resim
Wesley Sneijder
Görev:Stratejik Danışman
Takım:DHSC Utrecht
Yaş:40
Uyruk:Hollanda
  • 11850
    sene 2010. mecburi hizmet için taşraya göndermişler. eşimden yeni ayrılmışım, onun kardeşi de aynı şehirde üniversite son sınıf. birader derim ona, o da bana abi der, hatta isim+ abi demez, direkt abi der. ikimiz de sürgündeyiz, ikimiz de aşk acısı çekiyoruz. şehir boğuyor, sürgünde olmak daha çok boğuyor ama çok yakınlaştırıyor bizi. abi kardeş geziyoruz üçüncü sayfa haberleriyle ünlü şehrin sokaklarında. hani biri sataşsa bir şey dese bir haber de biz olacağız. elime para geçer gibi olduğu için hemen bir ps3 basıyoruz, pes 2011 oynuyoruz bütün gün. o değişik takımlarla oynuyor, ben ya chelsea ya da inter'i alıyorum. chelsea 4-3-3 diziliminde, ileride drogba-anelka-malouda var. malouda kalas, anelka klas, dorgba zaten tank gibi. her atağım orta sahada drogba ile başlıyor, adam hem 9 hem 10 hem de 9.5 numara oynuyor. inter'i aldığım zaman diego militonun yumuşak bilekleriyle plase manyağı yapıyorum. hele bir sneijder var, bir 10 numara bu kadar mı 8 numara olur, bu kadar mı golcü olur, seken topları tavana asar, sağıyla soluyla fileye yabıştırır? ara paslarını öyle veriyor ki milito 3 adım atmadan tam o plaselik menzilde oluyor kaleye. her maç öncesinde inter mi chelsea mi diye kararsızlıktan deliriyorum. ben, kardeşim bir de pes 2011imiz, vakit geçiriyoruz, yaralarımızı tamir ediyoruz usul usul, ince ince.

    derken şehirden ilk önce o gidiyor, 2013 ocak ayında da ben istanbul'a çok şükür geri dönüyorum. yeni baştan ev kurmaya filan çalışıyorum, o şehri, beni seven insanları istanbul'da yaşamak lazım diye terk etmişim, içim buruk. derken wesley sneijderin galatasarayla anlaştığı haberleri dönüyor ama gündemim çok dolu olduğu için pek ilgilenemiyorum. zaten ünal aysal o kadar nüfuzlu ki o zaman sneijder galatasaraya mı yoksa ünal aysal'a mı transfer oluyor belli değil. hani dese ki ben bunu eve aldım, haftada bir halı sahada oynatacağım, inanırız o derece. ev için yeni mobilyalar alıyorum, biraz da o sürgündeki evin haleti ruhiyesinden kurtulmaya çalışıyorum.bir ton eşyanın yanında ikeadan bir sağlam koltukla çok amaçlı şirin bir dolap alıyorum.

    ayrıldığım şehirde bir kız arkadaşım olmuş, yani tam da olamamış ben sürekli istanbul'a dönme planı yaptığım için kıza ümit vermemişim, o beni çok sevmiş ben de sevmişim ama işte yanında durmayı becerememişim. beni görmeye geliyor istanbul'a. şubat başları galiba ben de evde eşyaların gelmesini bekliyorum. henüz tv.u filan yeni ayarlamışım, zaten internetten spor haberi filan izleyecek durumda değilim. uçağa binmeden önce beni arıyor karşılayacak mısın diye. o sırada tv.yi görüyorum, drogba galatasaray'da yazıyor. gerçekten hipnotize oluyorum. "drogbayla sneijder geldi" diyorum. anlam veremiyor. "drogbayla sneijder gelecek" diyorum. peki ben kendim bulurum evi, diyor. birader arıyor sonra, eskisi kadar sık görüşmüyoruz artık, o da galatasaraylı, sesinde sevinçten delirmeden önce son bir gülme olur ya işte ondan var, abi diyor, hayalin gerçek oldu, sen sneijderle drogbanın birlikte olduğu takımı istiyordun, bak bize nasip oldu.

    ben kartonların içinde boğuşurken kapı çalıyor. çok terbiyeli, çok kibar kızdır. hiç kaprisi olmaz, her zaman mütevazıdır ama işte bir burukluk var yüzünde. sarılıp öpüyorum, salona alıyorum. bak, diyorum seni tanıştırayım bu drogba (kırmızı kalın sağlam koltuk) bu da sneijder (kare biçiminde 1.70 boyunda kırmızı kapaklı çok amaçlı dolap). bunları getireceklerdi, karşılayamadım seni diyorum. hani bazı kızların gülerken gözlerinin altında bir mahcubiyet ifadesi olur ya, işte öyle gülüyor. katıla katıla gülüyoruz. sevinçle gülüyoruz. sonra o koltukla dolabın adı cidden sneijderle drogba oluyor. eve gelen arkadaşlar bile öğreniyor hatta, bir şeyin yerini sorduklarında "sneijder'e bak" filan diyorum. yeni bir hayata başlarken bu kez güvenli, mutlu, ümitli hissediyorum. çünkü artık drogbayla sneijder gelmiş yani, kötü olabilir mi ki?

    uzun hikaye. işte sneijder benim için, -hepimize olduğu gibi- kötü geçmiş yılların ardından yüzümüzü güldüren, bizi gururlandıran, varlığıyla huzur veren biri oldu hep. bu hafta ilk kez canlı izledim, daha ısınmaya çıktığında sahada duruşunu, neşesini, hırsını yine çok sevdim.

    ama buna rağmen sneijder'in oyunundan hiç memnun kalamadım. bakın kimse, sneijder'in galatasaraya gelmesine benim kadar sevinemez, sevinmemiştir. ama yine de olmuyor işte. hayalimdeki gibi olmuyor.

    güzel anılarım canlılığını yitirmeden hal çaresine bakılsa artık. nasıl olur bilmiyorum ama işte hayalimizdeki sneijder'li takım bu değil. nasıl olur bilmiyorum ama çaresine bakılması lazım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın