23
oyuncular stada ısınmış, milli maçları burada oynamayı seviyor ve istiyorlar.
takımın hocası burayı seviyor ve istiyor. her maç sonrası seyirciyi övüyor.
bugüne kadar takım aleyhinde yaşanmış tek kötü olay yok. takım hayal kırıklığı yaratan bir oyunla 2-0 geriye düşse dahi koşulsuz destek sürüyor. homurdanma yok, ıslıklama yok, takımı olumsuz etkileyecek bir davranış içerisine girme yok. en önemlisi milli takım içinde kulüpçülük yapma yok. seyirci, futbolcuları en kötü senaryolarda dahi oyunun içinde tutmayı başarıyor. milli maçlarda bizde oluşan o önyargı mı, kendini beğenmişlik mi ya da olumsuz reaksiyona olan meyil mi, adını koyamadığım ruh hali hiç yok.
peki, daha ne gerekiyor bir stadın takıma yardımcı olması için? n'apalım? maç içinde ya allah bismillah diye bağrıldı diye oyuncusu, hocası burada oynamayı istiyorken maçları alıp istanbul'a geri mi verelim? vay efendim balina çağırmışlar da iğretiymiş de komikmiş de bilmem ne. oyuncu buna olumlu reaksiyon verdi mi? verdi. rakip baskı altına alınabildi mi? fazlasıyla. bunca güzellik arasında ufacık bir olumsuzluğa* takılmak ve sürekli bunu dile getirmek bana göre art niyetliliktir.
milli takım maçlarında "ayağa kalkmayan cimbomlu olsun" diye tezahürat edildiğini de trabzon formasıyla maça geldiği için çocuk dövüldüğünü de maçın ilk yarısında geriye düşünce ısrarla ve sadece ezeli rakibin oyuncularının daha 30. dakikada ıslıklandığını da milli takımın golünü rakip kulübün oyuncusu attı diye sevinilmediğini de kanlı canlı gördüm. bunların yanında 15 saniye süren "ya allah bismillah allahu ekber" tezahüratı ya da maç öncesi/sonrası çalınan mehter hiç ama hiç dert edilecek şeyler değil açıkçası.
takımın hocası burayı seviyor ve istiyor. her maç sonrası seyirciyi övüyor.
bugüne kadar takım aleyhinde yaşanmış tek kötü olay yok. takım hayal kırıklığı yaratan bir oyunla 2-0 geriye düşse dahi koşulsuz destek sürüyor. homurdanma yok, ıslıklama yok, takımı olumsuz etkileyecek bir davranış içerisine girme yok. en önemlisi milli takım içinde kulüpçülük yapma yok. seyirci, futbolcuları en kötü senaryolarda dahi oyunun içinde tutmayı başarıyor. milli maçlarda bizde oluşan o önyargı mı, kendini beğenmişlik mi ya da olumsuz reaksiyona olan meyil mi, adını koyamadığım ruh hali hiç yok.
peki, daha ne gerekiyor bir stadın takıma yardımcı olması için? n'apalım? maç içinde ya allah bismillah diye bağrıldı diye oyuncusu, hocası burada oynamayı istiyorken maçları alıp istanbul'a geri mi verelim? vay efendim balina çağırmışlar da iğretiymiş de komikmiş de bilmem ne. oyuncu buna olumlu reaksiyon verdi mi? verdi. rakip baskı altına alınabildi mi? fazlasıyla. bunca güzellik arasında ufacık bir olumsuzluğa* takılmak ve sürekli bunu dile getirmek bana göre art niyetliliktir.
milli takım maçlarında "ayağa kalkmayan cimbomlu olsun" diye tezahürat edildiğini de trabzon formasıyla maça geldiği için çocuk dövüldüğünü de maçın ilk yarısında geriye düşünce ısrarla ve sadece ezeli rakibin oyuncularının daha 30. dakikada ıslıklandığını da milli takımın golünü rakip kulübün oyuncusu attı diye sevinilmediğini de kanlı canlı gördüm. bunların yanında 15 saniye süren "ya allah bismillah allahu ekber" tezahüratı ya da maç öncesi/sonrası çalınan mehter hiç ama hiç dert edilecek şeyler değil açıkçası.