10
aykut kocaman, türkiye futbol çölünün ortasında bir vaha adeta. yaptıklarıyla, söyledikleriyle, kişiliğiyle...
soyadını sonuna kadar hak ediyor kısacası: kocaman bir şövalye o!
malum trabzon maçından sonraki demeci ve akabinde fener'den uzaklaştırılması... istanbulspor'daki günleri, türkiye'nin ilk futbolcu - antrenör oluşu, sonrasında malatyaspor, konyaspor tercihleri. konya'dayken anelka'nın eliyle attığı golü akabinde "bırakıyorum" açıklaması yapması ancak bırak(a)maması. sonrasında ilginç bir şekilde i. melih gökçek'in takımının başına geçmesi ve bir süre sonra bırakması, altı aylık bir periyotta hiçbir takımı çalıştırmayıp bir sonraki sene gene anlaşması...
bu kadar kolay değil işte kariyeri!
barış tut'un yazdığı "kocaman bir adam" kitabında yedi aylık bir süreçte istanbulspor'daki günlerinin anlatıldığı aykut kocaman açıkcası o'nun hakkındaki görüşlerimi bir anda değiştirdi.
daha önceleri fener'e karşı asla hırs yapmadığını iddia ederdim, takımları sürekli az oyuncuyla idare etmesini eleştirirdim.
bu kitap belki az oyuncuyla idare etmesi durumuna açıklık getirmedi ama aykut kocaman fener'e karşı ne yapıyorsa bütün takımlara karşı da yapıyor, bunu fark ettim. takımları analizi, maç öncesi konuşmaları, sonrasındaki demeçleri, hakemlere yaklaşımları...
burada bir parantez açalım; hakkının bariz yendiği iki maç var kitaptaki yedi aylık süreçte; biri bir penaltısının, bir golünün iptal edildiği 3-0'lık trabzonspor yenilgisi, diğeri de korner verilen pozisyonun gol kararıyla değiştirildiği 1-0'lık konya mağlubiyeti. ve 3-0'lık maçtan sonra diyor ki aykut kocaman; "kuddusi müftüoğlu'nun genç ve gelecek vaad eden bir hakem olduğunu düşünüyordum ancak sene başından beri o ve onun gibiler o kadar çok hakkımızı gasp ettiler ki! kendisine nacizane bir tavsiyem olacak lütfen o ve onun gibiler hakemliği bıraksınlar. bizi üzmeye ne onların ne mhk'nın, hiçkimsenin hakkı yok. sadece bizi daha çok üzmemelerini istiyorum"
aykut kocaman öyle bir teknik direktör ki, 2 - 0'lık mağlubiyetle kapattıkları maçın ilk yarısından sonra oyuncularına diyor ki; "şov yapın. en kötü ihtimalle 4 - 0 bitecek, en azından oyununuzu oynayın gücünüzü gösterin."
uche ile ilgili söyledikleri de gayet ilginç aykut kocaman'ın; kariyerini sıralıyor uche'nin ve diyor ki; "ben artık o'na oyna veya oynama diyemem o belirler oynayıp oynamayacağını..."
hem takımdan arkadaşı, sonrasında da öğrencisi olan petkov'u, oyun düzenini bozmak uğruna sırf istanbulspor'u dar boğazdan bir nebze olsun çıkarmak uğruna fener'e satışı ve akabindeki hüznü de bir hayli dokunaklı doğrusu!
"istanbulspor'un oynamak istediğini biliyorlar. ve oynatmamanın yollarını bulmak için son derece tecrübeliler." diyerek ligimizin kanayan yarasına parmak basıyor genç hoca.
milli takımı çalıştırmak istememe sebebini de basit bir şekilde açıklıyor; "düzenli bir ligi yok", ayrıca başka bir söyleşide de "eskişehirspor mu, milli takım mı deseler tereddütsüz eskişehirspor'u seçerim; taraftarı müthiş ve kentte büyük bir potansiyel var." dediğini de belirtelim.
ancak talihsizlik, 8 maçta kazanamayan aykut kocaman ankaraspor'u bıraktı. istanbulspor yıllarında belirttiği sözünü burada tuttu; altı aylık süreçte başka takım çalıştırmadı. bir sonraki sezonda yeniden anlaşan aykut kocaman bu kez de melih gökçek'in gölgesinde kaldı; birleşme iddialarının sardığı takımda bu virajı aşamayarak iyi kapattığı ilk yarıya nazaran felaket denebilecek bir performans sürdürmeye başladı.
