13140
kendisi hakkında şu "ama etrafına iyi takım kurulursa" geyiği ne zaman bitecek acaba gerçekten merak ediyorum. büyük oyuncu etrafındakileri yükseltir etrafındakiler sayesinde yükselmez. 4 sezonda bana adam gibi katkı verdiği 15 tane maç sayarsınız o kadar bile olmaz ya hadi yine fazla söyledim. ayrıca kendisine buradan sonsuz teşekkürlerimi iletmek istiyorum. yalnızca futbol hakkında değil, hayatın her alanında, her sektörde savunduğum bir şey vardır ve onun sağlaması gibi adeta sneijder. bir insanın kariyerindeki "başarılar" o insanın doğduğu ülkeye, çevresine, azımsanmayacak oranda şansa da bağlıdır. deniyor ki kariyeri şöyle kariyeri böyle. evet doğru şampiyonlar ligi de var yılın futbolcusunda messi ve ronaldo'yla aynı karede bunların hepsi tamam. ama sizden tek ricam sorduğum sorulara gerek buradan gerek özelden nereden isterseniz cevap verin. bakın bizdeki halini değil en iyi zamanını tartışıyorum sizlerle.
arkadaşlar alex telles üzerinden yapılan "brezilyalı sol bek" algısı malumunuz ki brezilya bunu her oyuncu için yapıyor. kendisi gibi bir sürü sol bek olmasına rağmen alex telles daha çok para ediyor. neden peki? pazar ortamına bakıyor insanlar aa brezilyalı sol bek kesin iyidir deniyor. çünkü roberto carlos gibi, marcelo gibi örnekler var. bu da futbolcunun gideceği takımdan alacağı paraya kadar etkiliyor. şimdi düşünelim ajax'ta 10 numara pozisyonunda oynayan hollanda altyapısında yetişmiş, uzaktan şutları kuvvetli bir genç. kağıt üstünde o kadar güzel ki, hollanda ligi gibi gol atmayanı dövdükleri bir yerde bu genç uzaktan, yerden, havadan her türlü jeneriklik gol atıyor. yetenekli de adam. hoooop avrupa'nın büyükleri kapısında. bu kadar basit.
şimdi ters örneği düşünelim. türkiye'de ya da ne bileyim azerbaycan'da bir genç var. çocuk sahada akıyor resmen. hatta durun somutlaştıralım. sergen yalçın. veya meksikalı cuauhtémoc blanco. bunların kendilerine avrupa pazarına atmaları için ilk önce kendi ülkelerinde efsane olmaları, oradan avrupa'nın nispeten kafaya oynamayan küçük ya da orta sırada bir takımına gitmeleri, oradan belki ama belki bir çıkış yakalarlarsa büyük kulüplere gidip deneme şansları oluyor. hani deniyor ya sergen'de spor ahlakı, iş disiplini olsa oynardı falan diye. lütfen yapmayın bunu. olayları kendi zamanı içinde değerlendirin. sergen her gece alem yapsa da şu zamanda oynasa 22-23 yaşında avrupa'ya giderdi. çünkü bakış değişti. nba'de bile öyle. eskiden yabancı oyuncular ya da küçük ülkelerden çıkan sporcuların gitmesi neredeyse imkansızken şimdi takımları yabancı oyuncular sırtlıyor. hakan şükür şu zamanda oynasa manchester, liverpool kapışmak için servet öderlerdi.
işte tam burada anlatmak istediğim şu. pasaport değeri. hakan şükür hollanda'da doğsa, bakın eğitim alsa şu bu demiyorum. bire bir aynı özelliklerle ve kafa yapısıyla hollanda'da doğsa, en az 15-20 sene o yetenekleriyle domine ederdi avrupa futbolunu. şimdi gelelim sneijder'e. yetenekli olduğu açık evet. ama ben kendisinin asla öyle dünya starı yeteneğinde olduğuna inanmıyorum. en iyi zamanında bile. mourinho gibi bir dehayla çalışmasa o bahsettiğimiz "kariyer" de pek olmazdı ya neyse şimdi bahane bulmayalım. eğer oyuncuları kariyere göre değerlendirip karşılaştıracaksak hagi'nin kariyerinden daha iyi sneijder'inki. hagi'nin tırnağı eder mi allah aşkına? ikisinin de en iyi zamanlarını al; hagi'yi mi alırsın takımına lider olarak sneijder'i mi soruyorum. kariyer her şey demek değildir. çok ama çok yanıltıcı olabilir.
