4612
ortalık karışıkken bir şeyler yazmayı sevmem, aslında okumayı da sevmem görmeyi de fakat bir şekilde karşılaşmak zorunda kalıyorum. belki korkaklık belki umursamazlık bilmiyorum ama gerçekten daha fazla dayanacak gücüm, takatim kalmadı.
belki hiçbir zaman kendime veya başkasına bahsetmedim ama ülkesini çok seven ve vatanına yararlı biri olmayı çok istemiştim, laf olsun diye demiyorum lan gerçekten bir şeyleri değiştirmek, bu ülkeyi ileri taşıyacak şeyler yapmak çok istemiştim. çocukca hayaller mi yoksa idealller mi onun da farkında değilim. önemi olduğunu da zannetmiyorum çünkü artık hiçbir inancım kalmadı benim. çünkü artık ben bu ülkeye sevgimi kaybettim. sokaklarda hu çeken insanlar benim değil, askerlere kemerleriyle işkence yapan caniler benim değil, kendi vatandaşına kurşun sıkan askerler benim değil. hiçbiriyle aynı havayı solumak istemiyorum.
hayatımda hiçbir zaman yurt dışında yaşamak istemedim, avrupa'nın en iyi üniversitelerinden kabul almışken bile gitmedim. çünkü seviyordum oğlum ben bu ülkeyi, kendi dilimi konuşmayı, çomar dediğiniz insanları bile seviyordum lan ama en çok da galatasaray'ı seviyordum.
artık hiç kimseye inancım kalmadı, ne bu ülkeye ne polisine ne askerine ne de siyasi partilerine. çünkü değişiyor oğlum millet. bir insanı öldürmek, sadece farklı milletten, farklı dinden, farklı mezhepten, farklı siyasi görüşten olduğu için bir insanın ölümüne sevinmek... nasıl bir kalpsizlik, nasıl bir kötülük, nasıl bir karanlıktır? bu ülke seni, beni de kirletiyor. fark ediyorum, her geçen gün iyice kararıyor kalbim. nefretle doluyorum. hasta ediyor bu ülke beni.
hayatımda ilk defa yurt dışında yaşamayı düşünmeye başladım. ben bunları neden mi bu başlığa yazıyorum. çünkü sen çok büyüksün galatasaray. bu ülkeden de büyüksün gözümde. çünkü beni bu ülkede tutan tek şey sensin. her şey kötüye gidiyor. kirleniyorum, çamurlar, pislikler bana da sıçrıyor ama sana olan sevgim... orası hep aydınlık, her zaman bembeyaz. işte o sevgi azalırsa, o sevgi kirlenirse her şeye inancımı kaybederim. beni ayakta tutan, bu ülkede tutan tek şey sensin. iyi ki varsın ulan galatasaray. iyi ki varsın!
belki hiçbir zaman kendime veya başkasına bahsetmedim ama ülkesini çok seven ve vatanına yararlı biri olmayı çok istemiştim, laf olsun diye demiyorum lan gerçekten bir şeyleri değiştirmek, bu ülkeyi ileri taşıyacak şeyler yapmak çok istemiştim. çocukca hayaller mi yoksa idealller mi onun da farkında değilim. önemi olduğunu da zannetmiyorum çünkü artık hiçbir inancım kalmadı benim. çünkü artık ben bu ülkeye sevgimi kaybettim. sokaklarda hu çeken insanlar benim değil, askerlere kemerleriyle işkence yapan caniler benim değil, kendi vatandaşına kurşun sıkan askerler benim değil. hiçbiriyle aynı havayı solumak istemiyorum.
hayatımda hiçbir zaman yurt dışında yaşamak istemedim, avrupa'nın en iyi üniversitelerinden kabul almışken bile gitmedim. çünkü seviyordum oğlum ben bu ülkeyi, kendi dilimi konuşmayı, çomar dediğiniz insanları bile seviyordum lan ama en çok da galatasaray'ı seviyordum.
artık hiç kimseye inancım kalmadı, ne bu ülkeye ne polisine ne askerine ne de siyasi partilerine. çünkü değişiyor oğlum millet. bir insanı öldürmek, sadece farklı milletten, farklı dinden, farklı mezhepten, farklı siyasi görüşten olduğu için bir insanın ölümüne sevinmek... nasıl bir kalpsizlik, nasıl bir kötülük, nasıl bir karanlıktır? bu ülke seni, beni de kirletiyor. fark ediyorum, her geçen gün iyice kararıyor kalbim. nefretle doluyorum. hasta ediyor bu ülke beni.
hayatımda ilk defa yurt dışında yaşamayı düşünmeye başladım. ben bunları neden mi bu başlığa yazıyorum. çünkü sen çok büyüksün galatasaray. bu ülkeden de büyüksün gözümde. çünkü beni bu ülkede tutan tek şey sensin. her şey kötüye gidiyor. kirleniyorum, çamurlar, pislikler bana da sıçrıyor ama sana olan sevgim... orası hep aydınlık, her zaman bembeyaz. işte o sevgi azalırsa, o sevgi kirlenirse her şeye inancımı kaybederim. beni ayakta tutan, bu ülkede tutan tek şey sensin. iyi ki varsın ulan galatasaray. iyi ki varsın!