resim
Burak Yılmaz
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kayserispor
Yaş:38
Uyruk:Türkiye
  • 11745
    geçen gün kendisinin de açıkladığı gibi galatasaray'dan ayrılmasının iki büyük nedeni vardır.

    1) galatasaray'ın ffp'den dolayı avrupa'ya gidemeyecek olmasından ötürü kendisi için gelen teklifin değerlendirilmesi gerektiği.
    2) taraftarın kendisini istememesi.

    8 milyon euro gibi bir bedelle satılmasını (her ne kadar iyi pazarlanamadığı için bu değeri az buluyorum ki 2 milyon euro'su da trabzon'a gitti zaten) doğru buluyorum ama o dönem takımdan ayrılmasını doğru bulmadım hiçbir zaman. neden mi?

    1) alternatifi umut bulut veya yan sanayi santrafor podolski olan burak, ara transfer dönemi bittikten sonra satıldı. yani satılmasına karar verilmiş olan bir futbolcunun yerine 4 aylığına bir futbolcu bile kiralanmadı. (örneğin; sigthorsson olabilir ya da takriben 182-186cm boylarında mevkisi santrafor olan herhangi bir futbolcu olabilir).

    2) burak satıldığında ligde 3. olan galatasaray ligi 6. sırada bitirdi. kupa'yı alamasaydık avrupa cezamız 2 yıl olacaktı. he burak satılmasaydı belki de ligi 7. bitirip kupayı alamayacaktık tabi orası farklı bir konu.

    3) burak satıldığında şampiyonluk yarışından kopmuş bir galatasaray olsa da avrupa'da yoluna devam eden ve kendisine denk bir rakiple eşleşmiş bir galatasaray vardı. o maçlarda asıl mevkisi santrafor olmayan podolski tek forvet oynadı. 2 maçta da üstün olan lazio bizi 4-2 eledi. peki lazio bizi eledikten sonra neler oldu?

    lazio, sparta prag ile eşleşti. sparta prag mı? o da nesi, yine galatasaray'ın eleyebileceği bir rakip.

    sparta prag lazio'u eledikten sonra çeyrek finalde kiminle eşleşti? oh, aman tanrım, villareal. galatasaray'ın eleyebileceği bir rakip daha.

    peki villareal sparta prag'ı eledikten sonra kiminle eşleşti? yok artık! yine galatasaray'ın eleyebileceği bir rakip daha mı? kim o? liverpool. haydaa, eleyebileceğiz bir rakip değilmiş, orada dur işte. peki duralım da biz neredeyiz? uefa avrupa ligi yarı finali.

    "valla kafan güzelmiş kardeş, güle güle kullan. burak yılmaz'ın satılmasını buralara kadar getirdin ya vallahi tebrikler" diyorsunuz ya şuan, demeyin işte.
    burak yılmaz olsaydı ligi 3. bitirir avrupa ligi'nde de yarı final görürdük demiyorum ben.
    "biz bu ihtimali hiç kovalamadık ki" diyorum. takım tek santraforunu transfer dönemi bittikten sonra yollayarak biz şubat'ta sezonu kapatmıştık zaten diyorum. ve bunu da bütün takıma ilan etmiştik.

    şimdi burada kritik bir nokta var. aranızda, burak satılmasaydı ve lazio maçlarında oynasaydı lazio karşısındaki şansımız artmazdı çünkü burak o kadar kötü futbolcu diye düşünen varsa üzgünüm, buraya kadar boşuna okudunuz. bu satırların sahibi podolski'nin santraforluğu gibi bir durumu -hele takımda burak yılmaz varken- galatasaray seviyesi için kabul etmemekte. neden biliyor musunuz? sürpriiiz! "çünkü burak yılmaz kötü bir futbolcu değil."
    (olamaz! nasıl değil lan? bu konuyu konuşmuştuk, konuşmuştuk! buraya satır satır analizini yapmıştık, nasıl değil lan? kaç yaşında adamsın ya, kaç yıl geçti yahu, bu cümleyi nasıl kurarsın sen, nasıııl! ofsayt butonu göreve! hatta nerede lan bu engelle butonu)

    evet, yazının bundan önceki bölümünü okuduktan sonra aramızdan ayrılan arkadaşlarımız oldu, biz devam ediyoruz. şimdi burak satıldı, ne oldu? 6 milyon euro artı burak'ın yarım sezonluk maaşı 1,5 milyon euro'dan toplam 7,5 milyon euro kasa yaptık. yahu ne oldu? uefa'dan yine ceza yedik? neden ceza yedik? çünkü biz, daha burak satılmadan önce sezon sonu sözleşmesi biten ryan donk isimli hentbolcuya 2,5 milyon euro bonservis bedeli ödedik. yani biz burak'tan 7,5 değil 17,5 milyon euro kar etseydik yine bu cezayı yiyecektik. neden mi? çünkü bu sefer de başka bir hentbolcuya 5 milyon euro bonservis bedeli verecektik. çünkü biz galatasarayız! burak sezon sonuna kadar kalsaydı, sezon sonunda 8 olmasa da 7'ye satardık. belki de avrupa devam etme ihtimalimiz ile 8'e değil 10'a satardık. yani konumuz para olmasın. çünkü konumuz para olursa...

