150
yine hakeme dert yanıp işin içinden çıkmaya çalışıyor türk medyası. geçen senede braga maçında böyle oldu.
ilk golü görmedim, onun dışında da maçı provam dolayısıyla sahneye çıkmadığımda izleyebildim. bakın kırmızı kart hatalı değil. zira orada faul veriyorsanız kırmızı kartı vermeniz gerek zira kaleciyle karşı karşıya kalacak adam ve %100 gol pozisyonu olacak. ha eğer faul yok diyorsanız o başka. bana göre beck'e nizami bir şarj yapıldı ve beck düşerken rakibini istemsiz dağıttı. maçın, her hangi bir düdük çalınmadan devam etmesi icap eder. güvendiğim bir başka insan da o şar ile o düşüşte ayak oraya gitmez, beck refleks ile rakibi dağıtıyor dedi. onun yorumuna göre karar doğru.
madem öyle ben kararı hakemi değerlendiren kuruma bırakmayı tercih ediyorum.
ancak benim derdim başka. benim derdim beşiktaş'ın 3. yediği gol. maçı bir hatırlayalım, maç 1-0 iken kiev'in oyunu toplu ve topsuz yönlendirmesi gayet iyiydi. oyun üstünlüğü kiev'deydi. ancak beşiktaş varyasyonunu ve vitesini arttırınca oyun kiev'in kontrolünden çıktı ve beşiktaş'ın kontrolüne geçti. beşiktaş çok verimli akınlar yaptı ve daha önemlisi önde iyi pozisyon aldıklarından (beşiktaş rakip alanda çok iyi pozisyon alan bir takım, sorunları top ileri aktarılırsa yeni pozisyona uyum sağlayamamak) rakibin top çıkarmasına izin vermediler ve akın sürekliliği yarattılar.
şuan basketbolda belli bir vasata sahip her takım, rüzgarı arkasına aldığında belli işler yapabiliyor. aynı mantık yavaş yavaş futbola da oturmaya başladı. elalem bu rüzgarı yakalasa 1 değil 2 gol çıkartırdı. ama bizim takımlarımız yapamıyor. tamam bu da sorun değil. sorun şu, sen oyununla daha kuvvetli bir silahla rakibi dağıtıyorsun ve gol atamıyorsun. ama sen gol yediğin kendini dağıtıp rakipten 2 gol daha yiyorsun. bakın iki dağılma işi de beşiktaş tarafından gerçekleştirildi. rakip bir dev değil. muhtemelen topla yetenek toplamı senden daha düşük bir takım.
işte ben buna kızıyorum ve bu durumu hakeme yıkamayız. biz bu maçı hakeme yıksak da, uefa belli bir not verdiği an o adam hayatına devam edecek. seni dinlemeyecek. ancak 10 sene önce de olan, bizim takımlarımız tarafından yapılan tuhaflıklar 10 sene sonra da olacak. çünkü ligimiz oyuncuların mental gelişimini arttıracak bir lig olmayı geçtim, mental gücü eğitmediğinden düşüren bir lig.
yahu santraforun 2 tane itirazdan sarı kart görerek atıldı. statüyü bilmiyorum ancak muhtemelen ilk uefa kupası maçında yok. geçen seneki braga maçından ötürü grup aşamalarında volkan şen ve alper oynayamadı.
bu maç geçti. geçen senekine benzer bir tabloyla beşiktaş kırıldı. evet kırıcı bir durum, evet dalga geçilecek, evet beşiktaş'lılar çok üzülecek. ancak televizyondakiler bu maçı, bu şekilde konuşarak bir halta hizmet etmezler. ancak hamaset yaparlar ve kahve muhabbeti ederler.
ilk golü görmedim, onun dışında da maçı provam dolayısıyla sahneye çıkmadığımda izleyebildim. bakın kırmızı kart hatalı değil. zira orada faul veriyorsanız kırmızı kartı vermeniz gerek zira kaleciyle karşı karşıya kalacak adam ve %100 gol pozisyonu olacak. ha eğer faul yok diyorsanız o başka. bana göre beck'e nizami bir şarj yapıldı ve beck düşerken rakibini istemsiz dağıttı. maçın, her hangi bir düdük çalınmadan devam etmesi icap eder. güvendiğim bir başka insan da o şar ile o düşüşte ayak oraya gitmez, beck refleks ile rakibi dağıtıyor dedi. onun yorumuna göre karar doğru.
madem öyle ben kararı hakemi değerlendiren kuruma bırakmayı tercih ediyorum.
ancak benim derdim başka. benim derdim beşiktaş'ın 3. yediği gol. maçı bir hatırlayalım, maç 1-0 iken kiev'in oyunu toplu ve topsuz yönlendirmesi gayet iyiydi. oyun üstünlüğü kiev'deydi. ancak beşiktaş varyasyonunu ve vitesini arttırınca oyun kiev'in kontrolünden çıktı ve beşiktaş'ın kontrolüne geçti. beşiktaş çok verimli akınlar yaptı ve daha önemlisi önde iyi pozisyon aldıklarından (beşiktaş rakip alanda çok iyi pozisyon alan bir takım, sorunları top ileri aktarılırsa yeni pozisyona uyum sağlayamamak) rakibin top çıkarmasına izin vermediler ve akın sürekliliği yarattılar.
şuan basketbolda belli bir vasata sahip her takım, rüzgarı arkasına aldığında belli işler yapabiliyor. aynı mantık yavaş yavaş futbola da oturmaya başladı. elalem bu rüzgarı yakalasa 1 değil 2 gol çıkartırdı. ama bizim takımlarımız yapamıyor. tamam bu da sorun değil. sorun şu, sen oyununla daha kuvvetli bir silahla rakibi dağıtıyorsun ve gol atamıyorsun. ama sen gol yediğin kendini dağıtıp rakipten 2 gol daha yiyorsun. bakın iki dağılma işi de beşiktaş tarafından gerçekleştirildi. rakip bir dev değil. muhtemelen topla yetenek toplamı senden daha düşük bir takım.
işte ben buna kızıyorum ve bu durumu hakeme yıkamayız. biz bu maçı hakeme yıksak da, uefa belli bir not verdiği an o adam hayatına devam edecek. seni dinlemeyecek. ancak 10 sene önce de olan, bizim takımlarımız tarafından yapılan tuhaflıklar 10 sene sonra da olacak. çünkü ligimiz oyuncuların mental gelişimini arttıracak bir lig olmayı geçtim, mental gücü eğitmediğinden düşüren bir lig.
yahu santraforun 2 tane itirazdan sarı kart görerek atıldı. statüyü bilmiyorum ancak muhtemelen ilk uefa kupası maçında yok. geçen seneki braga maçından ötürü grup aşamalarında volkan şen ve alper oynayamadı.
bu maç geçti. geçen senekine benzer bir tabloyla beşiktaş kırıldı. evet kırıcı bir durum, evet dalga geçilecek, evet beşiktaş'lılar çok üzülecek. ancak televizyondakiler bu maçı, bu şekilde konuşarak bir halta hizmet etmezler. ancak hamaset yaparlar ve kahve muhabbeti ederler.
