14131
günlerdir sözleşme feshinin kapa bildirilmesini beklediğim oyuncumuz.
arkadaşlar ortak derdimiz galatasaray, lami cimi yok bu işin. ne wesley yandaşları daha fazla galatasaraylı ne wesley düşmanları… ne terim yandaşları daha fazla galatasaraylı ne terim düşmanları… ne aysal yandaşları daha fazla galatasaraylı ne aysal düşmanları… hepimiz eşit derecede galatasaraylıyız, üç-dört senedir okur ve çaylak olarak bu sözlüğü takip ediyorum ve inanın buradaki hiç kimsenin galatasaraylılığından şüphe etmiyorum. anlamamız gereken olay şu; hepimiz galatasaray’ın iyiliğini istiyoruz fakat futbolu farklı yorumluyoruz.
ben wesley’in gitmesini istiyorum ve bunu da oturduğum her galatasaraylıyla paylaşıyorum. bu isteğimin arkasını doldururken galatasaray menfaatlerini kendimce düşündüğüm müddetçe zannetmiyorum ki kötü bir galatasaraylı olayım, olsam olsam kötü bir futbol yorumcusu olurum ki öyle damgalanırsam da saygı duyarım.
neden wesley’in gitmesini istiyorum?
1. arkadaş bu adam takımın en çok maaş alan oyuncusu mu? evet. peki aldığı maaşın hakkını veriyor mu? hayır.
takımın en çok maaş alan oyuncusu, aldığı maaşın hakkını nasıl verebilir?
a. takıma liderlik eder, büyük maçlarda özel sorumluluk alır.
b. takımı her maç olmasa bile sezonun büyük bir bölümünde ipten alır.
c. inanılmaz bir skor katkısı verir.
d. oynadığı mevki itibariyle yerinin kolay kolay dolmayacağını taraftara hissettirir.
şimdi bakalım, wes, son iki senedir takıma liderlik ediyor mu? hayır. takımın saha içi lideri, melomuz gittiğinden beri yok. büyük maçlarda özel sorumluluk alıyor mu? kesinlikle hayır. dördüncü yıldızı taktığımız sezondan bu yana, wesley’in(aynı zamanda galatasarayın da)silik olmadığı herhangi bir derbi veya büyük maç var mı? yok.
takımı her maç olmasa bile sezonun büyük bir bölümünde ipten alıyor mu? son iki sezon için konuşacaksak kesinlikle hayır. büyük maçlarda ipten almayı bırakın sorumluluktan kaçtığını yukarıdaki paragrafta yazdım ama küçük maçlarda da ortalıkta olmayan bir oyuncudan bahsediyoruz iki senedir. anadolu deplasmanlarında kaçak dövüşüyor, arenadaki maçlarda taraftara şirin gözükmek için arada coşuyor, bütün olayı bu, bu adamın.
inanılmaz skor katkısı veriyor mu? hiç şu kadar gol şu kadar asist muhabbetine girmeyeceğim, transfermarktta yazan istatistikler benim için çok da bir şey ifade etmiyor. ben maç izlerken ‘en olmadı wesley atar bir tane keyfimize bakarız’ rahatlığını hiçbir maçta hissetmiyorum.
oynadığı mevki itibariyle yeri kolay kolay dolmaz mı? bence dolar. kendisi kadar kaliteli olmasa bile iyi bir transfer politikasıyla şuan verdiği katkıyı verecek herhangi bir 10 numarayı, çok daha ucuz maliyete bulabiliriz. ha bana sorarsanız, galatasaray, eli belinde ileride bekleyen, top ayağına geldiğinde şık paslar atan veya kaleye şut çeken, sahadaki 9 kişinin bir kişi için koştuğu eski tip 10 numaraların bulunduğu sistemlerle değil, herkesin hiç kimse için ve aslında herkesin herkes için koştuğu kolektif bir futbol sistemi içerisinde mücadele etmeli. yani wesley’e ve onun mevkiini dolduracak herhangi bir oyuncuya ihtiyaç duyulmamalı.
gelelim ikinci maddeye,
2. wesley sneijder galatasaray’ı aşırı sahiplenen çocuk ruhlu veya işine son derece saygılı bir profesyonel futbolcu mu? hayır, ikisi de değil.
bu maddeyi uzun uzun açıklamaya gerek yok, son zamanlarda saha içindeki halvet-i ruhiyesi, kamplara her yaz geç katılışı, sezon içerisinde takımdan üstün olduğunu hissettiren hal hareketleri ve son iki sezondur göt göbek yağ bağlamış şekilde gezmesi bu maddenin sorusuna verdiğim cevabı kanıtlar nitelikte bana sorarsanız.
3. bu kadar olumsuz yargıya rağmen, wes’in bu negatif durumu sineye çekilebilir mi? sineye çekildikten ve her şey tatlıya bağlandıktan sonra galatasaray’a verebileceği bir şeyler var mı, olabilir mi? hayır yok ve hayır olamaz. dolayısıyla bu negatif durumu da sineye çekilemez.
galatasaray bir kabuk değişimi içinde, beğenilsin veya beğenilmesin yeni hoca ve yeni transferle galatasaray önümüzdeki sene önüne somut hedefler koymuş. wes’in bu çetrefilli durumu her geçen gün takım içinde huzursuzluk oluşmasına sebep oluyor. ve maalesef huzursuzluğun olduğu yerden de başarı çıkmıyor. bir an önce wes defterini kapatıp bu somut hedeflere ulaşma yolunda camia olarak kenetlenmeliyiz.
bu sebepleri wes’in gitmesi için saydığımda genelde şöyle bir tepkiyle karşılaşıyorum: ‘ya kardeşim tamam wes gitsin de ona sırana gelene kadar selçuk var, semih var, yasin var...’ evet, var ve onlar da gitmeli. tıpkı wesley sneijder gibi onlar da galatasaray’da miladını doldurmuş oyuncular ve tabiri caizlerse çöpler. ama wes’in gidişini o adamların takımda kalışıyla engellemek, hırsızlık yapan koltuk sevdalılarını ‘çalarlarsa çalsınlar canım ondan öncekiler sanki çalmıyordu’ yargısıyla aklayan yurdum insanına benziyor. bugün wesley’in gitmesi gündemde ve wesley bir çöpse onun gitmesini istemeliyiz. diğer çöplere de sıra gelmesi için gerekli baskıyı yönetime yapmalı ve onların da gitmesini gündeme getirmeliyiz. onların gitmesinin gündeme gelmeyişi, wesley’in çöp olduğu gerçeğini değiştirmez.
wesley sneijder özelinde durumlar böyle;
camia olarak bu sene kenetlenmemiz gerektiğini bir kez daha vurgulayayım ve nazım hikmet’in dizelerini galatasaray’a uyarlayarak şu yazıyı bitireyim,
“dörtnala gelip mekteb-i sultaniden
istanbul’a bir aslan yelesi gibi uzanan
bu galatasaray bizim!”
bu galatasaray bizim arkadaşlar, isimlere takılmadan takımımızın yanında olalım.
arkadaşlar ortak derdimiz galatasaray, lami cimi yok bu işin. ne wesley yandaşları daha fazla galatasaraylı ne wesley düşmanları… ne terim yandaşları daha fazla galatasaraylı ne terim düşmanları… ne aysal yandaşları daha fazla galatasaraylı ne aysal düşmanları… hepimiz eşit derecede galatasaraylıyız, üç-dört senedir okur ve çaylak olarak bu sözlüğü takip ediyorum ve inanın buradaki hiç kimsenin galatasaraylılığından şüphe etmiyorum. anlamamız gereken olay şu; hepimiz galatasaray’ın iyiliğini istiyoruz fakat futbolu farklı yorumluyoruz.
ben wesley’in gitmesini istiyorum ve bunu da oturduğum her galatasaraylıyla paylaşıyorum. bu isteğimin arkasını doldururken galatasaray menfaatlerini kendimce düşündüğüm müddetçe zannetmiyorum ki kötü bir galatasaraylı olayım, olsam olsam kötü bir futbol yorumcusu olurum ki öyle damgalanırsam da saygı duyarım.
neden wesley’in gitmesini istiyorum?
1. arkadaş bu adam takımın en çok maaş alan oyuncusu mu? evet. peki aldığı maaşın hakkını veriyor mu? hayır.
takımın en çok maaş alan oyuncusu, aldığı maaşın hakkını nasıl verebilir?
a. takıma liderlik eder, büyük maçlarda özel sorumluluk alır.
b. takımı her maç olmasa bile sezonun büyük bir bölümünde ipten alır.
c. inanılmaz bir skor katkısı verir.
d. oynadığı mevki itibariyle yerinin kolay kolay dolmayacağını taraftara hissettirir.