iki buçuk yıllık ankara macerasındaki satırbaşları ise; iyi oynamasına rağmen sattığı petrous, hakan arıkan ve wederson'un neden satıldığıdır; takıma oturan bir yabancıyı - de nigris'i - kiralatıp da takıma oturup oturmayacağı bilinmeyen yabancıları almasıdır; jaba'yı, tita'yı, mehmet yılmaz'ı elinde tutamayışıdır; hakkında çıkan ırkçılık iddialarıdır...
dürüst bir şekilde söylediği nice sözün yanı sıra futbol romantiklerinin kalbini feth edecek "istanbul'a kar yağınca türkiye'ye kış geliyor" sözüyle de türk futbolunun içler acısı halini ortaya koymuştur.
hakkında çıkan ırkçılık iddiaları ise bir parantezi hak ediyor; ankaraspor'un meksikalısı de nigris'in bir meksika gazetesinde yer alan sözüydü, ancak de nigris bir basın açıklamasıyla bunu yalanladı. takımın senegalli golcüsü madiou konate'ye sorduğum kadarıyla kendisi de hiçbir ırkçı davranış görmemiş genç hocasından.
bütün her şeyin yanısıra, türk futboluna oyuncu kazandırmasıyla da takdiri hak ediyor aykut kocaman; pini balili'ye gösterdiği anlayış ve sabırla o'nun önünü açmasının yanı sıra, saidou'yu ısrarla oynata oynata türkiye ligi'ne alıştırmıştır. malatyaspor'dayken bilal kısa'yı ısındırıp ankaraspor'a geldiğinde transfer ettirip iyice performansını yükselttirmiştir. genç oyunculara verdiği değer kesinlikle o'nu yaşıtlarından da "büyük"lerinden de ayırıyor.
oynattığı oyun izlenmeyi hak ediyor; o ise belki birileri duyar ümidiyle kötü oynadığı maçlardan sonra da yiğidin hakkını yiğide veriyor; "top bizi sevdi". elle gol atıp kazandıkları maçtan sonra (istanbulspor - elazığ) "böyle olmamalıydı" diyerek gönlümüzü titretmiştir.
şimdi mazide kalmıştır güngören yahya baş stadı'ndaki beş parasız mücadelesi, beraberlik rekortmeni ünvanlı melih gökçek'in burjuvazî - siyasi karışımı ankaraspor'undadır artık. ankarasporundur.
neden böyle bir tercih yapmıştır, umalım ki ileride bizi aydınlatsın...
ha, böyle bile sevilir; o bücür sakaryalı.
soyadını sonuna kadar hak ediyor kısacası: kocaman bir şövalye o!
malum trabzon maçından sonraki demeci ve akabinde fener'den uzaklaştırılması... istanbulspor'daki günleri, türkiye'nin ilk futbolcu - antrenör oluşu, sonrasında malatyaspor, konyaspor tercihleri. konya'dayken anelka'nın eliyle attığı golü akabinde "bırakıyorum" açıklaması yapması ancak bırak(a)maması. sonrasında ilginç bir şekilde i. melih gökçek'in takımının başına geçmesi ve bir süre sonra bırakması, altı aylık bir periyotta hiçbir takımı çalıştırmayıp bir sonraki sene gene anlaşması...
bu kadar kolay değil işte kariyeri!
barış tut'un yazdığı "kocaman bir adam" kitabında yedi aylık bir süreçte istanbulspor'daki günlerinin anlatıldığı aykut kocaman açıkcası o'nun hakkındaki görüşlerimi bir anda değiştirdi.
daha önceleri fener'e karşı asla hırs yapmadığını iddia ederdim, takımları sürekli az oyuncuyla idare etmesini eleştirirdim.
bu kitap belki az oyuncuyla idare etmesi durumuna açıklık getirmedi ama aykut kocaman fener'e karşı ne yapıyorsa bütün takımlara karşı da yapıyor, bunu fark ettim. takımları analizi, maç öncesi konuşmaları, sonrasındaki demeçleri, hakemlere yaklaşımları...
burada bir parantez açalım; hakkının bariz yendiği iki maç var kitaptaki yedi aylık süreçte; biri bir penaltısının, bir golünün iptal edildiği 3-0'lık trabzonspor yenilgisi, diğeri de korner verilen pozisyonun gol kararıyla değiştirildiği 1-0'lık konya mağlubiyeti. ve 3-0'lık maçtan sonra diyor ki aykut kocaman; "kuddusi müftüoğlu'nun genç ve gelecek vaad eden bir hakem olduğunu düşünüyordum ancak sene başından beri o ve onun gibiler o kadar çok hakkımızı gasp ettiler ki! kendisine nacizane bir tavsiyem olacak lütfen o ve onun gibiler hakemliği bıraksınlar. bizi üzmeye ne onların ne mhk'nın, hiçkimsenin hakkı yok. sadece bizi daha çok üzmemelerini istiyorum"
aykut kocaman öyle bir teknik direktör ki, 2 - 0'lık mağlubiyetle kapattıkları maçın ilk yarısından sonra oyuncularına diyor ki; "şov yapın. en kötü ihtimalle 4 - 0 bitecek, en azından oyununuzu oynayın gücünüzü gösterin."
