23
eğer 2011'de terim'in gelmesini desteklediyseniz, şimdi dönmesine karşı çıkmak için hiçbir bahaneniz yok. çünkü terim hep aynı terim'di.
adam 2000 yılında bütün ali sami yen "kal bu sene, kal bu sene, alınacak çok kupa var bu sene" diye inlerken "galatasaray'a verebileceğim daha fazla bir şey kalmadı" deyip italya'ya gitmiş. italya'daki iki takımından da kovulmuş (hakkını yemeyeyim fiorentina'da başarılı bir performansı vardı), ayrılmasından sadece iki sene sonra ne hikmetse galatasaray'a verebileceği şeyler olduğunu fark edip florya'ya tornistan yapmış. terim'in ilk tükürdüğünü yalama hadisesi iki sene sürmüş.
ilk sezon şampiyonluğu puan rekoru kıran beşiktaş'a kaptırmış, ikinci sezon iğrenç bir performans ortaya koyup herkesle kavga ettikten sonra istifa ederken "bir daha türkiye'de takım çalıştırmayacağım" demiş. bir sene sonra türk milli takımı'nın başına geçerek bu tükürdüğünü de yalamış. 2009'da oradan da istifa etmiş, 2010'da adnan polat'ın "galatasaray'ın başına geç" teklifini reddetmiş. ünal aysal başkan olduktan sonra gelen teklifi kabul etmiş, "galatasaray'ı reddetmek mümkün mü" diye yine şovunu yapmış. sonra hepimizin bildiği demirören hadisesiyle üçüncü ve en büyük falsosunu göstermiş. nisan 2013'te yerden yere vurduğu demirören'le ağustos ayında can yoldaşı olmuş.
bence terim'in bütün falsoları aynı önemde, hepsi bir adama duyulan saygıyı bitirecek kadar büyük falsolar. siz ilk iki falsoyu önemsemeyip üçüncüyü kafanıza takıyor olabilirsiniz ama tartışmasız olan şey, bu adamın her zaman bencil biri olduğu. terim çıkarını korumak için gerekirse tükürdüğünü yalar, gerekirse "milli takıma kaç yıllık imza attınız" sorusunda yaptığı gibi laf kalabalığı yapıp suyu bulandırır. hiçbir zaman kendi çıkarının önüne başka bir camianın çıkarını koymaz. önce kendini düşünür, kendi menfaatine göre hamle yapar.
burada kritik iki soru var, bir "bu kadar oynak bir adamı galatasaray'a yakıştırmak mümkün mü", iki "fatih terim'le galatasaray'ın menfaatleri kesişiyor mu".
ben ilk soruya -farklı cevaplara saygı duymakla beraber- evet cevabı veririm. spor camiasında taraftarlar dahil temiz bir insan olduğuna inanmıyorum. kendini atıp penaltı alan burak senelerce bu takımda oynamışken, rakibine yapmadığı çirkeflik kalmayan melo baş tacı olmuşken, "terim çok iki yüzlü ya, galatasaray'a yakışmaz" diyemem. bu gereksiz bir püritencilik olur, her takımda çirkef adam da beyefendi adam da vardır. semih kaya gibi ölümüne galatasaraylısı da vardır, linnes gibi para için oynayan profesyoneli de vardır. kısacası iş yapan herkesin bu takımda yeri vardır. terim de galatasaray'a layıkıylahizmet edecekse buyursun gelsin, "ikiyüzlülük yapan adam istemiyoruz" dersek elimizde adam kalmaz.
"bu takım için ölürüm, asarım keserim" diyen melo, galatasaray'la olan kiralık kontratı bittiği gün twitter hesabındaki galatasaraylı fotoğrafını kaldırmıştı. o zaman da "ikiyüzlülük yapan adamın yeri yok" deseydik melo'nun 2012'den sonra bir daha galatasaray forması giymemesi gerekirdi. ama giydi, gayet de faydalı oldu. ünal aysal "tribünlerden istifa sesi duyarsam giderim" demişti, terim'i kovduktan sonra tribünler istifa diye inledi, hiçbir yere gitmedi. "basketbol takımına sponsor olacağım" dedi, olmadı. yanlış anlaşılmasın, melo'yu da burak'ı da severdim, şimdi ünal aysal aday olsa arabaya atlayıp konvoya çıkarım. ama sevgili arkadaşlar, bu camiada ikiyüzlü olmayan birini bulmak mümkün değil yahu. elmayla armudu karıştırmamak lazım.
benim asıl problemim ikinci soruda. şu an terim, galatasaray'ın menfaatleri için uygun isim değil diye düşünüyorum. daha uzun vadeli planlar yapmalıyız. ayrıca terim'in de milli takımda büyük menfaatleri var, bunları bırakmak için bizden isteyecekleri az buz şeyler olmaz. terim gelirse sportif direktör de terim olur, altyapı koordinatörü de terim olur, hatta futbol şube sorumlusu da terim olur, yani onun atadığı adamlar olur. terim başarısız olursa, prandelli'yi kovup yerine başkasını getirerek düzlüğe çıkmak gibi bir hamleyle kesinlikle yırtamayız. sıfırdan yeni bir organizasyon kurmak zorunda kalırız, o da bize büyük para ve zamana mal olur. yani ya tam batarız, ya tam çıkarız, büyük kumar olur. bizimse daha garantici adımlar atmamız gerekiyor.
adam 2000 yılında bütün ali sami yen "kal bu sene, kal bu sene, alınacak çok kupa var bu sene" diye inlerken "galatasaray'a verebileceğim daha fazla bir şey kalmadı" deyip italya'ya gitmiş. italya'daki iki takımından da kovulmuş (hakkını yemeyeyim fiorentina'da başarılı bir performansı vardı), ayrılmasından sadece iki sene sonra ne hikmetse galatasaray'a verebileceği şeyler olduğunu fark edip florya'ya tornistan yapmış. terim'in ilk tükürdüğünü yalama hadisesi iki sene sürmüş.
ilk sezon şampiyonluğu puan rekoru kıran beşiktaş'a kaptırmış, ikinci sezon iğrenç bir performans ortaya koyup herkesle kavga ettikten sonra istifa ederken "bir daha türkiye'de takım çalıştırmayacağım" demiş. bir sene sonra türk milli takımı'nın başına geçerek bu tükürdüğünü de yalamış. 2009'da oradan da istifa etmiş, 2010'da adnan polat'ın "galatasaray'ın başına geç" teklifini reddetmiş. ünal aysal başkan olduktan sonra gelen teklifi kabul etmiş, "galatasaray'ı reddetmek mümkün mü" diye yine şovunu yapmış. sonra hepimizin bildiği demirören hadisesiyle üçüncü ve en büyük falsosunu göstermiş. nisan 2013'te yerden yere vurduğu demirören'le ağustos ayında can yoldaşı olmuş.
bence terim'in bütün falsoları aynı önemde, hepsi bir adama duyulan saygıyı bitirecek kadar büyük falsolar. siz ilk iki falsoyu önemsemeyip üçüncüyü kafanıza takıyor olabilirsiniz ama tartışmasız olan şey, bu adamın her zaman bencil biri olduğu. terim çıkarını korumak için gerekirse tükürdüğünü yalar, gerekirse "milli takıma kaç yıllık imza attınız" sorusunda yaptığı gibi laf kalabalığı yapıp suyu bulandırır. hiçbir zaman kendi çıkarının önüne başka bir camianın çıkarını koymaz. önce kendini düşünür, kendi menfaatine göre hamle yapar.
burada kritik iki soru var, bir "bu kadar oynak bir adamı galatasaray'a yakıştırmak mümkün mü", iki "fatih terim'le galatasaray'ın menfaatleri kesişiyor mu".
ben ilk soruya -farklı cevaplara saygı duymakla beraber- evet cevabı veririm. spor camiasında taraftarlar dahil temiz bir insan olduğuna inanmıyorum. kendini atıp penaltı alan burak senelerce bu takımda oynamışken, rakibine yapmadığı çirkeflik kalmayan melo baş tacı olmuşken, "terim çok iki yüzlü ya, galatasaray'a yakışmaz" diyemem. bu gereksiz bir püritencilik olur, her takımda çirkef adam da beyefendi adam da vardır. semih kaya gibi ölümüne galatasaraylısı da vardır, linnes gibi para için oynayan profesyoneli de vardır. kısacası iş yapan herkesin bu takımda yeri vardır. terim de galatasaray'a layıkıylahizmet edecekse buyursun gelsin, "ikiyüzlülük yapan adam istemiyoruz" dersek elimizde adam kalmaz.
"bu takım için ölürüm, asarım keserim" diyen melo, galatasaray'la olan kiralık kontratı bittiği gün twitter hesabındaki galatasaraylı fotoğrafını kaldırmıştı. o zaman da "ikiyüzlülük yapan adamın yeri yok" deseydik melo'nun 2012'den sonra bir daha galatasaray forması giymemesi gerekirdi. ama giydi, gayet de faydalı oldu. ünal aysal "tribünlerden istifa sesi duyarsam giderim" demişti, terim'i kovduktan sonra tribünler istifa diye inledi, hiçbir yere gitmedi. "basketbol takımına sponsor olacağım" dedi, olmadı. yanlış anlaşılmasın, melo'yu da burak'ı da severdim, şimdi ünal aysal aday olsa arabaya atlayıp konvoya çıkarım. ama sevgili arkadaşlar, bu camiada ikiyüzlü olmayan birini bulmak mümkün değil yahu. elmayla armudu karıştırmamak lazım.
benim asıl problemim ikinci soruda. şu an terim, galatasaray'ın menfaatleri için uygun isim değil diye düşünüyorum. daha uzun vadeli planlar yapmalıyız. ayrıca terim'in de milli takımda büyük menfaatleri var, bunları bırakmak için bizden isteyecekleri az buz şeyler olmaz. terim gelirse sportif direktör de terim olur, altyapı koordinatörü de terim olur, hatta futbol şube sorumlusu da terim olur, yani onun atadığı adamlar olur. terim başarısız olursa, prandelli'yi kovup yerine başkasını getirerek düzlüğe çıkmak gibi bir hamleyle kesinlikle yırtamayız. sıfırdan yeni bir organizasyon kurmak zorunda kalırız, o da bize büyük para ve zamana mal olur. yani ya tam batarız, ya tam çıkarız, büyük kumar olur. bizimse daha garantici adımlar atmamız gerekiyor.