25
günü kurtarmaktan öteye gitmeyecek hamledir. hatta günü kurtaracağı bile şüphelidir (bkz: süper lig 2015-2016 sezonu) son 16 yıl baz alınıp incelendiğinde sezon içinde hoca değiştirilmesi ile oluşan tablo şöyledir:
2003-2004 sezonu: fatih terim - gheorge hagi (ligde 6.)
2007-2008 sezonu: karl-heinz feldkamp - cevat güler (şampiyon)
2008-2009 sezonu: michael skibbe - bülent korkmaz (ligde 5.)
2010-2011 sezonu: frank rijkaard - gheorge hagi - bülent ünder (ligde 8.)
2013-2014 sezonu: fatih terim - roberto mancini (ligde 2.)
2014-2015 sezonu: cesare prandelli - hamza hamzaoğlu (şampiyon)
2015-2016 sezonu: hamza hamzaoğlu - mustafa denizli - orhan atik - jan olde riekerink (ligde 6.)
görüldüğü üzere iki istisna haricinde takım hiçbir zaman ligi kendine yakışır bir noktada bitirememiştir. ancak burada asıl okunması gereken konu şu olmalıdır. sezon içinde yapılan aşılar bulunulan sezonu kurtarsa dahi, sonraki sezonları kötü anlamda etkilemektedir.
sene içerisinde birkaç defa farklı felsefeye sahip teknik adam değiştirirseniz, o oyuncu grubundan bir başarı beklemeniz hayalden öteye gitmeyecektir. işte o zaman futbolcuya dayalı sistem dediğimiz olgunun önünü açarsınız ve dönemsel olarak yıldızlar yaratırsınız; yasin gibi... bu varyetede ancak kaos futbolu ve t.d. futbolcu arasındaki ahbap çavuş ilişkisinden birşeyler umar hale gelirsiniz.
futbol basit bir oyundur. öncelikle takım için felsefesinin doğru olduğu düşünülen bir teknik adamla mutlak suretle sezon başında sözleşme imzalanmalı, takıma bütçenin elverdiği ölçüde bu sisteme yönelik oyuncular transfer edilmeli ve bu transfer devinimi tek sezonla sınırlanmamalıdır. işte bu safhadan sonra sezon başından beri bu platformda birbirimizi yerdiğimiz "sabır" dönemi başlamalıdır.
ancak bunu yapabilmek için "vizyon" sahibi ve aynı ölçüde cesaretli bir yönetim olması gerekir, ki o da biz de yoktur.
jor'un teknik direktörlük için kapasitesinin sınırlı olduğuna çoğunluk gibi ben de katılıyorum. ancak şimdi yapılacak bir değişiklik önceki 3 sezonun devamı olacak ve ne yazık ki önümüzdeki sezonun da şimdiden bitmesi anlamına gelecektir. bizim jupp derwall dönemi gibi, ilk fatih terim dönemi gibi bir döneme ihtiyacımız var, günü kurtarmaya değil...
2003-2004 sezonu: fatih terim - gheorge hagi (ligde 6.)
2007-2008 sezonu: karl-heinz feldkamp - cevat güler (şampiyon)
2008-2009 sezonu: michael skibbe - bülent korkmaz (ligde 5.)
2010-2011 sezonu: frank rijkaard - gheorge hagi - bülent ünder (ligde 8.)
2013-2014 sezonu: fatih terim - roberto mancini (ligde 2.)
2014-2015 sezonu: cesare prandelli - hamza hamzaoğlu (şampiyon)
2015-2016 sezonu: hamza hamzaoğlu - mustafa denizli - orhan atik - jan olde riekerink (ligde 6.)
görüldüğü üzere iki istisna haricinde takım hiçbir zaman ligi kendine yakışır bir noktada bitirememiştir. ancak burada asıl okunması gereken konu şu olmalıdır. sezon içinde yapılan aşılar bulunulan sezonu kurtarsa dahi, sonraki sezonları kötü anlamda etkilemektedir.
sene içerisinde birkaç defa farklı felsefeye sahip teknik adam değiştirirseniz, o oyuncu grubundan bir başarı beklemeniz hayalden öteye gitmeyecektir. işte o zaman futbolcuya dayalı sistem dediğimiz olgunun önünü açarsınız ve dönemsel olarak yıldızlar yaratırsınız; yasin gibi... bu varyetede ancak kaos futbolu ve t.d. futbolcu arasındaki ahbap çavuş ilişkisinden birşeyler umar hale gelirsiniz.
futbol basit bir oyundur. öncelikle takım için felsefesinin doğru olduğu düşünülen bir teknik adamla mutlak suretle sezon başında sözleşme imzalanmalı, takıma bütçenin elverdiği ölçüde bu sisteme yönelik oyuncular transfer edilmeli ve bu transfer devinimi tek sezonla sınırlanmamalıdır. işte bu safhadan sonra sezon başından beri bu platformda birbirimizi yerdiğimiz "sabır" dönemi başlamalıdır.
ancak bunu yapabilmek için "vizyon" sahibi ve aynı ölçüde cesaretli bir yönetim olması gerekir, ki o da biz de yoktur.
jor'un teknik direktörlük için kapasitesinin sınırlı olduğuna çoğunluk gibi ben de katılıyorum. ancak şimdi yapılacak bir değişiklik önceki 3 sezonun devamı olacak ve ne yazık ki önümüzdeki sezonun da şimdiden bitmesi anlamına gelecektir. bizim jupp derwall dönemi gibi, ilk fatih terim dönemi gibi bir döneme ihtiyacımız var, günü kurtarmaya değil...