8727
belli periyotlar ileyaptığımız ünal aysal kavgasına tekrardan başladık anlaşılan. birazdan vereceğim adnan öztürk'ün asporda çıktığı programda verdiği hesaplara iyi bakalım. şimdiden söyleyeyim ben adanan öztürk'e güvenen biri değilim. özellikle son başkanlık seçiminde ki muhabbetten sonra bana samimi gelmiyor. twitter'da şans eseri karısı kanser olduğu için seçimden çekildiğini okumuş olsam da bu bahsettiğim yazının da her hangi bir güvenilirliği yok. bir kere güvenim kırıldı zaten o yüzden her zaman daha ittihatlı davranmaya çalışırım. ancak kulüpte çalıştığı dönemlerde bu sayılarla çok haşır neşir olduğu için buradaki sayılara güveniyorum. yorumlarında belki bir manipülasyon olabilir bilemem ancak direkt sayılara ve verilere bakalım.
https://www.youtube.com/watch?v=RbUmHIRUlFw
sayılarda ne görüyoruz. bizim gelirlerimiz 2 katına çıkmış ancak harcamalarımız da artmış. bu benim için neden önemli. geçen televizyon bülent tulun erman toroğlu'na cevaben "bizim bıraktığımızda ki borç miktarımız ile aldığımızda ki borç miktarı arasında kayda değer bir fark yok." minvalinde bir cevap verdi. burada daha iyi hatırlayanlar beni uyarırsa sevinirim. galiba aradaki fark 10 milyon euro eksi gibi bir şeydi. her neyse artı da olsa eksi de olsa benim söylemim çok değişmeyecek.gelirler bu kadar artmışken (eskiye nazaran tabi ki yoksa hedeflerdekine ne kadar yakın ne kadar uzak başka tartışma konusu ve üzerine kafa yormak gerekir.) övünülen borçtaki bu değişim bence büyük bir sorun. müsrif davranmışız demek ki.
bir eleştiri gördüm. "şuan transfer yapabiliyorsak, zamanında aldığı bruma'ya borçluyuz." minvalinde bir eleştiri idi. bana göre özellikle aysal'ın 2. senesinden itibaren aşırı müsrif bir kulübüz. 2 senedir de baya sıkıntılı bir şekilde transfer yapıyoruz. zaten benim nazarımda dursun özbek yönetiminin çok başarısız olmasının sebeplerinden önemli biri bu kadar pranganın olmasına rağmen aynı müsrifliğe devam etmesi ve belki de daha aymaz bir transfer politikası sergilemeleri. tolga ciherci ve 2 milyon euro ilişkisini, 3 milyon euro maaşları veya serbest oyunculara hiç gitmemizi örnek verebilirim. konumuza dönersek, bizim aslında hala içinde bulunduğumuz sıkıntılı dönemi ve bu dönemde transfer yapmak için bruma'yı satmaya mecbur kalmamızın sebebini ünal aysal'a borçlu değil miyiz?
velev ki dursun özbek yönetiminin beceriksizliği yüzünden uefa'dan ceza aldık. buna ben karar veremem belki avukat birisi ve spor hukuku ile bilgili birisi daha iyi değerlendirir durumu. ancak biz neden uefa tarafından soruşturulduk, neden ceza aldık. ünal aysal yönetiminin yaptığı bir sözleşmeye zamanında uyulmadığı için ceza aldık. uymayan bu yönetim değil. yani bunu ünal aysal yönetimine yazmaktan başka bir yol yok. öncelikle şunu anlayalım. bu anlaşma neden yapıldı? biz uefa gözünde yanlış işler yaptık ve uefa lütfen bize bu ikinci şansı verdi. yani biz iki kere uefa ile ters düştük, uefa nezdinde 2 kere kötü yönetildik. çok şansız olduğumuzdan veya uefa çok kaka olduğundan mı bunlar başımıza geldi? bence, aynaya bakmak daha doğru bir cevap olur.
tabi ki de ünal aysal'ın iyi yaptığı, bize kazancı olan hamleleri vardı. siyah ile beyaz değil dünya ne de olsa. ancak bana göre ünal aysal güzel jelatini olan ama iyi bir başkan olmayan biri. dursun özbek'e göre kesinlikle daha büyük oynadı ve daha profesyonel bir görüntü verdi. çok daha güven veren bir yapı gözüküyordu. dursun özbek dediğim gibi belki daha kötü hem de daha küçük.
