852
bir yurdum klasiği haline gelen "güzel giden bir şeyi sulandırma durumunun" dijital platformda vücut bulmuş hali. sanal dünyada doğru bir fikir ve iyi bir üretim olarak başlamış, tıpkı fikir gibi içeriği de kalite ile doldurmayı başarmıştır. yararlı bir platform, topluma yön verebilecek fikirler, bilgi kaynağı ve kaynaktan elde edilen analizler ile bir devrimdir. ancak alt yapısı yetersiz toplumların kaderi olan zamana yenik düşme sendromuna tutularak, içi boşaltılmış; bilgi kaynağı olmaktan ziyade alelade bir foruma dönüşmüş, hatta zaman kaybı haline gelmiştir. bunun ticari veya sosyolojik nedenleri vardır muhakkak, tartışılabilir.
ancak benim üzüldüğüm nokta şu; birçokları bu durumun farkında da olsa (ben de dahil) yine de zaman geçirmek için veyahut "nabız tutmak için" platformu kurcalamaya devam ediyoruz. bu kirlenmeyi fark eden değerli yazarların da uzaklaşmasıyla bilgi kaynağı bilgi erozyonuna dönüştüğü halde bu zaman geçirme işine ısrarla devam ediyoruz. bu sadece ekşi sözlük oluşumunun suçu değil, toplumun taleplerinin ve yetersizliğinin de ürünüdür. üreticiyi tüketiciden ayıramazsınız. doğrusal bir neden-sonuç ilişkisinden ziyade bu iç içe geçmiş bir çemberdir. üretici-talep-tüketici ve bu katmanları oluşturan yan kavramlar hep birlikte bir toplumsal aynadır.
o pür sözlüğü özlemek yersizdir bana göre. zira üretilen ortam üretimin aldığı şekli büyük ölçüde belirler. malzeme bu olunca da gideceği yeri kestirmek zor olmasa gerek. toplumsal bir reforma gitmedikçe, parça parça ama bütünüyle, her şeyin içini sulandırmaya devam edeceğiz.
bu ekşi olur, altınordu olur, altyapı kavramı olur, marka değeri olur. altını doldurmadan kavramı dolduramazsınız çünkü...
ancak benim üzüldüğüm nokta şu; birçokları bu durumun farkında da olsa (ben de dahil) yine de zaman geçirmek için veyahut "nabız tutmak için" platformu kurcalamaya devam ediyoruz. bu kirlenmeyi fark eden değerli yazarların da uzaklaşmasıyla bilgi kaynağı bilgi erozyonuna dönüştüğü halde bu zaman geçirme işine ısrarla devam ediyoruz. bu sadece ekşi sözlük oluşumunun suçu değil, toplumun taleplerinin ve yetersizliğinin de ürünüdür. üreticiyi tüketiciden ayıramazsınız. doğrusal bir neden-sonuç ilişkisinden ziyade bu iç içe geçmiş bir çemberdir. üretici-talep-tüketici ve bu katmanları oluşturan yan kavramlar hep birlikte bir toplumsal aynadır.
o pür sözlüğü özlemek yersizdir bana göre. zira üretilen ortam üretimin aldığı şekli büyük ölçüde belirler. malzeme bu olunca da gideceği yeri kestirmek zor olmasa gerek. toplumsal bir reforma gitmedikçe, parça parça ama bütünüyle, her şeyin içini sulandırmaya devam edeceğiz.
bu ekşi olur, altınordu olur, altyapı kavramı olur, marka değeri olur. altını doldurmadan kavramı dolduramazsınız çünkü...