3
organizasyondan kuruma geçiştir. kurumsallaşmanın sonucu olarak; organizasyon faaliyetlerinin şahıslara bağlı olmadan yürütülebildiği, şahısların değil sistemin ön plana çıktığı bir yönetim ortaya çıkar.
herhalde her organizasyon kurumsal olmak isteyecektir. ancak şahıslara dayalı sistemde, bunun önüne geçilmeye çalışılması beklenen bir süreçtir. hele ki galatasaray gibi vakıfların akıbetini yönetenler çok da önemsemezler. yönetenlerin birkaç amacı vardır.
1) galatasaray markası üzerinden isim yapma ve gerçek hayat işlerini yürütebilme rahatlığı
2) galatasaray markasından beklenen sportif başarılar ile tarihe geçme
birinci durum amaç, ikincisi ise birinciyi koruyabilmek için araçtır. kişinin itibarı korunduğu sürece, kendi işlerini yoluna sokabilecek; destekçilerini arttırarak yerini güçlendirecektir.
peki bu durum nasıl değişir?
galatasaraylı olmak, ona çok değer vermek gibi soyut kavramları geçiniz. bu yolla elde kalan pek bir şey yok. zaten kişilere bağımlı olmaktan doğan temel sorun bu sistemde hemen ön plana çıkmaktadır.
burada olması gereken, galatasaray'ın şirketleşmesidir. kurumsallaşmanın sağlanabilmesi için elzem olan budur. peki bu şartlarda mümkün mü? sanmıyorum. o halde yapılması gereken oyunu kuralına göre mi oynamaktır?
oyunu kuralına göre oynamak
taraftarın beklentisi, görüyoruz ki, bu yönde. fatih terim, lucescu gibi istekler, hatta abartılı yakarışlar bunun bir sonucudur. daha ne kadar kötü duruma düşebiliriz ki? burada taraftarın genel algısına söylenecek pek bir söz yok. günü kurtarma adına, bir kişiye sarılıp en azından birkaç sene mutlu olalım bakışı; göze pek de saçma gelmiyor. sonrası allah kerim! ellerinde başarı argümanı da var. hani diyor ya cem yılmaz. hazır yapılmışı var...
düşünün ki, aslında biz bir sıvıyız. bizi bir kaba koyuyorlar. bulunduğumuz kaba göre şekil almamız gerekiyor. doğamızda bu var çünkü. bize biçilen kabı eleştirme hakkımız maalesef yok. bu sebeple tartışma zeminini genel bakış açısına göre değil, bulunduğumuz kaba göre konumlandırıyoruz.
bana göre taraftarın fatih terim yakarışları bu düşünce sisteminden kaynaklanıyor. kurumsallaşma filan ütopik şeyler. bizler gerçekleri konuşalım... kimse hayal kurmasın. istenen, beklenen bu çünkü. bizler romantik, hayalperest insanlar olarak damgalanmalıyız. gerçekler başka zira...
herhalde her organizasyon kurumsal olmak isteyecektir. ancak şahıslara dayalı sistemde, bunun önüne geçilmeye çalışılması beklenen bir süreçtir. hele ki galatasaray gibi vakıfların akıbetini yönetenler çok da önemsemezler. yönetenlerin birkaç amacı vardır.
1) galatasaray markası üzerinden isim yapma ve gerçek hayat işlerini yürütebilme rahatlığı
2) galatasaray markasından beklenen sportif başarılar ile tarihe geçme
birinci durum amaç, ikincisi ise birinciyi koruyabilmek için araçtır. kişinin itibarı korunduğu sürece, kendi işlerini yoluna sokabilecek; destekçilerini arttırarak yerini güçlendirecektir.
peki bu durum nasıl değişir?
galatasaraylı olmak, ona çok değer vermek gibi soyut kavramları geçiniz. bu yolla elde kalan pek bir şey yok. zaten kişilere bağımlı olmaktan doğan temel sorun bu sistemde hemen ön plana çıkmaktadır.
burada olması gereken, galatasaray'ın şirketleşmesidir. kurumsallaşmanın sağlanabilmesi için elzem olan budur. peki bu şartlarda mümkün mü? sanmıyorum. o halde yapılması gereken oyunu kuralına göre mi oynamaktır?
oyunu kuralına göre oynamak
taraftarın beklentisi, görüyoruz ki, bu yönde. fatih terim, lucescu gibi istekler, hatta abartılı yakarışlar bunun bir sonucudur. daha ne kadar kötü duruma düşebiliriz ki? burada taraftarın genel algısına söylenecek pek bir söz yok. günü kurtarma adına, bir kişiye sarılıp en azından birkaç sene mutlu olalım bakışı; göze pek de saçma gelmiyor. sonrası allah kerim! ellerinde başarı argümanı da var. hani diyor ya cem yılmaz. hazır yapılmışı var...
düşünün ki, aslında biz bir sıvıyız. bizi bir kaba koyuyorlar. bulunduğumuz kaba göre şekil almamız gerekiyor. doğamızda bu var çünkü. bize biçilen kabı eleştirme hakkımız maalesef yok. bu sebeple tartışma zeminini genel bakış açısına göre değil, bulunduğumuz kaba göre konumlandırıyoruz.
bana göre taraftarın fatih terim yakarışları bu düşünce sisteminden kaynaklanıyor. kurumsallaşma filan ütopik şeyler. bizler gerçekleri konuşalım... kimse hayal kurmasın. istenen, beklenen bu çünkü. bizler romantik, hayalperest insanlar olarak damgalanmalıyız. gerçekler başka zira...