bu arada, ünal aysal sevmeyene dursun özbek müstahak gibi söylemleri hiç anlamıyorum. ondan sonra "vasat sevici" tabiri beri sıra geliyor. kötü bulduğum bir şeyin karşısına neden daha kötüsünü beğenmek zorunda kalayım. bu söylem sizce de tuhaf değil mi?
https://www.youtube.com/watch?v=RbUmHIRUlFw
sayılarda ne görüyoruz. bizim gelirlerimiz 2 katına çıkmış ancak harcamalarımız da artmış. bu benim için neden önemli. geçen televizyon bülent tulun erman toroğlu'na cevaben "bizim bıraktığımızda ki borç miktarımız ile aldığımızda ki borç miktarı arasında kayda değer bir fark yok." minvalinde bir cevap verdi. burada daha iyi hatırlayanlar beni uyarırsa sevinirim. galiba aradaki fark 10 milyon euro eksi gibi bir şeydi. her neyse artı da olsa eksi de olsa benim söylemim çok değişmeyecek.gelirler bu kadar artmışken (eskiye nazaran tabi ki yoksa hedeflerdekine ne kadar yakın ne kadar uzak başka tartışma konusu ve üzerine kafa yormak gerekir.) övünülen borçtaki bu değişim bence büyük bir sorun. müsrif davranmışız demek ki.
bir eleştiri gördüm. "şuan transfer yapabiliyorsak, zamanında aldığı bruma'ya borçluyuz." minvalinde bir eleştiri idi. bana göre özellikle aysal'ın 2. senesinden itibaren aşırı müsrif bir kulübüz. 2 senedir de baya sıkıntılı bir şekilde transfer yapıyoruz. zaten benim nazarımda dursun özbek yönetiminin çok başarısız olmasının sebeplerinden önemli biri bu kadar pranganın olmasına rağmen aynı müsrifliğe devam etmesi ve belki de daha aymaz bir transfer politikası sergilemeleri. tolga ciherci ve 2 milyon euro ilişkisini, 3 milyon euro maaşları veya serbest oyunculara hiç gitmemizi örnek verebilirim. konumuza dönersek, bizim aslında hala içinde bulunduğumuz sıkıntılı dönemi ve bu dönemde transfer yapmak için bruma'yı satmaya mecbur kalmamızın sebebini ünal aysal'a borçlu değil miyiz?
velev ki dursun özbek yönetiminin beceriksizliği yüzünden uefa'dan ceza aldık. buna ben karar veremem belki avukat birisi ve spor hukuku ile bilgili birisi daha iyi değerlendirir durumu. ancak biz neden uefa tarafından soruşturulduk, neden ceza aldık. ünal aysal yönetiminin yaptığı bir sözleşmeye zamanında uyulmadığı için ceza aldık. uymayan bu yönetim değil. yani bunu ünal aysal yönetimine yazmaktan başka bir yol yok. öncelikle şunu anlayalım. bu anlaşma neden yapıldı? biz uefa gözünde yanlış işler yaptık ve uefa lütfen bize bu ikinci şansı verdi. yani biz iki kere uefa ile ters düştük, uefa nezdinde 2 kere kötü yönetildik. çok şansız olduğumuzdan veya uefa çok kaka olduğundan mı bunlar başımıza geldi? bence, aynaya bakmak daha doğru bir cevap olur.
tabi ki de ünal aysal'ın iyi yaptığı, bize kazancı olan hamleleri vardı. siyah ile beyaz değil dünya ne de olsa. ancak bana göre ünal aysal güzel jelatini olan ama iyi bir başkan olmayan biri. dursun özbek'e göre kesinlikle daha büyük oynadı ve daha profesyonel bir görüntü verdi. çok daha güven veren bir yapı gözüküyordu. dursun özbek dediğim gibi belki daha kötü hem de daha küçük.
bu arada, ünal aysal sevmeyene dursun özbek müstahak gibi söylemleri hiç anlamıyorum. ondan sonra "vasat sevici" tabiri beri sıra geliyor. kötü bulduğum bir şeyin karşısına neden daha kötüsünü beğenmek zorunda kalayım. bu söylem sizce de tuhaf değil mi?
