4229
ülkedeki futbol takımlarının sahip olduğu bazı karakterler var, taraftarlık da bana göre bunlara göre belli oluyor hatta. herkesin kendine has iyi kötü özellikleri var yani, eyvallah iyi insan kötü insan ayrımı olarak asla değil bu, herkeste her yerde her grupta var çünkü bunlar. fakat şöyle bir gerçek var, biz galatasaray ile bu arkadaşların asla ortak paylaştığı bir özellik yok.
genelde futbol mevzularında rakip takım tutan arkadaşlarımla muhabbete girmemeye çalışırım bu yüzden, karışık maç izlenen yerlerde izlememeye çalışırım. paylaşabileceğim bir duygu, görüş yok çünkü, özellikle bu takım taraftarıyla. 22 ekim 2017 galatasaray fenerbahçe maçı sonrası tekrar ve tekrar gösteriyorlar karakterlerini, uymamaya çalışıyorum.
lakin aklım da almıyor, sinirden gülüyorum. mondragon'un kafasında patlayan ses bombası, hasan şaş'a atılan sidik torbaları, bozuk paralar, derbi öncesi yan hakemin kafasının yarılması ve o maçın oynanması, gerets'in kafasının yarılması, terim'in kafasının yarılması, üstüne de alınan ceza sonrası kadınlara oynanan maçta terim'in yara bantlı fotoğrafının pankart ile dalga geçilmesi... bunların hepsi kadıköy'de olan olaylar. bizde küfür yok, sahaya madde atılmaz asla diyemem, diyene de hadi oradan derim, rakı şişesi atıldı sahaya veya sulu derbi yaşandı. lakin baktığınızda zarar gelmemiş kimseye, cezamızı da çekmişiz. bu arkadaşların yıllar yılı yanına kar kalır bunlar, asla özür dilemezler, üstüne yüzsüzlük dahi yaparlar. bu saydıklarım yıllar önceydi, hadi farklı federasyonlar farklı kurallar vardı diyelim. daha bu sene kadıköy'de volkan babacan'a su attılar, adam yerlerde yattı. bir sonraki içsaha maçı beşiktaş diye ufak cezayla kapatıldı, ne medya olayın üstüne gitti ne başka biri. 22 ekim 2017 galatasaray fenerbahçe maçı sonrası ise en ağır cezaları bekler olmuşlar şimdi. bunları sıralayınca da türk futbolu böyle ilerlemez, ona ceza verilmedi buna da verilmesin mantığı yanlış diye bilmişlik yapıyorlar. ne denir bu adamlara, nasıl küfürsüz anlatılır, nasıl orta noktada buluşulur ki?
kibirin yüzsüzlüğün vücut bulmuş halidir fenerbahçe. eyvallah, derbi istatistikleri, sadece bize değil diğer büyüklere karşı da, çok başarılı ve kendi adlarına övünülecek bir şey. bazı belli psikolojik faktörleri de çözdüler, hep onları oynayıp alıyorlar istediklerini. ulan derbi hakemi atanınca, hafta içi hiç bir oyuncu, yönetici, sosyal medya hesabı veya basın mensubu ortamı germemişken hakem üzerinden dedikodu çıkarabiliyorlar, böyle tıynette bir camia, elbette de alıyor istediğini. baksan etik ahlak ahkam keserler istediklerini alınca da. lakin bunları yapmaktan bıkmadılar ve bazı şeyleri de bu yüzden kaybediyorlar. başlarına gelenler hep bu tavırlarından, antipatik oluyorlar, sonra da 17'ye 1 diye ağlıyorlar. mayıs ayında yine ağlayarak aziz istifa diye dolanacaklar, ama yine akıllanmayacaklar... beşiktaşlılar son 2 yıldır antipatikleştikten sonra sağda solda ''neredesin fenerbahçe, rekabet olacaksa senle olsun'' ayağı yapanlar oluyor, onlara da ders olur umarım.
genelde futbol mevzularında rakip takım tutan arkadaşlarımla muhabbete girmemeye çalışırım bu yüzden, karışık maç izlenen yerlerde izlememeye çalışırım. paylaşabileceğim bir duygu, görüş yok çünkü, özellikle bu takım taraftarıyla. 22 ekim 2017 galatasaray fenerbahçe maçı sonrası tekrar ve tekrar gösteriyorlar karakterlerini, uymamaya çalışıyorum.
lakin aklım da almıyor, sinirden gülüyorum. mondragon'un kafasında patlayan ses bombası, hasan şaş'a atılan sidik torbaları, bozuk paralar, derbi öncesi yan hakemin kafasının yarılması ve o maçın oynanması, gerets'in kafasının yarılması, terim'in kafasının yarılması, üstüne de alınan ceza sonrası kadınlara oynanan maçta terim'in yara bantlı fotoğrafının pankart ile dalga geçilmesi... bunların hepsi kadıköy'de olan olaylar. bizde küfür yok, sahaya madde atılmaz asla diyemem, diyene de hadi oradan derim, rakı şişesi atıldı sahaya veya sulu derbi yaşandı. lakin baktığınızda zarar gelmemiş kimseye, cezamızı da çekmişiz. bu arkadaşların yıllar yılı yanına kar kalır bunlar, asla özür dilemezler, üstüne yüzsüzlük dahi yaparlar. bu saydıklarım yıllar önceydi, hadi farklı federasyonlar farklı kurallar vardı diyelim. daha bu sene kadıköy'de volkan babacan'a su attılar, adam yerlerde yattı. bir sonraki içsaha maçı beşiktaş diye ufak cezayla kapatıldı, ne medya olayın üstüne gitti ne başka biri. 22 ekim 2017 galatasaray fenerbahçe maçı sonrası ise en ağır cezaları bekler olmuşlar şimdi. bunları sıralayınca da türk futbolu böyle ilerlemez, ona ceza verilmedi buna da verilmesin mantığı yanlış diye bilmişlik yapıyorlar. ne denir bu adamlara, nasıl küfürsüz anlatılır, nasıl orta noktada buluşulur ki?
kibirin yüzsüzlüğün vücut bulmuş halidir fenerbahçe. eyvallah, derbi istatistikleri, sadece bize değil diğer büyüklere karşı da, çok başarılı ve kendi adlarına övünülecek bir şey. bazı belli psikolojik faktörleri de çözdüler, hep onları oynayıp alıyorlar istediklerini. ulan derbi hakemi atanınca, hafta içi hiç bir oyuncu, yönetici, sosyal medya hesabı veya basın mensubu ortamı germemişken hakem üzerinden dedikodu çıkarabiliyorlar, böyle tıynette bir camia, elbette de alıyor istediğini. baksan etik ahlak ahkam keserler istediklerini alınca da. lakin bunları yapmaktan bıkmadılar ve bazı şeyleri de bu yüzden kaybediyorlar. başlarına gelenler hep bu tavırlarından, antipatik oluyorlar, sonra da 17'ye 1 diye ağlıyorlar. mayıs ayında yine ağlayarak aziz istifa diye dolanacaklar, ama yine akıllanmayacaklar... beşiktaşlılar son 2 yıldır antipatikleştikten sonra sağda solda ''neredesin fenerbahçe, rekabet olacaksa senle olsun'' ayağı yapanlar oluyor, onlara da ders olur umarım.
