146
sözleşmesini uzatmışız. bence daha iyi bir oyuncu alabilirdik ve almalıydık da. kendisine teşekkür edip gönderip daha üst seviye ve daha az zaafı bulunan şutör guard veya forvet alabilirdik. yeni maaşı ne kadar bilmiyorum gerçi. belki bütçe yetmiyordur.
geçen sezon hücumun en kilit ismi schilb'di. çünkü hücumda oyuna yön verebilecek neredeyse tek oyuncuydu. bu schilb'in iyiliğinden ziyade takımın eksikliğinden kaynaklanıyordu. takım hücumda schilb'e çok bağımlıydı ve bir takım zaten sadece schilb'e bağımlı olmamalı ki schilb'i geçtim tek başına hiçbir oyuncuya bu kadar bağımlı olmamalı. savunmada ayaklarının yavaş olması, performansının son haftalarda istikrarsızlığı gibi dezavantajları da vardı. bunun yanında kardeşinin vefatı her ne kadar küçümsense de insanın hayatındaki en büyük olaylardan biri. hem de böylesine genç bir yaşta. schilb'in kötü oynadığı her maçta ama her maçta hücumda rezildik. schilb yerden yere vurulduğu kadar kötü oyuncuysa neden onun kötü oynadığı her maçta ama her maçta hücum rezaletti ve schilb'in iyi oynadığı hemen her maçı kazandık ve iyi oynadık?
örneğin bernard james babasının rahatsızlığı sebebiyle amerika'ya döndü parayı iade ederek. bunda hiçbir sorun yok hatta insanın babası için yapması gereken bir şey. schilb vefattan sonra çıkıp oynadı. izin bile almadı. psikolojisini tahmin bile edemiyorum. benim canımdan çok sevdiğim ablam var. ona bir şey olsa benim hayatım sikilir. daha da ötesini düşünemiyorum bile. bu adamın kardeşi vefat etti ve çıktı oynadı. bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan ve o dönem ciddi bir çoğunluğu oluşturan taraftarımız da insanlıktan çıkarak yerden yere vurdu. halbuki en kritik dönemde rotasyon darın darının darıyken schilb de oynamasa sahaya sürecek adam bulamayacaktık. hatta bu dönemde ligde daha önce de yazdım 15 sayı 3-4 asist 3-4 ribaund gibi aşırı aşırı iyi istatistiklerle saha içi hücum liderliğini üstlenerek mükemmel oynadı. bu çok kritikti çünkü saha avantajını fener'den alma şansımız vardı ve belki de bogdanovic'in orta sahadan son saniyede panyalı basketle kazandıkları lig maçı olmasa saha avantajını ele geçirecektik. gs fb arası son 18-20 maçı ev sahibi kimse o kazanmıştı. yani lig o dönemde bizim için aşırı önemliydi. eurocup'ta %100'üyle oynayan takımda ligde de %100'üyle oynayan ender oyunculardandı o dönem schilb. ama hem cahil hem insanlıktan çıkan kesim bu süreçte tek eurocup maçıyla kendisinin ailesine, bilmeden ölmüş kardeşine küfrederken bu adam o süreçteki 8 maçın 6'sında takımı hücumda sırtlamıştı.
bakın tekrar söylüyorum. kadrodan ben sorumlu olsaydım şu anda schilb önümüzdeki sezon bizde değildi. baya bir indirim içeren kontrat önerirdim, kabul ederse bu sayede kalan bütçeyle birleştirip iyi bir oyuncu daha alırdım; kabul etmezse de baya veda töreni düzenleyip sonuna kadar teşekkür edip hatta belki de salonda mccollum'la beraber onurlandırıp uğurlardım. çünkü savunmada birkaç maç dışında zaaf oluşturdu, ayakları yavaş ve gittikçe daha da yaşlı bir oyuncu haline geliyor. bunun yanında hücumda artık schilb'in önemi ve faydası bu kadar kilit olmayacak. takıma takviyeler yaptık özellikle hücum anlamında. "schilb'in geçen sezon yaptığı inanılmaz fedakarlıklar çok büyük olsa da ben galatasaray takımından sorumluyum ve bu süreçte keyfi kişisel kıyak tarzı kararlar veremem" benim düşüncem bu olurdu. ergin ataman da belki daha iyisini alacak bütçemiz yok diye düşündü, belki schilb'e karşı vefa borcu hissetti ve ödüllendirmek istedi. belki maaşına indirim yapıldı. belki de istediğimiz oyuncuyla anlaşamadık. bilemiyorum
okumayıp özet istiyorsanız tek kelime: utanın.
