15
o zamanlar lisedeyim. okulla ev arası 20-25 km var ama servisle değil otobüsle gidip geliyorum. buna rağmen bizim bölgeyi çeken servisin yolcuları ve şoförüyle aram baya iyi, muhabbetimiz falan var çıkışlarda vs. servisçi serdar abi koyu fenerliydi, zil sesi de kıraç'ın 100. yıl marşıydı hiç unutmam. biz bununla bi gelenek başlattık nerdeyse her maç iddiaya giriyoruz. basit maçlar için 5 lirasına, dürümüne falan giriyoruz. derbilerde miktar biraz fazla oluyor, genelde 15-20 liralık tutarda yemek ısmarlama (iskender vs.) şeklinde tezahür ediyordu.
neyse malum maçın olduğu gün okula gittim, çıkış saati geldi ben de indim okul çıkışının ordaki parkın oralarda takılıyorum. serdar abi geldi ve malum soruyu sordu..
serdar abi - nesine?
ben - ne nesine?
s- lan akşam maçınız var leverkusen, nesine giriyoruz?
b - hee onu diyosun. valla nesine istersen, nasılsa sen ödiceksin.
ilk maçın içerde 0-0 biitmiş olması gereksiz bir güven getirmiş olacak ki rahat rahat sallıyorum. en kötü gollü beraberlik olur diye düşünüyorum.
s - oğlum bak bu takım ona buna benzemez. dürümüne girelim uzamasın bu iş.
b - yok abicim sen rahat ol. 100 lirasına giriyoruz. yerse tabi.
s - lan bana ne yemicek, sen kendini düşün..
b - beraberlik ortada yalnız, ben bize sen levere girdin.
s - lan al senden korkan senin gibi olsun, beraberlik de senin olsun.
b - eh iyi madem.. (hehehe enayii, harçlık olduk çarpı 3)
sene 2008, hafızam beni yanıltmıyorsa haftalık harçlığım 50 lira falandı. keza bugün 80 lira olan aylık akbil o zamanlar 35 lira civarındaydı. 100 lira baya para yani benim için.
eve gittim, nerede olduklarını hatırlamıyorum ama annemler falan yoktu yalnızım. o zamanlar d-smart'ın ilk yılları, biz direk almıştık herkeste yok havalıyım. maçı d-spor veriyor. ve yine sebebini hatırlamıyorum ama maç erken saatteydi, 6'da falandı galiba.
her şey hazır, kuruldum tv karşısına. bir, iki, üüç, döört ver allah'ım ver... ulan o anki moral bozukluğumu hatırlıyorum da, bitik durumdaydım ya. ramiz dayı komadayken kenan birkan'ın onun başında hüngür hüngür ağladığı sahne var ya, heh onun gibi bi durumdayım. bir kaç ay öncesinde başlamış olduğum sigara artık daha anlamlı geliyordu resmen bana. o gün yatana kadar bir paketten fazla artık üretimde olmayan açık sarı paketli marlboro light tüketmişimdir. elenmişiz onun üzüntüsü zaten var, bir yandan da serdar abiye 100 lirayı nasıl vericem onu düşünüyorum, para yok aq.
neyse ki lisede dostluk ortamımız bambaşkaydı da kimisinden 2 kimisinde 3-5 lira toplayıp arkadaşlardan tamamlayıp ödemiştim borcumu..
normalde bir şey üzerine iddialaşmayı çok seven ben o günden sonra da kimseyle bir maç üzerinden iddiaya girmedim.
(bkz: bu da böyle bir anımdır)
neyse malum maçın olduğu gün okula gittim, çıkış saati geldi ben de indim okul çıkışının ordaki parkın oralarda takılıyorum. serdar abi geldi ve malum soruyu sordu..
serdar abi - nesine?
ben - ne nesine?
s- lan akşam maçınız var leverkusen, nesine giriyoruz?
b - hee onu diyosun. valla nesine istersen, nasılsa sen ödiceksin.
ilk maçın içerde 0-0 biitmiş olması gereksiz bir güven getirmiş olacak ki rahat rahat sallıyorum. en kötü gollü beraberlik olur diye düşünüyorum.
s - oğlum bak bu takım ona buna benzemez. dürümüne girelim uzamasın bu iş.
b - yok abicim sen rahat ol. 100 lirasına giriyoruz. yerse tabi.
s - lan bana ne yemicek, sen kendini düşün..
b - beraberlik ortada yalnız, ben bize sen levere girdin.
s - lan al senden korkan senin gibi olsun, beraberlik de senin olsun.
b - eh iyi madem.. (hehehe enayii, harçlık olduk çarpı 3)
sene 2008, hafızam beni yanıltmıyorsa haftalık harçlığım 50 lira falandı. keza bugün 80 lira olan aylık akbil o zamanlar 35 lira civarındaydı. 100 lira baya para yani benim için.
eve gittim, nerede olduklarını hatırlamıyorum ama annemler falan yoktu yalnızım. o zamanlar d-smart'ın ilk yılları, biz direk almıştık herkeste yok havalıyım. maçı d-spor veriyor. ve yine sebebini hatırlamıyorum ama maç erken saatteydi, 6'da falandı galiba.
her şey hazır, kuruldum tv karşısına. bir, iki, üüç, döört ver allah'ım ver... ulan o anki moral bozukluğumu hatırlıyorum da, bitik durumdaydım ya. ramiz dayı komadayken kenan birkan'ın onun başında hüngür hüngür ağladığı sahne var ya, heh onun gibi bi durumdayım. bir kaç ay öncesinde başlamış olduğum sigara artık daha anlamlı geliyordu resmen bana. o gün yatana kadar bir paketten fazla artık üretimde olmayan açık sarı paketli marlboro light tüketmişimdir. elenmişiz onun üzüntüsü zaten var, bir yandan da serdar abiye 100 lirayı nasıl vericem onu düşünüyorum, para yok aq.
neyse ki lisede dostluk ortamımız bambaşkaydı da kimisinden 2 kimisinde 3-5 lira toplayıp arkadaşlardan tamamlayıp ödemiştim borcumu..
normalde bir şey üzerine iddialaşmayı çok seven ben o günden sonra da kimseyle bir maç üzerinden iddiaya girmedim.
(bkz: bu da böyle bir anımdır)