek olmadı. bu nedenle bu özelliklerini belki başka, zorluk kalitesi daha yüksek bir maçta yorumlamak daha doğru olur.