sinema sektörüne girip netleştireyim düşüncemi. haluk bilginer, çetin tekindor, fikret kuşkan... bu üç adam amerika'da doğmuş olsa şu anda oscar heykellerinden evlerine girilemiyordu. ama kariyere bakınca casey affleck daha önde mesela. niye? çünkü oscar'ı var. (casey affleck sonuna kadar hak etmiştir bence o ayrı :) anlatmak istediğimi anlamışsınızdır umarım. fırsatlar, lokasyonlar, verilen şanslar ve hayat... göz boyayıcı olabiliyor bazı şeyler. uzaktan şutları dışında çok bir numarası olduğunu düşünmüyorum sneijder'in üzgünüm. hatta hayatımda izlediğim yetenekleri en kısıtlı ofansif orta sahalardan biri olabilir. karakteri hakkında yorumu da eto'o anzi makhackala'da oynarken yapmış zaten. anzi teklif götürecekken sneijder'e, sakın yapmayın soyunma odasını karıştırırsınız demiş. daha ilk geldiği sene başkanı telefonla arayıp ya teknik direktör ya ben diyen bir adamdan bahsediyoruz.
şimdi gelelim sorularıma,
1 - melo'nun ön liberoda verdiği katkıyı, riera'nın sol bekte verdiği katkıyı, muslera'nın kalede verdiği katkıyı, drogba'nın forvette verdiği katkıyı kendi bölgesinde galatasaray'a vermiş midir? verdiyse bu bahsettikerimin yüzde kaçı kadardır?
2 - galatasaray'ın saha içi lideri olduğu sezonlarda galatasaray toplam kaç şampiyonluk almıştır, aldığı şampiyonlukta bile ne kadar iyi oynamıştır?
3 - pozisyonu belli midir? bir ara bize açıklar mı? (hiçbir yerde oynayamıyor çünkü beyimiz yok orda değilim burada değilim tam yerim değil iyi çalışmıyoruz falan filan)
4 - slovenya'da, rusya'da, türkiye'de doğsa nasıl bir kariyeri olurdu, en fazla hangi takımda oynardı, ne kadar para alırdı senelik?
arkadaşlar okuduğunuz için teşekkürler. yukarıda yazan her şey benim şahsi fikirlerimdir. kimisi saçma bulur, kimisi beğenir. sizden tek ricam yorumlarınızda hakaret olmasın, saygılı bir şekilde yazın. aksi durumlarda atacağınız kötü içerikli (küfür, hakaret vs.) mesajlara cevap vermeyeceğimi şimdiden söyleyeyim. diyeceklerim bu kadar.
arkadaşlar alex telles üzerinden yapılan "brezilyalı sol bek" algısı malumunuz ki brezilya bunu her oyuncu için yapıyor. kendisi gibi bir sürü sol bek olmasına rağmen alex telles daha çok para ediyor. neden peki? pazar ortamına bakıyor insanlar aa brezilyalı sol bek kesin iyidir deniyor. çünkü roberto carlos gibi, marcelo gibi örnekler var. bu da futbolcunun gideceği takımdan alacağı paraya kadar etkiliyor. şimdi düşünelim ajax'ta 10 numara pozisyonunda oynayan hollanda altyapısında yetişmiş, uzaktan şutları kuvvetli bir genç. kağıt üstünde o kadar güzel ki, hollanda ligi gibi gol atmayanı dövdükleri bir yerde bu genç uzaktan, yerden, havadan her türlü jeneriklik gol atıyor. yetenekli de adam. hoooop avrupa'nın büyükleri kapısında. bu kadar basit.
