• 28790
    “evet, rakibin 1,90’lık sol bekinin karşısına çabuk bir kenar hücumcusu koymayı akıl edemedik. evet, 1 puan işimize yaramıyorken 46’da oyuna ozan’ı soktuk. evet, 150 yıllık futbol tarihinin bir kornerde en boş bırakılan adamına asist yaptırdık.
    ama milli takımın sorunu bence sadece sahanın içinde değil kesinlikle...
    dün akşam 18 sularında dünyanın en kısa fıkrasını izledim haberlerde: “cengiz, takımında süre almadığı için 23 kişilik maç kadrosunda yok.”
    bu fıkradan daha da komik bir detay da, aynı pozisyonun 5 farklı oyuncusu okay-ozan-selçuk-yunus-yusuf’un hepsinin kulübede olup cengiz’in bulunmaması... lucescu-havutçu’ya soruyorum: dünyada hangi maçta, hangi durumda, ozan-okay-selçuk’un üçünün birden oyuna girme ihtimali oluşabilir? kulübeye 5 merkez oyuncuyu koyup, bir kenar hücumcusu (emre mor) ve bir stoperi (ömer’i) almanın mantık çerçevesinde nasıl bir açıklaması olabilir? 23 kişilik kadro demek, sahadaki 11 oyuncunun pozisyon pozisyon karşılığının kulübede olması demek. sahada iki stoper varsa, kulübede de iki tane olmalı. iki açık hücumcusu varsa kulübede de iki... orada nasıl bir hesap, nasıl bir güç var ki, serdar ve cengiz’i matematikle dalga geçercesine tribünde oturtup, kulübeyi keyfine göre dolduruyor?
    zaten lucescu göreve geldiğinden beri kararların akıl-mantık çerçevesinde alınmadığı ortada. bu kararlar lucescu’ya ait olamaz, birileri belli ki rumen hoca’ya sufle veriyor ve bu sufleyi kim veriyorsa ülkeye ihanet ediyor. yoksa gazeteci döven arda’yı 1 maçlık aranın ardından ayağına gidip davet etmek de, trabzon’da 30 dakika oynayıp alanya maçının kaybedilmesinin baş sorumlusu olan volkan’ı kadroya çağırmak da, cengiz’i-serdar’ı tribünde oturtmak da iyi niyetle açıklanamaz bence. milli takım 2020’yi de kaybetmek istemiyorsa, bu ihanet şebekesini tespit edip çökertmeli.
    championship takımı reading’in yedeği bödvarsson müthiş oynadı, çünkü dortmund’un ve g.saray’ın as stoperleri yerine f.bahçe’nin yedek ön liberosunu koyduk karşısına.”
    uğur meleke
    milli takımdaki mafyalaşma galatasaray’daki çeteleşmenin mazisinden çok çok daha gerilere gitmektedir. prim kavgaları 2002 yılında bile vardı ve hiç ara vermedi. prim işi kalksın da görelim ay yıldız sevdalılarını. galatasaray bu çete işini kısmen çözdü ve sonuç ortada. aslında milli takımdaki olaylardan yine ders çıkarıp arda meselesine kesin bir nokta koyup, içerde hala fırsat kollayan virüsleri de en kısa zamanda vücuttan atmak lazım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın