22
doğma büyüme izmirliyim. tüm çocukluğum, okul hayatım, gençliğim göztepe semtinde geçti. hatta evlendik, barklandık, çoluk çocuğa karıştık ama semtimizden kopamadık.
rahmetli metin oktay'la aynı masada rakı içmiş hasta bir izmirsporluydu rahmetli babam. (izmir'deki eski yalova et restoranında, gazeteci metin gökalp'in de bulunduğu bir masa diye de açıklayayım, tereddütler kalmasın) böyle bir babanın tek oğlu olmama rağmen özellikle lise ve üniversite yıllarında arkadaş grubunun da etkisiyle göztepe maçlarını baya baya takip ederdim. hatta 1999 yılında yine antalya'daki göztepe-rize finalini statta seyredip 18 yıl sonra gelen şampiyonluğa canlı şahitlik etmişliğim bile vardır. (final sınavına girmeyip deplasman yapınca bedeli hukuk fakültesi 3. sınıfı tekrar etmek olmuştu.)
o günden bugüne köprünün altından çok sular aktı. göztepe tribünü adeta ülkenin bir aynası gibi giderek yozlaştı. bizim dönemimizdeki sevgi saygı kalmadı. gruplaşmalar arttı, tribünde kendi içinde dahi yumruklar konuşmaya başladı. üstüne üstlük yeni asır mevzusundan dolayı tmsf takıma el koyup başarısızlıklar da ardarda gelince bizim gibi gönlünde esas oğlan olan diğer takım taraftarı adamlar da elini eteğini çekti maçlardan.
şimdi bunu neden anlatıyorum. bilenler bilir. izmir'de göztepe taraftarının ezici bir çoğunluğu renklerinden dolayı galatasaray'a aşırı sempati besler. (hatta destekler). aynı şekilde karşıyaka taraftarının çoğunluğu da fenerlidir. ancak özellikle bahsettiğim dönemde meydanı boş bulan bu tribün delikanlıları "göztepe ulan, tek takım, izmirli köpekler istanbul'u destekler " gibi argümanlarla insanlardaki göztepe sempatisini resmen antipatiye çevirmeye başladılar ve maalesef başarılı oldular.
yetmedi şampiyonluk kutlayan istanbul takımı taraftarlarına, kulüp mağazalarına saldırdılar. sordukları zaman "hasta galatasaraylıyım" diyen bendeniz dahi gıcık olmaya başladım bu güruha. bu sebepledir ki senelerdir de maçlarına gitmiyorum.
ama ne zaman iş final maçına geldi çattı, çevremdeki herkesin biti kanlandı adeta. bizim gibi artık 30'lu yaşların sonu, 40'lı yaşların başındaki tüm eski okul arkadaşları, çocukluk arkadaşları söz birliği etmişcesine deplasman yapma kararı aldı. uçak biletleri alındı, otel rezervasyonları yapıldı, 15-20 sene önce alınıp artık yaşın kemale ermesiyle neredeyse 2-3 beden küçülmüş formalar çekmecelerden çıkarıldı. tıpkı holywood filmlerinde "son bir iş için" toplanan eski ekip elemanları gibi.
dediğim gibi "son bir iş" için herkes heyecanlı, herkes gönül birliği etmiş halde şehirde. biliyoruz ki; eskişehir takımı favori de olsa, ülkenin aydınlık yüzü izmir'in bu maça ihtiyacı var. kaybedersek de üzülmeyeceğim, en azından eskişehir gibi bu ülkenin futbol kültürüne sahip değerli bir camiayı süper lige uğurlayacağımız için.
ama kazanırsak izmir'in dağlarında çiçekler açacak...
edit: ekleme
rahmetli metin oktay'la aynı masada rakı içmiş hasta bir izmirsporluydu rahmetli babam. (izmir'deki eski yalova et restoranında, gazeteci metin gökalp'in de bulunduğu bir masa diye de açıklayayım, tereddütler kalmasın) böyle bir babanın tek oğlu olmama rağmen özellikle lise ve üniversite yıllarında arkadaş grubunun da etkisiyle göztepe maçlarını baya baya takip ederdim. hatta 1999 yılında yine antalya'daki göztepe-rize finalini statta seyredip 18 yıl sonra gelen şampiyonluğa canlı şahitlik etmişliğim bile vardır. (final sınavına girmeyip deplasman yapınca bedeli hukuk fakültesi 3. sınıfı tekrar etmek olmuştu.)
o günden bugüne köprünün altından çok sular aktı. göztepe tribünü adeta ülkenin bir aynası gibi giderek yozlaştı. bizim dönemimizdeki sevgi saygı kalmadı. gruplaşmalar arttı, tribünde kendi içinde dahi yumruklar konuşmaya başladı. üstüne üstlük yeni asır mevzusundan dolayı tmsf takıma el koyup başarısızlıklar da ardarda gelince bizim gibi gönlünde esas oğlan olan diğer takım taraftarı adamlar da elini eteğini çekti maçlardan.
şimdi bunu neden anlatıyorum. bilenler bilir. izmir'de göztepe taraftarının ezici bir çoğunluğu renklerinden dolayı galatasaray'a aşırı sempati besler. (hatta destekler). aynı şekilde karşıyaka taraftarının çoğunluğu da fenerlidir. ancak özellikle bahsettiğim dönemde meydanı boş bulan bu tribün delikanlıları "göztepe ulan, tek takım, izmirli köpekler istanbul'u destekler " gibi argümanlarla insanlardaki göztepe sempatisini resmen antipatiye çevirmeye başladılar ve maalesef başarılı oldular.
yetmedi şampiyonluk kutlayan istanbul takımı taraftarlarına, kulüp mağazalarına saldırdılar. sordukları zaman "hasta galatasaraylıyım" diyen bendeniz dahi gıcık olmaya başladım bu güruha. bu sebepledir ki senelerdir de maçlarına gitmiyorum.
ama ne zaman iş final maçına geldi çattı, çevremdeki herkesin biti kanlandı adeta. bizim gibi artık 30'lu yaşların sonu, 40'lı yaşların başındaki tüm eski okul arkadaşları, çocukluk arkadaşları söz birliği etmişcesine deplasman yapma kararı aldı. uçak biletleri alındı, otel rezervasyonları yapıldı, 15-20 sene önce alınıp artık yaşın kemale ermesiyle neredeyse 2-3 beden küçülmüş formalar çekmecelerden çıkarıldı. tıpkı holywood filmlerinde "son bir iş için" toplanan eski ekip elemanları gibi.
dediğim gibi "son bir iş" için herkes heyecanlı, herkes gönül birliği etmiş halde şehirde. biliyoruz ki; eskişehir takımı favori de olsa, ülkenin aydınlık yüzü izmir'in bu maça ihtiyacı var. kaybedersek de üzülmeyeceğim, en azından eskişehir gibi bu ülkenin futbol kültürüne sahip değerli bir camiayı süper lige uğurlayacağımız için.
ama kazanırsak izmir'in dağlarında çiçekler açacak...
edit: ekleme