35
tff başkanlığına dilenen ve bunu üç vakte kadar alacak olan şahısın çektiği bir videodur. bazı yazar arkadaşlar, referandumda neye evet dendiğini, neye hayır dendiğini anlamamış olacaklar ki, bu mevzuyu trump - hillary kapışması kapsamında değerlendirmişler. bir kere abd'de bir genel seçim gerçekleşti, iki aday da amerika'da bir rejim değişikliğini temsil etmiyordu, sanatçılar veya insanlar ülkelerini dört sene boyunca yönetecek olan kişiye destek verdi veya vermedi. gayet de demokratik bir tutum bu. zira trump'ı desteklemeyenin başına bir şey gelmediği gibi, destekleyen ünlüler de ihalede kayrılan şirket misali, yaptıkları işle ilgili olarak siyasi otoriteden destek almıyorlar. adamın fikridir savunur.
bizim ülkemizdeki durumu açmak gerekirse, azıcık hür düşünceye sahip olan bir birey, başkanlığa geçişten sonra sırada anayasının ilk 4 maddesinin olduğunu, seçimden bir süre sonra mhp'nin memleket işlerinden uzaklaştırılacağını, içerideki hdp'li dallamaların dışarıya salınacağını ve ülkenin eyaletlere bölüneceğini tahmin edebiliyor. bu senaryoyu hdp - akp işbirliği ile referanduma götürseler, geçmez. lakin işin içine mhp girince, hayatı takip etme organı a haber, ülke tv olan insanlar, daha neye evet denileceğini anlamadan, evet'e yönlenmiş oluyor.
rıdvan dilmen ile başlayan video akımı gösteriyor ki, siyasi olarak milliyetçi seçmeni olan mhp ile halka şirin gösterilen başkanlık süreci, ünlüler tarafından da desteklenip, kafası karışık seçmenin algısıyla oynanacak. bence bunun bir sakıncası yok, isteyen istediğini yapsın. ama yarın öbür gün cem yılmaz bir hayır videosu çekse, bunu tarkan'a gönderse, o da aynı şekilde şener şen'e yollasa, bu hayır akımı da toplum tarafından kabul görmüş pek çok sanatçının oyunu belli etmesini sağlasa, bu hayırcı ünlülerin a haber'de ve yandaş kanallarda vatan haini ilan edilmeyeceğini, sokakta görüldükleri yerde lince uğramayacaklarını, hatta evlerinin ateşe verilmeyeceğini kim garanti edebilir? bu ülke madımak gibi bir facia yaşadı, içeride allah'ın kulları yanarken, dışarıda allah'ın diğer kulları tekbir getirerek bunu seyretti. bu gözler bunlara şahit oldu. burası böyle bir ülke. buraya batılı demokratik kuralların hakim olduğu ülke muamelesi yapan arkadaşlar, güç kendi zihniyetlerinde olduğu için bu kadar rahatlar sanıyorum ki. mehmet ali alabora diye bir ünlü vardı bu ülkede, adam sırf gezi parkı eylemlerinde yer aldı diye memlekete giremiyor yahu.
son sözüm de evet diyecek olan arkadaşlara. adından bile utanıp başkanlık diye getiremediler, cumhurbaşkanlığı diye yutturmaya çalıştıkları bu sisteme sahip çıkıyorsanız, allah - kitap aşkına neyi onayladığınızı bilerek sahip çıkın. 18 tane madde var. açın, okuyun bunları. ve düşünün. yarın bu yetkilerle en sevmediğiniz siyasi partinin lideri başkan seçilse, ne hissederdiniz? ben size söyleyeyim, mutsuzluk. 97 sene önce egemenliğin halka verildiği bir toplumun bireyi olarak, egemenlik organlarının lağvedilmesini ve sadece bir insana bu kadar geniş yetkilerin tanınmasına dair bir teklifin oylamasını dahi yapmak benim mutsuz olmama yetiyor. emin olun biraz düşününce siz de karamsarlığa kapılacaksınız. bir de rıdvan'a diyeceğim şu ki, tff'ye giderken güntikin'i de al yanına şeytan efendi. adam yıllardır futbolla ilgili her türlü cahilliğini ve bilgisizliğini çekiyor. en azından vefa borcunu ödersin.
bizim ülkemizdeki durumu açmak gerekirse, azıcık hür düşünceye sahip olan bir birey, başkanlığa geçişten sonra sırada anayasının ilk 4 maddesinin olduğunu, seçimden bir süre sonra mhp'nin memleket işlerinden uzaklaştırılacağını, içerideki hdp'li dallamaların dışarıya salınacağını ve ülkenin eyaletlere bölüneceğini tahmin edebiliyor. bu senaryoyu hdp - akp işbirliği ile referanduma götürseler, geçmez. lakin işin içine mhp girince, hayatı takip etme organı a haber, ülke tv olan insanlar, daha neye evet denileceğini anlamadan, evet'e yönlenmiş oluyor.
rıdvan dilmen ile başlayan video akımı gösteriyor ki, siyasi olarak milliyetçi seçmeni olan mhp ile halka şirin gösterilen başkanlık süreci, ünlüler tarafından da desteklenip, kafası karışık seçmenin algısıyla oynanacak. bence bunun bir sakıncası yok, isteyen istediğini yapsın. ama yarın öbür gün cem yılmaz bir hayır videosu çekse, bunu tarkan'a gönderse, o da aynı şekilde şener şen'e yollasa, bu hayır akımı da toplum tarafından kabul görmüş pek çok sanatçının oyunu belli etmesini sağlasa, bu hayırcı ünlülerin a haber'de ve yandaş kanallarda vatan haini ilan edilmeyeceğini, sokakta görüldükleri yerde lince uğramayacaklarını, hatta evlerinin ateşe verilmeyeceğini kim garanti edebilir? bu ülke madımak gibi bir facia yaşadı, içeride allah'ın kulları yanarken, dışarıda allah'ın diğer kulları tekbir getirerek bunu seyretti. bu gözler bunlara şahit oldu. burası böyle bir ülke. buraya batılı demokratik kuralların hakim olduğu ülke muamelesi yapan arkadaşlar, güç kendi zihniyetlerinde olduğu için bu kadar rahatlar sanıyorum ki. mehmet ali alabora diye bir ünlü vardı bu ülkede, adam sırf gezi parkı eylemlerinde yer aldı diye memlekete giremiyor yahu.
son sözüm de evet diyecek olan arkadaşlara. adından bile utanıp başkanlık diye getiremediler, cumhurbaşkanlığı diye yutturmaya çalıştıkları bu sisteme sahip çıkıyorsanız, allah - kitap aşkına neyi onayladığınızı bilerek sahip çıkın. 18 tane madde var. açın, okuyun bunları. ve düşünün. yarın bu yetkilerle en sevmediğiniz siyasi partinin lideri başkan seçilse, ne hissederdiniz? ben size söyleyeyim, mutsuzluk. 97 sene önce egemenliğin halka verildiği bir toplumun bireyi olarak, egemenlik organlarının lağvedilmesini ve sadece bir insana bu kadar geniş yetkilerin tanınmasına dair bir teklifin oylamasını dahi yapmak benim mutsuz olmama yetiyor. emin olun biraz düşününce siz de karamsarlığa kapılacaksınız. bir de rıdvan'a diyeceğim şu ki, tff'ye giderken güntikin'i de al yanına şeytan efendi. adam yıllardır futbolla ilgili her türlü cahilliğini ve bilgisizliğini çekiyor. en azından vefa borcunu ödersin.