3261
iki gündür hakan şükür odaklı yaşananlar nedeniyle çok mutsuz ve moralsizim. yazar olduğum günden beri önemli gelişmeler ya da olaylar nedeniyle mutlak suretle takip ettiğim, elimden geldiğince üç beş kelam etmeye çalıştığım, çok sevdiğim galatasaray sözlük'e bile göz ucuyla bakabildim, tek bir cümle bile yazamadım. allahtan bu sürede ankara'da aile ziyaretindeyim de biraz daha yumuşak bir geçiş oldu. tabi vurucu darbeyi dün akşam havalananından eve giderken öğrendim*. içimden bir şeyler koptu.
çocukluk kahramanım akp'den milletvekili adayı olduğunda zaten ilk kopuşlar orada başlamıştı ama siyasi görüşüdür, katılsam da katılmasam da aldığım terbiye ve dünya görüşüm nedeniyle saygı göstermem gerekir dedim. ne küfür ettim ne de gönlümden sildim. sonra malum süreçleri yaşadı-yaşadık, ülke dışına kaçtı, terörist dendi, vatan haini dendi, o dendi bu dendi. belki hepsi sonuna kadar haklıydı. büyük kısmı da maalesef haklıydı sanırım.
25 mart 2017'de yapılan mali genel kurulda ise kulüp üyeleri tarihimizde böylesine büyük yer edinmiş bir sporcuyu kulüpten ihraç etmeyi doğru bulmadı. bunu bir kısmı vicdanen bir kısmı da siyasi olarak reddetti diye tahmin ediyorum. ben orada olsam ne oy verirdim karar veremiyorum. bir yandan ülkede terörist ilan edilmiş, bir çok insanın ölmesine sebep vermiş bir organizasyona mensup olmak, açıkça hala bu oluşumdan ayrıldığını belirtmemek diğer yanda onca gol, onca tarih, mutluluk, gönül bağı, hatıralar. başka bir bakış açısı ise galatasaray'ın kişilerden üstün bir kurum olması sebebiyle bir kişinin adı yüz kızartıcı veya toplumdan dışlanma sebebi olacak herhangi bir olayla anılmış ise o kişinin adının galatasaray ile anılmamasının gerekliliği. bakın adı anılmış ise diyorum. net bir şekilde kanıtlanmış ise zaten tartışılmaz bile ama eğer belli kanıtlarla anılmasına sebep olması bile kulüpten uzaklaştırılmak için yeterlidir bana göre. örneğin; aziz yıldırım galatasaray başkanı olsa kulüpten aforoz edilmesi ne kadar sürerdi?
çok büyük bir açmaz var içimde. hala kral attı üç oldu diye sevinç nidası atan ben, bunu sağda solda yapsam dayak bile yiyebilirim şu günlerde. dayak atanlar belki de haklıdır da. gerçekten bilemiyorum. vicdanım, beynim, ruhum hepsi birbiriyle çatışıyor. hakan şükür'e kötü bir şey diyene savunma yapasım var ama hangi argümanla, hangi haklılıkla ya da doğruculukla gerçekten bilmiyorum.
ah kral ah!!! bizi tonla sevinçlere gark edip şu günlerde matemin diplerini yaşatıyorsun. içim kapkaranlık oldu. ne dursun özbek yönetiminin saçmalamaları ne de başka bir şey şu an beni bu kadar üzemez. üstüne bir de iktidara yalakalık yapmak, galatasaray düşmanlığı kusmak için de küçük hesapları olan insanlar senin üzerinden bize sallıyor. fransız olduk, aponun takımı olduk şimdi de fetöcü olduk. yarın öbür gün başka bir terör örgütü çıkar, çekememezliklerinden o terör örgütünü takımı oluruz. alıştık zaten. ama böylesine içimizden biri mi yol açacaktı bunlara?
her yara mutlaka kapanıyor, bir çok acı, keder unutuluyor. insanlar ne acılara kederlere alışıp yoluna devam ediyor. elbet ben de ya da başka bir taraftar da yoluna devam edecek. ama o yaranın izi kalacak, adın geçtiğinde o yara hep sızlayacak. senin adına söylecek çok fazla keşkem var. keşke söyletmeseydin bu keşkeleri.
belki de son bir kez, bu sefer sevinç değil hüzün için, zafer değil kayıp için;
kral attı üç oldu!!!
çocukluk kahramanım akp'den milletvekili adayı olduğunda zaten ilk kopuşlar orada başlamıştı ama siyasi görüşüdür, katılsam da katılmasam da aldığım terbiye ve dünya görüşüm nedeniyle saygı göstermem gerekir dedim. ne küfür ettim ne de gönlümden sildim. sonra malum süreçleri yaşadı-yaşadık, ülke dışına kaçtı, terörist dendi, vatan haini dendi, o dendi bu dendi. belki hepsi sonuna kadar haklıydı. büyük kısmı da maalesef haklıydı sanırım.
25 mart 2017'de yapılan mali genel kurulda ise kulüp üyeleri tarihimizde böylesine büyük yer edinmiş bir sporcuyu kulüpten ihraç etmeyi doğru bulmadı. bunu bir kısmı vicdanen bir kısmı da siyasi olarak reddetti diye tahmin ediyorum. ben orada olsam ne oy verirdim karar veremiyorum. bir yandan ülkede terörist ilan edilmiş, bir çok insanın ölmesine sebep vermiş bir organizasyona mensup olmak, açıkça hala bu oluşumdan ayrıldığını belirtmemek diğer yanda onca gol, onca tarih, mutluluk, gönül bağı, hatıralar. başka bir bakış açısı ise galatasaray'ın kişilerden üstün bir kurum olması sebebiyle bir kişinin adı yüz kızartıcı veya toplumdan dışlanma sebebi olacak herhangi bir olayla anılmış ise o kişinin adının galatasaray ile anılmamasının gerekliliği. bakın adı anılmış ise diyorum. net bir şekilde kanıtlanmış ise zaten tartışılmaz bile ama eğer belli kanıtlarla anılmasına sebep olması bile kulüpten uzaklaştırılmak için yeterlidir bana göre. örneğin; aziz yıldırım galatasaray başkanı olsa kulüpten aforoz edilmesi ne kadar sürerdi?
çok büyük bir açmaz var içimde. hala kral attı üç oldu diye sevinç nidası atan ben, bunu sağda solda yapsam dayak bile yiyebilirim şu günlerde. dayak atanlar belki de haklıdır da. gerçekten bilemiyorum. vicdanım, beynim, ruhum hepsi birbiriyle çatışıyor. hakan şükür'e kötü bir şey diyene savunma yapasım var ama hangi argümanla, hangi haklılıkla ya da doğruculukla gerçekten bilmiyorum.
ah kral ah!!! bizi tonla sevinçlere gark edip şu günlerde matemin diplerini yaşatıyorsun. içim kapkaranlık oldu. ne dursun özbek yönetiminin saçmalamaları ne de başka bir şey şu an beni bu kadar üzemez. üstüne bir de iktidara yalakalık yapmak, galatasaray düşmanlığı kusmak için de küçük hesapları olan insanlar senin üzerinden bize sallıyor. fransız olduk, aponun takımı olduk şimdi de fetöcü olduk. yarın öbür gün başka bir terör örgütü çıkar, çekememezliklerinden o terör örgütünü takımı oluruz. alıştık zaten. ama böylesine içimizden biri mi yol açacaktı bunlara?
her yara mutlaka kapanıyor, bir çok acı, keder unutuluyor. insanlar ne acılara kederlere alışıp yoluna devam ediyor. elbet ben de ya da başka bir taraftar da yoluna devam edecek. ama o yaranın izi kalacak, adın geçtiğinde o yara hep sızlayacak. senin adına söylecek çok fazla keşkem var. keşke söyletmeseydin bu keşkeleri.
belki de son bir kez, bu sefer sevinç değil hüzün için, zafer değil kayıp için;
kral attı üç oldu!!!