20
napolililer'in bir sözü var; "herkes suçluysa, kimse suçlu değildir" diye. futbolun içindeki kokuşmuş işleri, ilişkileri ne kadar yazarsa yazsın, bir sonuca ulaşamayacak gazeteci.
zira bu pis ilişkiler içinde olan kişilerin, çoğunlukla, siyasette zaten bir dayısı ya da ağası (açık konuşalım ortağı) oluyor. bunu da sistemin içindeki herkes biliyor ve tanıyor. şikeden yargılanmış takımların, kişilerin, teknik adamların, futbolcuların hangi klüplerde sırasıyla nasıl iş bulabildiğine, hangi makamlara ulaşabildiğine bakın, anlarsınız zaten durumun vehametini.
bir teknik direktör işsiz kalınca, ona bir siyasetçi iş buluyor anadolu'da (ya da katar'da); türk menajerler, klüp başkanlarından siyasiler aracılığıyla randevu alıyor, onların aracılığıyla oyuncu pazarlıyor. dönen rantın miktarını varın siz hesaplayın.
sözün özü; bochum savcılığı'nın belgeleri, koskoca şike davası, "fazla sıkma he, aldıracam seni fenerbahçe'ye" görüşmeleri ve dahası nasıl hasır altı edildiyse, kendisinin iddialarını da üç gün konuşur, sonra bakarız başımızın çaresine...
zira bu pis ilişkiler içinde olan kişilerin, çoğunlukla, siyasette zaten bir dayısı ya da ağası (açık konuşalım ortağı) oluyor. bunu da sistemin içindeki herkes biliyor ve tanıyor. şikeden yargılanmış takımların, kişilerin, teknik adamların, futbolcuların hangi klüplerde sırasıyla nasıl iş bulabildiğine, hangi makamlara ulaşabildiğine bakın, anlarsınız zaten durumun vehametini.
bir teknik direktör işsiz kalınca, ona bir siyasetçi iş buluyor anadolu'da (ya da katar'da); türk menajerler, klüp başkanlarından siyasiler aracılığıyla randevu alıyor, onların aracılığıyla oyuncu pazarlıyor. dönen rantın miktarını varın siz hesaplayın.
sözün özü; bochum savcılığı'nın belgeleri, koskoca şike davası, "fazla sıkma he, aldıracam seni fenerbahçe'ye" görüşmeleri ve dahası nasıl hasır altı edildiyse, kendisinin iddialarını da üç gün konuşur, sonra bakarız başımızın çaresine...