4
taraftar maç günü seçmez. iş günü ya da okul da olsa riskleri alarak maça gider. seyirci genelde hafta sonunu tercih eder.
taraftar için maç günü hava durumu önemli değildir. kar, yağmur, çamur, soğuk dinlemez. seyirci sıcak, açık havayı tercih eder.
taraftar kendi futbolcusuna küfür etmez, en azından zıvanadan çıkana kadar sabreder, ıslıklamaz. seyirci en ufak hatada kendi futbolcusuna saldırır.
taraftar top kendi takımındayken tezahürata yüklenir. seyirci adı üzerinde sadece izler...
taraftar top rakipteyken ıslık çalar, ıslık çalmayı bilmiyorsa yuhalar, bir şekilde ses çıkarır ve uğultu yapar. (ben tribünde konuşamayan, engelli bir kardeşimizin bağıramadığı ve ıslık çalamadığı için elini ağzına kapatıp açmak suretiyle ses çıkardığını gördüm) seyirci ise trene bakar gibi bakar. hatta ıslık çalandan rahatsız olup ters ters bakanları vardır ki kendilerine tepkim aşağı mahalleye doğru kasımpaşa şeklindedir.
taraftar maç oynanırken genelde bir şey yiyip içemez. (sigara hariç) çay, kahve içmeyi denese de sağa sola döker. seyirci ise hamburgerini oturarak yer, çekirdeğini çitler, kabuğunu ön tarafa tükürür. hatta önde maçı ayakta izleyene çök çök der...
taraftar takımına antipatik davranan rakip forvete (bkz: eto'o) tepki verirken, seyirci o forvetle fotoğraf çekmek için yarışır.
taraftar takımı başarısızken bile gidip stadda, sokakta tepki vermek ister. seyircinin o günlerde ligdeki sıralamadan bile haberi yoktur.
taraftar işler kötü gidiyorken üzüntüden kahrolur. seyirci bir şeyleri askıya almayı tercih eder.
neyse biz işimize bakalım. siyasete, tff'ye, mhk'ye, hakemlerine, medyaya, şaibeli rakiplere karşı bir olalım, diri olalım, taraftar olalım. yaşasın kafayı galatasaray'la bozanlar!
taraftar için maç günü hava durumu önemli değildir. kar, yağmur, çamur, soğuk dinlemez. seyirci sıcak, açık havayı tercih eder.
taraftar kendi futbolcusuna küfür etmez, en azından zıvanadan çıkana kadar sabreder, ıslıklamaz. seyirci en ufak hatada kendi futbolcusuna saldırır.
taraftar top kendi takımındayken tezahürata yüklenir. seyirci adı üzerinde sadece izler...
taraftar top rakipteyken ıslık çalar, ıslık çalmayı bilmiyorsa yuhalar, bir şekilde ses çıkarır ve uğultu yapar. (ben tribünde konuşamayan, engelli bir kardeşimizin bağıramadığı ve ıslık çalamadığı için elini ağzına kapatıp açmak suretiyle ses çıkardığını gördüm) seyirci ise trene bakar gibi bakar. hatta ıslık çalandan rahatsız olup ters ters bakanları vardır ki kendilerine tepkim aşağı mahalleye doğru kasımpaşa şeklindedir.
taraftar maç oynanırken genelde bir şey yiyip içemez. (sigara hariç) çay, kahve içmeyi denese de sağa sola döker. seyirci ise hamburgerini oturarak yer, çekirdeğini çitler, kabuğunu ön tarafa tükürür. hatta önde maçı ayakta izleyene çök çök der...
taraftar takımına antipatik davranan rakip forvete (bkz: eto'o) tepki verirken, seyirci o forvetle fotoğraf çekmek için yarışır.
taraftar takımı başarısızken bile gidip stadda, sokakta tepki vermek ister. seyircinin o günlerde ligdeki sıralamadan bile haberi yoktur.
taraftar işler kötü gidiyorken üzüntüden kahrolur. seyirci bir şeyleri askıya almayı tercih eder.
neyse biz işimize bakalım. siyasete, tff'ye, mhk'ye, hakemlerine, medyaya, şaibeli rakiplere karşı bir olalım, diri olalım, taraftar olalım. yaşasın kafayı galatasaray'la bozanlar!