şimdi bakalım, wes, son iki senedir takıma liderlik ediyor mu? hayır. takımın saha içi lideri, melomuz gittiğinden beri yok. büyük maçlarda özel sorumluluk alıyor mu? kesinlikle hayır. dördüncü yıldızı taktığımız sezondan bu yana, wesley’in(aynı zamanda galatasarayın da)silik olmadığı herhangi bir derbi veya büyük maç var mı? yok.
takımı her maç olmasa bile sezonun büyük bir bölümünde ipten alıyor mu? son iki sezon için konuşacaksak kesinlikle hayır. büyük maçlarda ipten almayı bırakın sorumluluktan kaçtığını yukarıdaki paragrafta yazdım ama küçük maçlarda da ortalıkta olmayan bir oyuncudan bahsediyoruz iki senedir. anadolu deplasmanlarında kaçak dövüşüyor, arenadaki maçlarda taraftara şirin gözükmek için arada coşuyor, bütün olayı bu, bu adamın.
inanılmaz skor katkısı veriyor mu? hiç şu kadar gol şu kadar asist muhabbetine girmeyeceğim, transfermarktta yazan istatistikler benim için çok da bir şey ifade etmiyor. ben maç izlerken ‘en olmadı wesley atar bir tane keyfimize bakarız’ rahatlığını hiçbir maçta hissetmiyorum.
oynadığı mevki itibariyle yeri kolay kolay dolmaz mı? bence dolar. kendisi kadar kaliteli olmasa bile iyi bir transfer politikasıyla şuan verdiği katkıyı verecek herhangi bir 10 numarayı, çok daha ucuz maliyete bulabiliriz. ha bana sorarsanız, galatasaray, eli belinde ileride bekleyen, top ayağına geldiğinde şık paslar atan veya kaleye şut çeken, sahadaki 9 kişinin bir kişi için koştuğu eski tip 10 numaraların bulunduğu sistemlerle değil, herkesin hiç kimse için ve aslında herkesin herkes için koştuğu kolektif bir futbol sistemi içerisinde mücadele etmeli. yani wesley’e ve onun mevkiini dolduracak herhangi bir oyuncuya ihtiyaç duyulmamalı.
gelelim ikinci maddeye,
2. wesley sneijder galatasaray’ı aşırı sahiplenen çocuk ruhlu veya işine son derece saygılı bir profesyonel futbolcu mu? hayır, ikisi de değil.
bu maddeyi uzun uzun açıklamaya gerek yok, son zamanlarda saha içindeki halvet-i ruhiyesi, kamplara her yaz geç katılışı, sezon içerisinde takımdan üstün olduğunu hissettiren hal hareketleri ve son iki sezondur göt göbek yağ bağlamış şekilde gezmesi bu maddenin sorusuna verdiğim cevabı kanıtlar nitelikte bana sorarsanız.
3. bu kadar olumsuz yargıya rağmen, wes’in bu negatif durumu sineye çekilebilir mi? sineye çekildikten ve her şey tatlıya bağlandıktan sonra galatasaray’a verebileceği bir şeyler var mı, olabilir mi? hayır yok ve hayır olamaz. dolayısıyla bu negatif durumu da sineye çekilemez.
galatasaray bir kabuk değişimi içinde, beğenilsin veya beğenilmesin yeni hoca ve yeni transferle galatasaray önümüzdeki sene önüne somut hedefler koymuş. wes’in bu çetrefilli durumu her geçen gün takım içinde huzursuzluk oluşmasına sebep oluyor. ve maalesef huzursuzluğun olduğu yerden de başarı çıkmıyor. bir an önce wes defterini kapatıp bu somut hedeflere ulaşma yolunda camia olarak kenetlenmeliyiz.
bu sebepleri wes’in gitmesi için saydığımda genelde şöyle bir tepkiyle karşılaşıyorum: ‘ya kardeşim tamam wes gitsin de ona sırana gelene kadar selçuk var, semih var, yasin var...’ evet, var ve onlar da gitmeli. tıpkı wesley sneijder gibi onlar da galatasaray’da miladını doldurmuş oyuncular ve tabiri caizlerse çöpler. ama wes’in gidişini o adamların takımda kalışıyla engellemek, hırsızlık yapan koltuk sevdalılarını ‘çalarlarsa çalsınlar canım ondan öncekiler sanki çalmıyordu’ yargısıyla aklayan yurdum insanına benziyor. bugün wesley’in gitmesi gündemde ve wesley bir çöpse onun gitmesini istemeliyiz. diğer çöplere de sıra gelmesi için gerekli baskıyı yönetime yapmalı ve onların da gitmesini gündeme getirmeliyiz. onların gitmesinin gündeme gelmeyişi, wesley’in çöp olduğu gerçeğini değiştirmez.
wesley sneijder özelinde durumlar böyle;
camia olarak bu sene kenetlenmemiz gerektiğini bir kez daha vurgulayayım ve nazım hikmet’in dizelerini galatasaray’a uyarlayarak şu yazıyı bitireyim,
“dörtnala gelip mekteb-i sultaniden
istanbul’a bir aslan yelesi gibi uzanan
bu galatasaray bizim!”
bu galatasaray bizim arkadaşlar, isimlere takılmadan takımımızın yanında olalım.