• 7
    beni hemen kesin bir kanıya varmadan önce düşünmeye sevkeden olayın kahramanı. sanırım meseleyi yahudi kimliğinden biraz uzaklaşarak tartışmalıyız. zira ben de dahil pek çok kişi israil devleti'nin işgalci bir devlet olduğunu düşünüyor ve israil'in uluslararası organizasyonlarda boykot edilmesi gerektiğini savunan bir uluslararası boykot hareketi de var. ( https://twitter.com/israileboykot / http://bdsturkiye.org ) bu hareket özellikle yahudilerin hedef alınmadığını belirterek boykot edilenin israil devleti olduğunu tekrar ediyor ve işgalci devleti uluslararası kamuoyunda yalnız bırakmayı amaçlıyor. aşağıdaki yazı hareketin amaçlarını özetlemiş: http://bdsturkiye.org/...boykot-aynur-sengul/

    ancak buraya bir spor organizasyonunu dahil etmemişler. bunun özel bir tercih olup olmadığını bilmiyorum ancak sanat üzerine yapılan tartışmada sanatın boykot edilip edilmemesi gerektiğini entellektüellerin baskıya karşı sorumluluklarıyla birlikte tartışmışlar. ben bir benzerinin spor için de yapılabileceği kanaatindeyim. yani spor dostluk ve kardeşliktir klişesini hiçbir sorgulamaya girmeden her yerde aynı şekilde söyleyebilir miyiz? (hele ki spor tarihi siyasi nedenlerle yapılan pek çok protestoyla doluyken) islam'ın bir barış, saygı, hoşgörü vs olduğu klişesini ise mevcut ortadoğu koşullarında tartışmaya gerek bile duymuyorum. ancak somut olayı düşünürsek bana göre doğru yol el sıkmamak değil rakibe karşı hiç sahaya çıkmamak gibi geliyor. zira karşısına çıktığında organizasyona dair belli koşulları kabul etmiş oluyorsun. israil'i bir rakip olarak kabul etmek öncelikle israil'i tanımayı da gerektiriyor. yarışmaya katılmamak israil'in devlet olarak boykot edilmesi anlamına gelirken bir kişinin elini sıkmamak bu anlama gelmiyor. bu halde bir devleti değil yahudi bir sporcuyu boykot etmişsin gibi bir anlam çıkıyor. bu da anti-semitizmdir ve belki mısırlı sporcu zaten böyle düşünüyordur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın