Kariyer Sonu1090
nonda'nın -bilhassa 2007-2008 sezonu sebebiyle- galatasaray taraftarının yeri çok ayrıdır. bu değişmez bir gerçek fakat nonda'ya hala bu şekilde sempati duyulmasının, iyi yad edilmesinin ana sebebi zamanı geldiğinde usulünce vedalaşmamızdandır.
2009-2010 sezonuna girerken, rijkaard ve sükseli transferlerin ardından basının da efsanevi gazlamasıyla, o devirler uluslararası alanda barcelona-real madrid rekabetinin yerel kopyası galatasaray-fenerbahçe kapışması konuşuluyordu. tıpkı ispanya ligi gibi bu iki takım alıp başını gidecek, 90'lı puanlarda ligi bitirecek ve bir adım önde olan şampiyon olacak gibi senaryolar konuşuluyordu. nitekim takımımız da iç sahadaki eskişehirspor maçına kadar avrupa'da ve türkiye'de pancar motoru gibiydi. sonrasında kadıköy deplasmanında baros'un sakatlanması ve mağlubiyet ile başlayan süreçte sezon hayal ettiğimizin fersah fersah ötesinde sonuçlandı.
baros'un sakatlanmasının ardından nonda forvet hattında tek başına kalakaldı. kadro mühendisliğimizin teknik bilimler yüksek okulu mezunlarınca yapıldığı yavaş yavaş ayyuka çıkmaya başladı. zira nonda, yedek olarak gayet iyi olsa da as forvetimiz olmayı kaldıramıyordu. gerek bir sezon önce yaşadığı uzun süreli sakatlık, gerek kariyeri boyunca yaşadığı sakatlıklar artık tempoyu kaldıramamasına sebep oluyordu. kaldı ki hatırlayanlar ilk devrenin son maçlarında nonda'nın nasıl saç baş yoldurduğunu, yanılmıyorsam ikinci devrenin ilk maçı, nonda'nın son maçında olan antepspor maçında* sami yen'de parçalıya ıslıklarla veda edişine tanıklık etmişlerdir.
hasılı nonda'nın gönderilişi o dönem bir gereklilikti ve gayet tabii bir durumdu. kendisi de bunun bilincinde olduğundan beraber geçen 2.5 sezonun ardından sessiz sedasız buraya veda etti. biraz daha kalsa belki bugün zamanında vedalaşmadığımız ve forveti üstüne tapuladığımız umut bulut gibi hep kötü hatırlayacaktık kendisini. o dönem nonda'nın gidişinin normalliğinin tam aksine anormal olan durum, nonda'nın yerine uefa'da oynama şansı olmayan jo alves'in takıma katılmasıydı. sezon başı hedefi uefa kupası olan takımın asla yapmaması gereken bir hataydı. belki de biz taraftarın tam aksine yönetim uefa kupası'nın prestiji yerine şampiyonlar ligi'bin katılım parası için lig şampiyonluğunu hedef seçmiş olabilir. nitekim 3. bitirilen sezonun ardından keita'nın gönderilişi, yerine pino'nun alınışı, umut vaat eden ve taraftarın sevdiği kiralık dos santos'un hiç düşünülmemesi, kaleci transferi yapılmaması, yapılan ucuz transferler vs. bu konuda gerekli ipuçlarını vermişti.
2009-2010 sezonuna girerken, rijkaard ve sükseli transferlerin ardından basının da efsanevi gazlamasıyla, o devirler uluslararası alanda barcelona-real madrid rekabetinin yerel kopyası galatasaray-fenerbahçe kapışması konuşuluyordu. tıpkı ispanya ligi gibi bu iki takım alıp başını gidecek, 90'lı puanlarda ligi bitirecek ve bir adım önde olan şampiyon olacak gibi senaryolar konuşuluyordu. nitekim takımımız da iç sahadaki eskişehirspor maçına kadar avrupa'da ve türkiye'de pancar motoru gibiydi. sonrasında kadıköy deplasmanında baros'un sakatlanması ve mağlubiyet ile başlayan süreçte sezon hayal ettiğimizin fersah fersah ötesinde sonuçlandı.
baros'un sakatlanmasının ardından nonda forvet hattında tek başına kalakaldı. kadro mühendisliğimizin teknik bilimler yüksek okulu mezunlarınca yapıldığı yavaş yavaş ayyuka çıkmaya başladı. zira nonda, yedek olarak gayet iyi olsa da as forvetimiz olmayı kaldıramıyordu. gerek bir sezon önce yaşadığı uzun süreli sakatlık, gerek kariyeri boyunca yaşadığı sakatlıklar artık tempoyu kaldıramamasına sebep oluyordu. kaldı ki hatırlayanlar ilk devrenin son maçlarında nonda'nın nasıl saç baş yoldurduğunu, yanılmıyorsam ikinci devrenin ilk maçı, nonda'nın son maçında olan antepspor maçında* sami yen'de parçalıya ıslıklarla veda edişine tanıklık etmişlerdir.
hasılı nonda'nın gönderilişi o dönem bir gereklilikti ve gayet tabii bir durumdu. kendisi de bunun bilincinde olduğundan beraber geçen 2.5 sezonun ardından sessiz sedasız buraya veda etti. biraz daha kalsa belki bugün zamanında vedalaşmadığımız ve forveti üstüne tapuladığımız umut bulut gibi hep kötü hatırlayacaktık kendisini. o dönem nonda'nın gidişinin normalliğinin tam aksine anormal olan durum, nonda'nın yerine uefa'da oynama şansı olmayan jo alves'in takıma katılmasıydı. sezon başı hedefi uefa kupası olan takımın asla yapmaması gereken bir hataydı. belki de biz taraftarın tam aksine yönetim uefa kupası'nın prestiji yerine şampiyonlar ligi'bin katılım parası için lig şampiyonluğunu hedef seçmiş olabilir. nitekim 3. bitirilen sezonun ardından keita'nın gönderilişi, yerine pino'nun alınışı, umut vaat eden ve taraftarın sevdiği kiralık dos santos'un hiç düşünülmemesi, kaleci transferi yapılmaması, yapılan ucuz transferler vs. bu konuda gerekli ipuçlarını vermişti.