geçen sezon hücumun en kilit ismi schilb'di. çünkü hücumda oyuna yön verebilecek neredeyse tek oyuncuydu. bu schilb'in iyiliğinden ziyade takımın eksikliğinden kaynaklanıyordu. takım hücumda schilb'e çok bağımlıydı ve bir takım zaten sadece schilb'e bağımlı olmamalı ki schilb'i geçtim tek başına hiçbir oyuncuya bu kadar bağımlı olmamalı. savunmada ayaklarının yavaş olması, performansının son haftalarda istikrarsızlığı gibi dezavantajları da vardı. bunun yanında kardeşinin vefatı her ne kadar küçümsense de insanın hayatındaki en büyük olaylardan biri. hem de böylesine genç bir yaşta. schilb'in kötü oynadığı her maçta ama her maçta hücumda rezildik. schilb yerden yere vurulduğu kadar kötü oyuncuysa neden onun kötü oynadığı her maçta ama her maçta hücum rezaletti ve schilb'in iyi oynadığı hemen her maçı kazandık ve iyi oynadık?
örneğin bernard james babasının rahatsızlığı sebebiyle amerika'ya döndü parayı iade ederek. bunda hiçbir sorun yok hatta insanın babası için yapması gereken bir şey. schilb vefattan sonra çıkıp oynadı. izin bile almadı. psikolojisini tahmin bile edemiyorum. benim canımdan çok sevdiğim ablam var. ona bir şey olsa benim hayatım sikilir. daha da ötesini düşünemiyorum bile. bu adamın kardeşi vefat etti ve çıktı oynadı. bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan ve o dönem ciddi bir çoğunluğu oluşturan taraftarımız da insanlıktan çıkarak yerden yere vurdu. halbuki en kritik dönemde rotasyon darın darının darıyken schilb de oynamasa sahaya sürecek adam bulamayacaktık. hatta bu dönemde ligde daha önce de yazdım 15 sayı 3-4 asist 3-4 ribaund gibi aşırı aşırı iyi istatistiklerle saha içi hücum liderliğini üstlenerek mükemmel oynadı. bu çok kritikti çünkü saha avantajını fener'den alma şansımız vardı ve belki de bogdanovic'in orta sahadan son saniyede panyalı basketle kazandıkları lig maçı olmasa saha avantajını ele geçirecektik. gs fb arası son 18-20 maçı ev sahibi kimse o kazanmıştı. yani lig o dönemde bizim için aşırı önemliydi. eurocup'ta %100'üyle oynayan takımda ligde de %100'üyle oynayan ender oyunculardandı o dönem schilb. ama hem cahil hem insanlıktan çıkan kesim bu süreçte tek eurocup maçıyla kendisinin ailesine, bilmeden ölmüş kardeşine küfrederken bu adam o süreçteki 8 maçın 6'sında takımı hücumda sırtlamıştı.
bakın tekrar söylüyorum. kadrodan ben sorumlu olsaydım şu anda schilb önümüzdeki sezon bizde değildi. baya bir indirim içeren kontrat önerirdim, kabul ederse bu sayede kalan bütçeyle birleştirip iyi bir oyuncu daha alırdım; kabul etmezse de baya veda töreni düzenleyip sonuna kadar teşekkür edip hatta belki de salonda mccollum'la beraber onurlandırıp uğurlardım. çünkü savunmada birkaç maç dışında zaaf oluşturdu, ayakları yavaş ve gittikçe daha da yaşlı bir oyuncu haline geliyor. bunun yanında hücumda artık schilb'in önemi ve faydası bu kadar kilit olmayacak. takıma takviyeler yaptık özellikle hücum anlamında. "schilb'in geçen sezon yaptığı inanılmaz fedakarlıklar çok büyük olsa da ben galatasaray takımından sorumluyum ve bu süreçte keyfi kişisel kıyak tarzı kararlar veremem" benim düşüncem bu olurdu. ergin ataman da belki daha iyisini alacak bütçemiz yok diye düşündü, belki schilb'e karşı vefa borcu hissetti ve ödüllendirmek istedi. belki maaşına indirim yapıldı. belki de istediğimiz oyuncuyla anlaşamadık. bilemiyorum
okumayıp özet istiyorsanız tek kelime: utanın.