25
bu yandaş medyaya ne kadar teşekkür etsek azdır aslında. galatasaray için şu denklemi bilmeyen yok herhalde, galatasaray'ın en büyük düşmanı yine kendisidir. birbirini bu kadar yiyen, kendi kendini bitiren başka bir camia yoktur türkiye'de, hatta dünyada. eğer ofsayttan bir gol atarsak; twitterda, arkadaş ortamlarında: abi attığımız gol ofsayttı, kullandığımız penaltı haksızdı tarzı laflar duyarız. bu durum benim hoşuma gitse de diğer kulüplerin taraftarlarından asla göremezsiniz bu sözleri. oyuncusu kırmızı kart yese bile savunur, öyle olmadığını iddia eder. çirkefleşir yani, bizim camiada bu yok.
aslında bu biraz da camia özellikleriyle alakalı, galatasaray dünyadaki tüm kulüplerden farklı olarak türkiyenin sayılı liselerinden birinin mezunlarının yönettiği bir kulüptür. bu mezunlar türkiyede burjuva kısmını, elitliği, beyefendiliği temsil eder. * bu özellikler bence taraftara bulaştı ve refleks halini aldı. maçları kazanmaktan çok hak etmesini gerektiğini düşünüyor taraftar. şaibeli bir galibiyet istemez kimse burada. bunun doğruluğu yanlışlığı tartışılır özellikle spor branşında ama onurlu bir davranıştır, beni mutlu eder. bir örnek olarak 2012-13 sezonunda hatırlayamadığım bir maç var ali samiyen stadyumunda; haksız bir penaltı kazanıyoruz ve drogba penaltıyı gole çeviremediği için berabere kalıyoruz. maç sonrası fatih terim pozisyonun tekrarını televizyondan izlediğini ve hakkımız olmadığını söylüyor. bu bile aslında çok şey anlatıyor.
kısaca hepimiz ideal galatasarayı istiyoruz ve bu durum gerçekleşmediği için üzülüp sinirleniyoruz. ama yandaş medyanın unuttuğu bir şey var; kol kırılır içinde kalır. bize ne kadar dışarıdan vururlarsa biz o kadar güçleniyoruz. bafe gomis'e ırkçılık yapıldı, tüm camia olarak adamı 3. haftada sahiplendik, sonrası zaten malum adam her maç en az 1 gol ya da 1 assistle oynuyor. parasını alamasa bile terinin son damlasına kadar savaşıyor.
şimdi de selçuk inan'ın rakı içtiği görüntüleri ortaya çıktı. diyeceğim tek şey içsin aslanım. ne kadar oynadığı futbolu beğenmesem de, aldığı paranın hakkını kesinlikle veremese de özel hayatında yaptıklarından dolayı bunu bir suçmuş gibi ifşa etmeye kalkıp takımı karıştırmaya çalışıyorlar ve başaramayacaklar.
ünlü düşünür georghe hagi'nin çok güzel bir lafı vardır: başka bir şey yok kardeşim, en büyük galatasaray!
aslında bu biraz da camia özellikleriyle alakalı, galatasaray dünyadaki tüm kulüplerden farklı olarak türkiyenin sayılı liselerinden birinin mezunlarının yönettiği bir kulüptür. bu mezunlar türkiyede burjuva kısmını, elitliği, beyefendiliği temsil eder. * bu özellikler bence taraftara bulaştı ve refleks halini aldı. maçları kazanmaktan çok hak etmesini gerektiğini düşünüyor taraftar. şaibeli bir galibiyet istemez kimse burada. bunun doğruluğu yanlışlığı tartışılır özellikle spor branşında ama onurlu bir davranıştır, beni mutlu eder. bir örnek olarak 2012-13 sezonunda hatırlayamadığım bir maç var ali samiyen stadyumunda; haksız bir penaltı kazanıyoruz ve drogba penaltıyı gole çeviremediği için berabere kalıyoruz. maç sonrası fatih terim pozisyonun tekrarını televizyondan izlediğini ve hakkımız olmadığını söylüyor. bu bile aslında çok şey anlatıyor.
kısaca hepimiz ideal galatasarayı istiyoruz ve bu durum gerçekleşmediği için üzülüp sinirleniyoruz. ama yandaş medyanın unuttuğu bir şey var; kol kırılır içinde kalır. bize ne kadar dışarıdan vururlarsa biz o kadar güçleniyoruz. bafe gomis'e ırkçılık yapıldı, tüm camia olarak adamı 3. haftada sahiplendik, sonrası zaten malum adam her maç en az 1 gol ya da 1 assistle oynuyor. parasını alamasa bile terinin son damlasına kadar savaşıyor.
şimdi de selçuk inan'ın rakı içtiği görüntüleri ortaya çıktı. diyeceğim tek şey içsin aslanım. ne kadar oynadığı futbolu beğenmesem de, aldığı paranın hakkını kesinlikle veremese de özel hayatında yaptıklarından dolayı bunu bir suçmuş gibi ifşa etmeye kalkıp takımı karıştırmaya çalışıyorlar ve başaramayacaklar.
ünlü düşünür georghe hagi'nin çok güzel bir lafı vardır: başka bir şey yok kardeşim, en büyük galatasaray!