uche ile ilgili söyledikleri de gayet ilginç aykut kocaman'ın; kariyerini sıralıyor uche'nin ve diyor ki; "ben artık o'na oyna veya oynama diyemem o belirler oynayıp oynamayacağını..."
hem takımdan arkadaşı, sonrasında da öğrencisi olan petkov'u, oyun düzenini bozmak uğruna sırf istanbulspor'u dar boğazdan bir nebze olsun çıkarmak uğruna fener'e satışı ve akabindeki hüznü de bir hayli dokunaklı doğrusu!
"istanbulspor'un oynamak istediğini biliyorlar. ve oynatmamanın yollarını bulmak için son derece tecrübeliler." diyerek ligimizin kanayan yarasına parmak basıyor genç hoca.
milli takımı çalıştırmak istememe sebebini de basit bir şekilde açıklıyor; "düzenli bir ligi yok", ayrıca başka bir söyleşide de "eskişehirspor mu, milli takım mı deseler tereddütsüz eskişehirspor'u seçerim; taraftarı müthiş ve kentte büyük bir potansiyel var." dediğini de belirtelim.
ancak talihsizlik, 8 maçta kazanamayan aykut kocaman ankaraspor'u bıraktı. istanbulspor yıllarında belirttiği sözünü burada tuttu; altı aylık süreçte başka takım çalıştırmadı. bir sonraki sezonda yeniden anlaşan aykut kocaman bu kez de melih gökçek'in gölgesinde kaldı; birleşme iddialarının sardığı takımda bu virajı aşamayarak iyi kapattığı ilk yarıya nazaran felaket denebilecek bir performans sürdürmeye başladı.
iki buçuk yıllık ankara macerasındaki satırbaşları ise; iyi oynamasına rağmen sattığı petrous, hakan arıkan ve wederson'un neden satıldığıdır; takıma oturan bir yabancıyı - de nigris'i - kiralatıp da takıma oturup oturmayacağı bilinmeyen yabancıları almasıdır; jaba'yı, tita'yı, mehmet yılmaz'ı elinde tutamayışıdır; hakkında çıkan ırkçılık iddialarıdır...
dürüst bir şekilde söylediği nice sözün yanı sıra futbol romantiklerinin kalbini feth edecek "istanbul'a kar yağınca türkiye'ye kış geliyor" sözüyle de türk futbolunun içler acısı halini ortaya koymuştur.
hakkında çıkan ırkçılık iddiaları ise bir parantezi hak ediyor; ankaraspor'un meksikalısı de nigris'in bir meksika gazetesinde yer alan sözüydü, ancak de nigris bir basın açıklamasıyla bunu yalanladı. takımın senegalli golcüsü madiou konate'ye sorduğum kadarıyla kendisi de hiçbir ırkçı davranış görmemiş genç hocasından.
bütün her şeyin yanısıra, türk futboluna oyuncu kazandırmasıyla da takdiri hak ediyor aykut kocaman; pini balili'ye gösterdiği anlayış ve sabırla o'nun önünü açmasının yanı sıra, saidou'yu ısrarla oynata oynata türkiye ligi'ne alıştırmıştır. malatyaspor'dayken bilal kısa'yı ısındırıp ankaraspor'a geldiğinde transfer ettirip iyice performansını yükselttirmiştir. genç oyunculara verdiği değer kesinlikle o'nu yaşıtlarından da "büyük"lerinden de ayırıyor.
oynattığı oyun izlenmeyi hak ediyor; o ise belki birileri duyar ümidiyle kötü oynadığı maçlardan sonra da yiğidin hakkını yiğide veriyor; "top bizi sevdi". elle gol atıp kazandıkları maçtan sonra (istanbulspor - elazığ) "böyle olmamalıydı" diyerek gönlümüzü titretmiştir.
şimdi mazide kalmıştır güngören yahya baş stadı'ndaki beş parasız mücadelesi, beraberlik rekortmeni ünvanlı melih gökçek'in burjuvazî - siyasi karışımı ankaraspor'undadır artık. ankarasporundur.
neden böyle bir tercih yapmıştır, umalım ki ileride bizi aydınlatsın...
ha, böyle bile sevilir; o bücür sakaryalı.