100
çok güze başlayıp sonunda boka saran tezahürat. tasvir etmek gerekirse; 20 şubat 2013 galatasaray schalke 04 maçında burak yılmaz'ın attığı golü düşünün. dikine güzel bir pas, bilgisayar oyunlarında bile zor yapılabilecek türden bir topuk hareketi ile topu önüne alıp rakibini de ekarte etmek. bugün yüksek demokrasi(!) ortamı yaşanan ülkemizde dahi "özgürlük" lafını kullanabilen insan sayısı sınırlı. güzel şeyler yani. ve açıkçası 34. dakika prostestoları hariç "büyük" tribünlerimizin hiçbirinin yeltenmediği türden bir olay.
gel gelelim son dize; ali ismail korkmaz, fenerbahçe yıkılmaz. şike sonrası nereye yamanacağını şaşıran, her "refresh" yaptığında pusulasının yönü değişen bir başkan ve onu savunanların dilinde sakız edilen bir tezahürat haline gelmesi. o müthiş top terbiyesinin ardından burak'ın o pozisyonda topu schalke kalesi yerine tribünün ikinci katına göndermesi gibi birşey...
gel gelelim son dize; ali ismail korkmaz, fenerbahçe yıkılmaz. şike sonrası nereye yamanacağını şaşıran, her "refresh" yaptığında pusulasının yönü değişen bir başkan ve onu savunanların dilinde sakız edilen bir tezahürat haline gelmesi. o müthiş top terbiyesinin ardından burak'ın o pozisyonda topu schalke kalesi yerine tribünün ikinci katına göndermesi gibi birşey...