229
1000. entry için hayatımdaki en önemli günlerden biri olan 17 mayıs 2000'i seçtim. sizleri futbolun sadece futbol olmadığını tekrar hatırlatacak bir yolculuğa çılaracağım.
13 ağustos benim doğum günüm. 99 yazında 10. yaşımı sevdiğim dostlarımla gülerek, oyunlar oynayarak evimizin bahçesinde geçirdim. her şey güzeldi herkes mutluydu. ufacık pırıl pırıl çocuklardık hepimiz. aradan geçen bir kaç gün sonrasında tarihler 17 ağustos'u gösterdiğinde gecenin bir köründe babam tarafından apar topar dışarı çıkarıldığımı hatırlıyorum. çocuk aklı sürekli niye sallıyorsun beni diye sorduğumu hatırlıyorum. evimiz zemin katta olduğu için dışarı atabilmiştik kendimizi. annem kardeşimi babam beni çıkardı. ben hala olayı anlayamamış çevremden gelen çığlıklar ve seslere anlam vermeye çalışıyordum. komşular ile birlikte bahçede oturup çaresizce beklerken sıklıkla yer sarsılmaya devam ediyor ve ben olayı yeni idrak ediyordum. deprem olmuştu. o gün doğum günüme gelen bazı arkadaşlarımı, bazı arkadaşlarım ailelerini kaybetti. velhasıl kelam acılar sıkıntılar derken sonrasında düzce depremi ve devamlı artçılar nedeniyle büyükçe bir kulübe inşa edip geceleri orada uyuduk ailece. korkuyla. panikle.
derken okul başladı zorluklar devam etti. o neşeli çocuklar artık karamsar hale gelmiştik. o dönem tek mutluluğum galatasaray'dı. sadece benim değil hepimizin mutluluğu acıları unutturan gururuydu.
aylardan mayıs geldi biz hala kulübeye gidiyoruz uyumak için :) final günü geldi çattı. fenerlisi beşiktaşlısı bütün mahalle toplandık maçı izlemek için. erkenden uyumaya giden dedem bile izledi. o kupa kazanıldığında ailesini kaybeden arkadaşımın gözlerinin ışıldadığını gördüm ben. hüngür hüngür ağlayıp birbirine sarılan galatasaraylı olmayan adamlar gördüm. ağladık, sarıldık birbirimize. galatasaray bizlere, ülkeye gereken o mutluluğu, huzuru verdi o gün. bugün bazen aşırı fanatizmi görünce üzülüyorum. o günler geride kaldı ama o gün yaşadıklarım o mutluluk ömür boyu daimi kalacak. 17 ağustos 1999 depreminde kaybettiğimiz herkesi saygıyla anıyor, bir ülkeyi mutlu eden büyük galatasaray'ı tüm kalbimle seviyorum.
17 mayıs. asla unutulmaz.
13 ağustos benim doğum günüm. 99 yazında 10. yaşımı sevdiğim dostlarımla gülerek, oyunlar oynayarak evimizin bahçesinde geçirdim. her şey güzeldi herkes mutluydu. ufacık pırıl pırıl çocuklardık hepimiz. aradan geçen bir kaç gün sonrasında tarihler 17 ağustos'u gösterdiğinde gecenin bir köründe babam tarafından apar topar dışarı çıkarıldığımı hatırlıyorum. çocuk aklı sürekli niye sallıyorsun beni diye sorduğumu hatırlıyorum. evimiz zemin katta olduğu için dışarı atabilmiştik kendimizi. annem kardeşimi babam beni çıkardı. ben hala olayı anlayamamış çevremden gelen çığlıklar ve seslere anlam vermeye çalışıyordum. komşular ile birlikte bahçede oturup çaresizce beklerken sıklıkla yer sarsılmaya devam ediyor ve ben olayı yeni idrak ediyordum. deprem olmuştu. o gün doğum günüme gelen bazı arkadaşlarımı, bazı arkadaşlarım ailelerini kaybetti. velhasıl kelam acılar sıkıntılar derken sonrasında düzce depremi ve devamlı artçılar nedeniyle büyükçe bir kulübe inşa edip geceleri orada uyuduk ailece. korkuyla. panikle.
derken okul başladı zorluklar devam etti. o neşeli çocuklar artık karamsar hale gelmiştik. o dönem tek mutluluğum galatasaray'dı. sadece benim değil hepimizin mutluluğu acıları unutturan gururuydu.
aylardan mayıs geldi biz hala kulübeye gidiyoruz uyumak için :) final günü geldi çattı. fenerlisi beşiktaşlısı bütün mahalle toplandık maçı izlemek için. erkenden uyumaya giden dedem bile izledi. o kupa kazanıldığında ailesini kaybeden arkadaşımın gözlerinin ışıldadığını gördüm ben. hüngür hüngür ağlayıp birbirine sarılan galatasaraylı olmayan adamlar gördüm. ağladık, sarıldık birbirimize. galatasaray bizlere, ülkeye gereken o mutluluğu, huzuru verdi o gün. bugün bazen aşırı fanatizmi görünce üzülüyorum. o günler geride kaldı ama o gün yaşadıklarım o mutluluk ömür boyu daimi kalacak. 17 ağustos 1999 depreminde kaybettiğimiz herkesi saygıyla anıyor, bir ülkeyi mutlu eden büyük galatasaray'ı tüm kalbimle seviyorum.
17 mayıs. asla unutulmaz.