şimdi ters örneği düşünelim. türkiye'de ya da ne bileyim azerbaycan'da bir genç var. çocuk sahada akıyor resmen. hatta durun somutlaştıralım. sergen yalçın. veya meksikalı cuauhtémoc blanco. bunların kendilerine avrupa pazarına atmaları için ilk önce kendi ülkelerinde efsane olmaları, oradan avrupa'nın nispeten kafaya oynamayan küçük ya da orta sırada bir takımına gitmeleri, oradan belki ama belki bir çıkış yakalarlarsa büyük kulüplere gidip deneme şansları oluyor. hani deniyor ya sergen'de spor ahlakı, iş disiplini olsa oynardı falan diye. lütfen yapmayın bunu. olayları kendi zamanı içinde değerlendirin. sergen her gece alem yapsa da şu zamanda oynasa 22-23 yaşında avrupa'ya giderdi. çünkü bakış değişti. nba'de bile öyle. eskiden yabancı oyuncular ya da küçük ülkelerden çıkan sporcuların gitmesi neredeyse imkansızken şimdi takımları yabancı oyuncular sırtlıyor. hakan şükür şu zamanda oynasa manchester, liverpool kapışmak için servet öderlerdi.
işte tam burada anlatmak istediğim şu. pasaport değeri. hakan şükür hollanda'da doğsa, bakın eğitim alsa şu bu demiyorum. bire bir aynı özelliklerle ve kafa yapısıyla hollanda'da doğsa, en az 15-20 sene o yetenekleriyle domine ederdi avrupa futbolunu. şimdi gelelim sneijder'e. yetenekli olduğu açık evet. ama ben kendisinin asla öyle dünya starı yeteneğinde olduğuna inanmıyorum. en iyi zamanında bile. mourinho gibi bir dehayla çalışmasa o bahsettiğimiz "kariyer" de pek olmazdı ya neyse şimdi bahane bulmayalım. eğer oyuncuları kariyere göre değerlendirip karşılaştıracaksak hagi'nin kariyerinden daha iyi sneijder'inki. hagi'nin tırnağı eder mi allah aşkına? ikisinin de en iyi zamanlarını al; hagi'yi mi alırsın takımına lider olarak sneijder'i mi soruyorum. kariyer her şey demek değildir. çok ama çok yanıltıcı olabilir.
sinema sektörüne girip netleştireyim düşüncemi. haluk bilginer, çetin tekindor, fikret kuşkan... bu üç adam amerika'da doğmuş olsa şu anda oscar heykellerinden evlerine girilemiyordu. ama kariyere bakınca casey affleck daha önde mesela. niye? çünkü oscar'ı var. (casey affleck sonuna kadar hak etmiştir bence o ayrı :) anlatmak istediğimi anlamışsınızdır umarım. fırsatlar, lokasyonlar, verilen şanslar ve hayat... göz boyayıcı olabiliyor bazı şeyler. uzaktan şutları dışında çok bir numarası olduğunu düşünmüyorum sneijder'in üzgünüm. hatta hayatımda izlediğim yetenekleri en kısıtlı ofansif orta sahalardan biri olabilir. karakteri hakkında yorumu da eto'o anzi makhackala'da oynarken yapmış zaten. anzi teklif götürecekken sneijder'e, sakın yapmayın soyunma odasını karıştırırsınız demiş. daha ilk geldiği sene başkanı telefonla arayıp ya teknik direktör ya ben diyen bir adamdan bahsediyoruz.
şimdi gelelim sorularıma,
1 - melo'nun ön liberoda verdiği katkıyı, riera'nın sol bekte verdiği katkıyı, muslera'nın kalede verdiği katkıyı, drogba'nın forvette verdiği katkıyı kendi bölgesinde galatasaray'a vermiş midir? verdiyse bu bahsettikerimin yüzde kaçı kadardır?
2 - galatasaray'ın saha içi lideri olduğu sezonlarda galatasaray toplam kaç şampiyonluk almıştır, aldığı şampiyonlukta bile ne kadar iyi oynamıştır?
3 - pozisyonu belli midir? bir ara bize açıklar mı? (hiçbir yerde oynayamıyor çünkü beyimiz yok orda değilim burada değilim tam yerim değil iyi çalışmıyoruz falan filan)
4 - slovenya'da, rusya'da, türkiye'de doğsa nasıl bir kariyeri olurdu, en fazla hangi takımda oynardı, ne kadar para alırdı senelik?
arkadaşlar okuduğunuz için teşekkürler. yukarıda yazan her şey benim şahsi fikirlerimdir. kimisi saçma bulur, kimisi beğenir. sizden tek ricam yorumlarınızda hakaret olmasın, saygılı bir şekilde yazın. aksi durumlarda atacağınız kötü içerikli (küfür, hakaret vs.) mesajlara cevap vermeyeceğimi şimdiden söyleyeyim. diyeceklerim bu kadar.
