2
ortaokula giderken kalleş bir sınıf arkadaşımın bizleri kandırmak için kullandığıdır. daha doğrusu adını kullandığıdır. 'bizzat babama kendisi vermiş formayı', 'eve çok kez formayı almak için geldiler şöyle şöyle paralar verdiler de babam satmadı' türevi cümleler kurarak kendine çok kral ortam yapmıştı çakal. bir gün evlerine gittiğimizde ise ötmüştü tüm gerçeği. yalanmış meğer. tabi o zaman çocuğuz, metin oktay'ın adını büyüklerimizden tek tük duyuyoruz, belli bir bilgi birikimimiz yok. zihnimiz, adını duyduğumuzda kendisinin sadece bir galatasaray efsanesi olduğunu bilmemizin yeterli olduğunu söylüyor. bu yüzden o gerçeği duyduğumuzda 'ehe ehe la olm ne gerek vardı böyle yalan söylemeye' diye geçiştirmiştik... şimdiki aklım olsa ya da şimdi yapsa kafasını kırardım davarın. nimetle şaka olur mu lan!