    serdar aziz 4,5 milyon euro artı 500 bin de bilal desek 5 milyon euro. (sercan ve furkan'ı saymıyorum). 2 milyon da yıllık ücret, 7 milyon euro.

    eren derdiyok 4 milyon euro. (o bahsettiğimiz hentbolcunun eski takımı olan kasımpaşa'nın santraforu). 2,15 milyon euro da yıllık ücret, 6,15 milyon euro.

    tolga ciğerci 3 milyon euro. 2 milyon euro da yıllık ücret, 5 milyon euro. (beşiktaş tolgay arslan'ı 300 bin euro'ya aldı. aa harbiden de bizim tolga'nın bonservisinin 1/10'u. ekstra olarak da isminin sonunda "y" harfi var. tolgay beşiktaş'tan yıllık 1,6 milyon euro kazanıyor)

    ki ben tolga'yı da eren'i de serdar'ı da beğenirim ama konumuz bu değil.

    daha 2016 ocak ayında sağ bek mevkisine 2 milyon euro para döküp taa norveç'ten sağ bek getirmişken, bir de burak'ın transferinden 2 milyon euro cukkalayan dünya'nın en medeni şehri ve avrupa kültür başkenti olan trabzon'un futbol takımı trabzonspor'dan 1,8 milyon euro'ya cavanda'yı (bir sağ bek daha) aldık. tabi hala sabri oynuyor, ama konumuz bu da değil.

    kaç para oldu şimdiye kadar? neyse bu konuyu da geçelim. nerelere gelmişiz yahu, bizim konumuz neydi? ha, burak. hemen dönelim.

    "ama burak yılmaz'a futbolcu diyen adamla futbol konuşmam, burak şöyle kötü futbolcu, böyle rezalet bir futbolcu, cenk tosun ondan iyidir, burak'ın takıma faydasından çok zararı vardı, az biraz futbol bilen adam bunu görür"...
    "burak yılmaz duvar olamıyor, pas oyununda çok zayıf kalıyor ve top kaybı yapıyor". ki bu eleştiri doğru bir eleştiridir. burak yılmaz'ın en büyük zaafı pas oyununda efektif bir rol üstlenememesidir.
    "halbuki burak yerine duvar olan bir forvet olsa da sneijder'e podolski'ye servis yapsa takım uçacak." işte bu doğru değildir. teorik olarak mantıklı olsa da takımınızda bir lukaku yoksa bu oyunu oynamak oldukça zordur. ayrıca bir forvetin temel görevi arkadaşlarına servis yapmak değil gol atmaktır. girdiği her 3 pozisyondan 1 tanesini gole çeviren forvet galatasaray seviyesi için iyi bir forvettir. yani "forvet servis yapacak, sneijder bir bu 90'a bir diğer 90'a takacak, galatasaray şampiyon olacak" yerine; maç içinde hareketli, rakip savunmayı yıpratan, maç başına en az 3 pozisyona giren bir forvet ile oynamak daha mantıklıdır.

    küçük bir karşılaştırmayla bitireyim. burak ve eren ile ilgili şöyle bir anket yapmıştım. http://www.strawpoll.me/11598981
    şimdiye kadar 204 oy kullanılmış ve durum 102-102, eşitlik bozulmamış (yalnız iyi sormuşum be, tarihte sonuçları %50-50 çıkan başka bir anket de yoktur ha, kıymetimi bilin). eminim ki bu anketi şenol güneş, fatih terim falan hatta dünya'nın iyi hocalarından ya da yorumcularından falan (elbette bu ikisini bildiklerini varsayarak) oylamalarını istesek burak yılmaz %70-75 alır. neden? çünkü olay bu. inanın olay bu. sen kendi çabanla eren derdiyok'u pozisyona sokarsın, burak yılmaz kendi çabasıyla pozisyona girer.

    elbette burak yılmaz'ı beğenmeyebilir bir futbolsever. benim de beğenmediğim bir çok futbolcu var. hatta çoğu futbolseverin varlığından bile haberdar olmadığı futbolcuları beğeniyor ya da beğenmiyorum. farklı fikirlere, farklı görüşlere her zaman saygı duyarım. yeter ki her şeyi bilme ve en doğru olma hastalığı sebebiyle sıkışılan şu basmakalıp düşüncelerden kurtulsun, oturur her fikri güzel güzel tartışırım.

    saygılar efenim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın